MEHVEŞ EVİN: ŞİMDİ SUSUN VE KADINLARI DİNLEYİN (12. 08. 2015)

230

Delirmenin eşiğindeki ülkede son umudum, kadınların sesi. çünkü kadınlar, kan siyasetini, şiddeti, intikamı reddettiği ve yan yana durabildiği sürece herkesten daha güçlü.

Bu güç, bizim şansımız.

Bilin ki yüksek güvenlikli malikânelerinde yaşayan muktedirlerin, kendi çocuğunu ve yaşamını güvenceye almış zenginin, savaş üzerinden rant ve iktidar alanı yaratan erkeklerin asla ulaşamayacağı bir güç bu. . .

Barış Bloku’nun mitinginde barış annesi Döndü Ergin’in konuşmasını dinler ve gözyaşlarımı tutamazken bunu düşündüm: Kanlı gidişata dur diyebilmenin yolu, siyasetçileri değil halkı dinlemek. En çok da savaşın acısını bizzat yaşamış kadınları. . .

İki evladını kaybeden Döndü Hanım, asker ve polis annelerine şöyle sesleniyordu: “En zoru evlat acısı. Yeter gayrı, bunu halka yaşatmayalım. Yeter! Yeter!”
Kim bu sese kayıtsız kalabilir ki? Şartı şurtu, kan terazisinde kıyas yapmayı bir yana bırakın! Kendinizi de bizi de yakıyorsunuz, yeter!
Rövanş derdimiz yok
Meclis’te dahi “Kadın olarak sus” denilen bir ortamda, Eşitlik İzleme Kadın Grubu’nun (EŞİTİZ) tüm Türkiye’ye yaptığı önemli çağrıyı kısaltarak aktarmayı görev biliyorum:

Oylarımızı, dışarıda ya da içeride herhangi bir savaş için vermedik. Hangi taraf yaparsa yapsın, misillemeler, açık yargısız infazlar, yakılan ormanlar, yapılan sabotajlar için vermedik.
Kadınlar olarak biliyoruz ki savaşlar ve işgaller bir erkek icadıdır. Savaş denen bu erkek oyunu, tarih boyunca ve günümüzde dünyanın dört bir yerinde durmadan yeni katliamlar yaratmaktadır. Üstelik sadece ve sadece, bir avuç erkeğin servetine servet katması için, bir avuç erkeğin egemenlik ve iktidar hırsları için. . . Eril akılları çatışmadan, savaştan, şiddetten başka bir dil ve yöntem bilmediği için. . .
Bizim kimseyle “tarihsel
intikam”, “rövanş”, “misilleme” gibi sorunlarımız yok. Bizim, savaş ve militarizm dili körüklendikçe katlanarak artan ve yatak odalarımıza kadar sızan bir can güvenliği sorunumuz var. Derin devlet dehlizlerine doğru emilip yok edilen demokrasinin tekrar canlandırılmasına ihtiyacımız var. Her gün daha da derinleşen eşitlik, adalet ve özgürlük sorunumuz var.

Bu son şansımız olabilir
Savaş bahanesiyle, iktidar ve kâr hırslarıyla talan edilen toplumsal kaynaklarımızın, halkın
sağlık,eğitim
ve sosyal güvenliği için harcanmasına, doğanın kurtarılmasına, sağlıklı kentlere, insanca yaşayabileceğimiz konutlara, sağlıklı gıdaya, temiz suya, temiz havaya ihtiyacımız var. Artık barışa ihtiyacımız var. Bu son şansımız olabilir.
Devlet erkini kullananlara: Barış ve çatışmasızlığı sağlamak öncelikle sizin göreviniz. O makamlarda bunun için bulunuyorsunuz.
Ortadoğu’da giderek yayılan iç savaşların Türkiye’ye sıçramaması için, derhal etkili, barışçıl ve tüm toplumu ikna edici önlemleri alın.
Tüm kamuoyuna: Savaş ve çatışma ortamı toplumları bölüyor, insanları birbirine düşman ediyor, eşitsizliği, ayrımcılığı ve şiddeti körüklüyor. Savaş politikalarına karşı çıkalım. Kadınlar ve erkekler olarak tüm yurttaşların hiçbir nedenle ayrımcılığa uğramadığı, her alanda fiili, gerçek bir eşitliği sağlamak için seferber olduğu bir toplum yaratmaya çalışalım.
Lütfen, çok geç olmadan, tüm farklılıklarımızla bir araya gelelim ve ortak isteğimizin barış olduğunu haykırmaktan vazgeçmeyelim.

12. 08. 2015 – MİLLİYET