NİLGÜN CERRAHOĞLU: ARINÇ ‘CAV CAV KONUŞTUKÇA (02. 08. 2015)

193

Bülent Arınç
“cav cav”
konuştukça dünyanın kadın düşmanı listelerinde namı yürüyor…

Belki hatırlayacaksınız.
“Kadın iffetli olacak.
Mahrem-namahrem bilecek. Herkesiniçersinde kahkaha atmayacak. Nerede öyle
yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek,
boynunu öne eğebilecek kızlarımız”
sözleriyle yedi düvele haber olmuş; İngiltere’den
Independent
gazetesi 2014 sonunda yaptığı
“yılın en kadın düşmanı siyasetçiler”
listesine 3. sıradan Arınç’ı yerleştirmişti.

İlk sırada kadın meslektaşına
“Elini çabuk
tut da evlen!”
diyen bir Japon siyasetçi vardı…

İkinci sırayı
“Asansöre bindiğinizi ve bir
kadının üzerinize geldiğini düşünün. Sutyenini
ve eteğini çıkarıyor, sonra dışarıya bağırarak
çıkıp onu taciz ettiğinizi söylüyor”
diye konuşan İspanya’dan Valladolid kentinin densiz belediye başkanıLeon de la Riva
almıştı.

“2014 yılında bu siyasetçiler bu cinsiyetçi
şeyleri gerçekten söylediler!”
başlığıyla yapılan
“ibretlik listeye”
Arınç’ı da 3. sıradan dahil etmişlerdi.
Sonuçta dünyanın kadın konusunda dehşetle izlediği sayılı siyasetçilerden biri oldu Arınç. Ancak umuru mu?
“Bir kadın olarak
sus!”
sözüyle bu yıl anlaşılan 1. sırayı kapmayı düşünüyor.

çünkü yaptığı son çıkış her açıdan skandal.

Sırf bir
“kadın”ı değil aynı zamanda bir
“azınlık muhalefet milletvekilini”
susturmaya çalışıyor.

Kadını konuşturma, muhalefeti sustur, dokunulmazlıklarını kaldırarak icabında rakiplerini hapse tık. Bu dikensiz gül bahçesinde sonra seçim yap! Adı
“ileri demokrasi”
olsun. Oh ne âlâ! Herkesi kör, âlemi sersem sanıyorlar. Ama dünya izliyor. Ne ki Ankara’nın umru bile değil.
Ruhani kadar yoklar

çapları bu, bu kadar.

Baksanıza Arınç
“bütün kadınlardan özür
dileyeceğine”,
üste çıkıp üstüne şimdi”Cav
cav konuşan bir kadına had bildirdim”
diye boy ölçüşüyor.

Bu noktada artık dünyanın
“kadına karşı
ayrımcılık”
standartlarından haberdar olmadıklarını düşünüyorum.

“Evrensel standartları”
bırakın; yanıbaşımızdaki komşu İran’da
“Biz cinsiyet ayrımcılığı
kültürünü kabul etmiyoruz. Toplumun
yarısını köşeye kıstırıp onları marjinalleştirmek
mümkün müdür? Kadınlar eşit fırsat,
eşit koruma ve eşit sosyal haklara sahip
olmalı!”
diyen
Hasan Ruhani
kadar olamıyorlar.

“Dahi”
diyorum… pratikte İran da şüphesiz dünyanın en kadın düşmanı ülkelerinden biri. Ama topluma bir çıta getirmek adına böyle çağla barışık söylemleri dillendiren Ruhani tipi liderleri var. Batı ile yakınlaşmak
“oportünizmi”
uğruna dahi olsa,
“fıtratedebiyatı”na sardırmıyorlar. Bu en azından… Ruhani kategorisindeki ekibin
“cinsiyetayrımcılığı kültürünün çağdışı, kötü, ayıp
bir şey olduğunu”
bildiğini gösteriyor.
Kadını ‘köle’ sayıyor

Arınç ve. . .
“Elinizi çabuk tutup evlenin!”
tavsiyesi yapan
“cinsiyetçilik şampiyonu”Japon politikacıyla âşık atan
Erdoğan‘dan şimdiye değin
“zevahiri kurtarmak için”dahi olsa hiçbir “cinsiyet ayrımcılığına karşı söylem” işittiniz mi?

Kadınları öyle büyük sıklıkla, öyle büyük rahatlıkla
“küçümseyen, aşağılayan”söylemlere başvuruyorlar, bunu öyle doğal yapıyorlar ki; dünyada
“cinsiyet ayrımcılığı
karşıtlığı”
diye bir davanın varlığından haberdar olduklarından ciddi kuşku duyuyorum.
Bu konuda en küçük bir hassasiyet olsa
Uğur Işılak
gibi biri AKP vekili olmazdı.

Arınç ve
Nursel Aydoğan
arasındaki ibretlik olay yaşandığında Meclis sıralarında uyuyakalan
“Dombracı”
Işılak;
“adaylığı”
gündeme geldiğinde tam…
“kadının fıtratının
kölelik olduğunu!”
söylemişti.

“Kadını köle gören”
bu şahsı AKP çekinmeden
“vekil”
yaptı.

Sonuç ortada.
Tam yerine rast geldi ve Işılak
“manzara
koymuş oldu!”
02. 08. 2015 – CUMHURİYET