AZİZ ÇELİK: DANIŞTAY NEYİ BEKLİYOR’ (26. 03. 2015)

240

Birleşik Metal-İş Sendikasının 29 Ocak 2015 tarihinde ertelenen greviyle ilgili Danıştay’a yaptığı yürütmeyi durdurma başvurusu henüz sonuçlanmadı. Bu durum grev hakkını tümüyle ortadan kaldıracak vahim bir sonuç doğurmaya aday. Dahası bu gecikme adil yargılanma hakkının ihlaline yol açıyor.
Metal
grevi 29 Ocak 2015 tarihinde milli güvenliği bozucu olduğu gerekçesiyle Bakanlar Kurulu tarafından 60 gün süreyle ertelenmişti. 60 günlük erteleme süresi 31 Mart 2015 tarihinde doluyor. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63. maddesine göre 60 günlük erteleme süresi sonunda anlaşma sağlanamazsa
uyuşmazlık taraflardan birinin başvurusu üzerine Yüksek Hakem Kurulu tarafından çözüme bağlanıyor. Diğer bir ifadeyle 60 günlük erteleme süresi sonunda grev yeniden başlayamıyor. Grev ertelemesi grev yasağına dönüşüyor.

Grevin tekrar başlayabilmesinin tek yolu Danıştay tarafından verilecek olan yürütmeyi durdurma kararı. Birleşik Metal-İş Sendikası 2 Şubat 2015
tarihinde yürütmenin durdurulması ve iptal talebiyle Danıştay’a başvurdu. Grev hakkının kullanılabilmesi bu başvurunun sunucuna bağlı.
Danıştay ya hükümetin hukuksuz grev erteleme kararına dur diyecek veya yürütmeyi durdurma talebini reddederek grev hakkının yok edilmesine yol açacak vahim bir karara imza atacak. Danıştay’ın kararı Türkiye’de grev hakkının geleceği açısından yaşamsal öneme sahip.
Ancak 60 günlük sürenin bitmesine günler kala Danıştay 10. Dairesi henüz kararı ortada yok. Başbakanlık savunması 23 Şubat 2015 tarihinde Danıştay’a ulaşmış olmasına rağmen, aradan geçen bir aydan fazla süre içinde Danıştay yürütmeyi durdurma kararını henüz vermedi. Hükümetin hiçbir görüşme yapmadan kâğıt üzerinde aldığı grev erteleme kararı konusunda Danıştay ağırdan alıyor. Ancak bu ağırdan almanın bedeli hakkın özünün ortadan kalkmasına yol açacak nitelikte.
Danıştay’ın kararını geciktirmesi idari yargı yolunu etkin bir hak arama yolu olmaktan çıkarıyor. Danıştay’ın kararını geciktirmesi, olası olumsuz bir karara karşı itiraz yolunu da ortadan kaldırıyor. Danıştay dava dairelerinin kararlarına karşı Dava Daireleri Genel Kuruluna itiraz edilebiliyor.
Nihai kararı genel kurul veriyor. Dava daireleri genel kurulu yürütmeyi durdurma kararlarına ilişkin itirazları yedi gün içinde karara bağlamak zorunda. Karar geciktiği için itiraz yolunun kullanılması imkânsız hale gelecek. çünkü 60 günlük süre dolmak üzere.
Danıştay, kararını geciktirerek hem grev hakkını hem de idari yargı açısından adil yargılanma hakkını ortadan kaldırıyor. Üstelik Danıştay bu ağırdan alma tutumunu Şişecam grev ertelemesi sırasında da yapmıştı. Danıştay’ın 10. Dairesinin red kararına Kristal-İş Sendikası tarafından yapılan itiraz günlerce daire kaleminden dava daireleri genel kuruluna intikal ettirilmemiş ve konu 60 günlük süre içinde genel kurulda ele alınmamıştı.
Danıştay 10. Dairesi ikinci kez grev hakkının özünü ortadan kaldırıcı bir tutum sergiliyor. Danıştay’ın bu koşullarda hakkın özünü korumak için yapacağı tek şey grev ertelemesinin yürütmesini durdurmaktır. Bu saatten sonra Danıştay’ın yürütmeyi durdurma talebini reddetmesi sadece grev hakkını ortadan kaldıran bir tutum değil aynı zamanda adil yargılanma hakkının da ihlali olacak.
Danıştay neden karar vermedi, neyi bekliyor? Temel hak ve özgürlüklerden biri olan grev hakkının ortadan kaldırılması söz konusu iken Danıştay’ın daha önemli ne işi olabilir? Bir ihtimal, sendikanın itirazı reddedildi ama kararın açıklanması geciktiriliyor. Eğer böyleyse sadece grev hakkını değil adil yargılanma hakkını da yok etmiş olacaklar.
Umarız Danıştay, hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek bir karara imza atmaz ve grev hakkını da, adil yargılanma hakkını da korur.
26. 03. 2015 – BİRGÜN