ERGİN YILDIZOĞLU: MALİ SERMAYENİN KISKACINDA’ (14. 04. 2015)

200

“Büyük durgunluk”
devam ederken, geçen hafta borsa indeksleri rekor düzeylerde dolaşıyordu. Mali krizin ardından yerleşen
“büyük
durgunluk”, mali sermayenin gereksinimlerine öncelik veren neoliberal modelin artık işlemediğini, büyüme değil daralma getirdiğini ortaya koydu. Mali piyasaların baskısı,
“şantajı”
yeni bir model arayışlarını bloke ediyor.

Pazartesi yazımda, bu soruna Yunanistan’ın krizi bağlamında değinmiştim. Şimdi bakış açımı, geçen hafta yayımlanan IMF raporu, OECD açıklamaları, Yükselen Piyasaların Ekonomilerine (YPE) ilişkin yeni bulguların ışığında genişletmeye çalışacağım.
‘Uzun dönemli düşük büyüme’

Geçen hafta IMF
Dünya
Ekonomisine Bakış
raporunun 3’üncü (Nereye gidiyoruz) ve 4’üncü (özel yatırımlarda duraklama) bölümlerine yönelik bir güncellenme yayımlandı. 3’üncü bölüm dünya ekonomisinin potansiyel altı bir büyüme trendi sergilediğini gösteriyor. 4’üncü bölüm özel sektör yatırımlarında ciddi bir gerilemeye işaret ediyor. IMF Başkanı
Lagarde, yaptığı açıklamada, dünya ekonomisinde “uzun dönemli
bir düşük büyüme
riski olduğunu” savundu.

Yine geçen hafta, ABD’de beklenenden daha kötü çıkan istihdam verilerinin yanı sıra, Hazine Bakanlığı, Kongre için hazırladığı yarıyıllık raporda, dünya ekonomisinde dengesizliklerin artmakta olduğuna işaret ediyordu (Financial
Times,09/04). Rapor dünya ekonomisinde talep yetersizliği ve deflasyon riskine değiniyor, özellikle de Almanya ve Japonya’nın para politikalarına çok fazla dayandığından, talebi canlandıracak maliye politikalarından uzak durmaya devam ettiğinden yakınıyordu.

Financial Times’ın aktardığına göre geçen hafta, üç araştırma kurumunun (Capital Economics, Markit Economics, NowCast Economics) açıkladığı bulgular iki olguya işaret ediyordu. YPE 2009 resesyonundan bu yana en düşük büyüme hızlarını sergiliyorlar. İkincisi 2009’da, YPE dışsal bir şokun etkisiyle sarsılıyordu, “bu kez yavaşlama esas
olarak içsel etkenlerden
kaynaklanıyor”.
Capital Economics’tenNiel Shering,
“bu momentum yavaşlamasının
10 yıldan fazla
sürebileceğini”düşünüyor.
The American Interest’te yazan
Bruce Johnes
da
“BRICS köpüğünün patlamaya
başladığını”
iddia ediyordu (09/04).

Genelde iyimser yorumlar yapan
The Economist
bile, bu hafta Avrupa Birliği ekonomisinde başladığı iddia edilen toparlanmaya ilişkin
“çok fazla heveslenmeyin”diyor, Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişleme programına karşın,”bankalardan
firmalara
kredi akışının
artmadığına, aksine
gerilemeye
devam ettiğine”
dikkat çekiyordu. OECD de geçen hafta yaptığı bir açıklamada, önde gelen ekonomilerde göstergelerinin bir yavaşlamaya işaret ettiğine dikkat çekti
(Wall Street Journal, 09/04).
‘Eğer mümkünse rica etsek. . . ‘

IMF Başkanı Lagarde’a göre mali sektör hâlâ yaralarını sarıyor; hükümetler büyümeyi artırıcı önlemler alamıyor, yaşlanan bir işgücü, düşmeye devam eden verimlilik, ağır borç yükü, yetersiz talep,
“uzun dönemli
düşük büyüme”
ve mali kriz riskini arttırıyor.

Lagarde, yapılması gerekenler üzerine konuşurken, çok çarpıcı bir cümle kuruyor:”Bütçelerinde biraz ayıracak
yer olan, ağır bir borç
yükü taşımayan ülkeler, kısadönemde talebi artıracak,
altyapı yatırımlarını da kapsayacak
harcamaları daha
fazla yapmalılar. “

Lagarde’ın kurduğu bu cümle üzerine sayfalar döktürülebilir. Ancak yerimiz kısıtlı olduğundan şu boyutuna dikkat çekmekle yetineceğim. Lagarde,
“bütçelerinde
biraz ayıracak yer
olan”, “ağır borç yükü olmayan” derken, çok açık bir biçimde
“mali sermayenin
koyduğu sınırları”
anımsatıyor. Kısacası talebi artırıcı, yatırımları büyümeyi teşvik edici harcamaların kaderini mali sermayenin kaprisine tabi kılıyor.

Halbuki, reel faizlerin negatif olduğu bir dünyada, yatırım yapmak, iş yaratmak, uzun dönemli bir yol çizmek için borçlanmanın maliyeti devletler açısından her zamankinden daha düşük değil mi? Ancak, hükümetleri tutsak alan, dahası her türlü düzenlemeye direnerek yeni bir mali krizi hazırlayan (Bkz:
How Wall
Street Captured Washington.
Reuters, 09/04)
mali
sermayenin, borsaların ve
bankalarınöncelikleri buna izin vermiyor.
14. 04. 2015 – CUMHURİYET