CAN DÜNDAR: ASIL ‘YENİ TÜRKİYE’ SOKAKTA FİLİZLENİYOR (20. 01. 2015)

201

Son bir haftayı nasıl geçirdiğime bir baktım da; halimize acıdım:
çarşamba günü
Cumhuriyet‘teydik. Sosyal medyadan örgütlenen bir nefret kampanyasıyla ve
Başbakan‘ın bu kampanyaya destek olmasıyla hedef haline getirilen gazetemizi savunmaya koştuk.
Perşembe gecesi, dünya çapında şairimiz
Nâzım‘ı anmak üzere bir aradaydık.
Cuma, gurur kaynağımız
Yaşar
Kemal‘in yaşam savaşı verdiği hastanede, “Bir an önce ayağa
kalksın” diye duadaydık.
Cumartesi, ustamız
Mehmet
Ali Birand‘ın ikinci ölüm yıldönümünde mezarı başında toplandık.
Pazar, Adana Kitap Fuarı’nda
Deniz Gezmiş
ve yoldaşlarını andık.
Pazartesi,
Hrant Dink
için Taksim’den
Agos‘a yürüyen dev kalabalığın arasındaydık.
Ve bu hafta sonu Almanya’da,
Uğur Mumcu’nun anmasında olacağız.
İşte Türkiyeli bir gazetecinin, sıradan bir haftasındaki etkinlik listesi…
Ruh karartıcı değil mi?

***

Sürgünde ölüme mecbur edilmiş büyük bir şairden, ömrü mahkemelerde geçmiş dev bir yazara, darağacında ideallerini haykırarak son nefesini vermiş bir gençlik önderinden, sokak ortasında kurşunlanmış, bombalanmış cesur kalemlere ve onların demokratik, özgür toplum düşünü sürdürdüğü, savunduğu için hedef haline getirilmiş köklü bir gazeteye uzanan kanlı bir yolda yürüyoruz.
Takvim yapraklarının her sayfasında bir başka acının izi…
“Yaşatacağız” manşetleriyle, “Unutmayacağız” sloganlarıyla, anmalarla, kabaran dosyalarla, hesap sormalarla dolu, belalı bir tarih…
Ve zulüm, yasak, sansür, silah, hapsetme, hedef gösterme, katil gizleme, yok etme dışında yol bilmeyen bir devletin, her devirde yeni kostümlerle yeniden ortaya çıkan baskısı, şiddeti…

***

Nâzım‘ı yıllarca hapiste tutup hapisten çıktığı gün askere çağıran, dünyanın gözbebeği
Yaşar Kemal‘i bölücülükten yargılayan,
Deniz
ve arkadaşlarını acımasızca astıran,
Uğur
Mumcu‘nun,
Hrant Dink‘in katillerini önce teşvik edip sonra saklayan, aynı devlet değil mi?
Birbirini anca mahkeme kapılarında, cezaevlerinde, hastanelerde, mezarlıklarda gören, hep aynı isimler, aynı kesimler değil mi?
“Yeni Türkiye” bunun neresinde?

***

Asıl “Yeni Türkiye”yi başka bir yerde gördüm geçen hafta:
çarşamba,
Cumhuriyet‘i savunmaya koşanlarda…
Perşembe, Sarıyer Belediyesi’nin etkinliğinde
Nâzım
şiirleriyle ayağa kalkanlarda…
Cuma,
Yaşar Kemal‘in yattığı hastanenin önünde “Yoldaşların
burada” diye bağıranlarda…
Pazar, Adana’da
Deniz Gezmiş
ve 68’li yoldaşlarının coşkusuyla salonu dolduranlarda…
Ve dün “Hrant
için, adalet
için” yürüyen, “Faşizme inat,
kardeşimsin
Hrant” diyen, “Biz bitti demeden, bu dava
bitmez” sloganıyla sokakları arşınlayanlarda…
Onlar, bu birlikteliği, bu dayanışmayı, bu direnişi daimi kılabilir, umutsuz, dağınık halde içten içe öfke biriktiren kitlelerin seslerini bir araya getirebilirse, “Yeni Türkiye”o zaman boy verecek.
Ancak o zaman biz, adliye yapıları yerine, saray kapılarında buluşacağız.
Hesap vermeyecek, hesap soracağız.
Yargılanmayacak, yargılayacağız.
20. 01. 2015