İHSAN ÇARALAN: ‘ŞEFFAFLIK PAKETİ’ HAZIRLAYANA BAK! ( 16. 01. 2015)

266

Başbakan Ahmet Davutoğlu önceki gün “kamuda şeffaflık Paketi”ni açıkladı.
Mecliste grubu bulunan partilerin il başkanlarını da kapsayacak biçimde “mal bildirimi” getiren, siyasi partilere bağışları düzenleyen ve denetim getiren pakette, “Amirinin yolsuzluğunu ihbar eden” kamu görevlilerine “Koruma getirme” gibi AKP iktidarında fantastik denilecek önlemlerle “Kamu yönetiminin şeffaflaşacağı” iddia ediliyor.
Rüşvetin, yolsuzluğun, kara para aklamalarının ayyuka çıktığı, sermaye partilerinin büyük ve yerel sermaye odaklarıyla içli dışlı hale geldiği ülkede gerek siyasi partilere yapılan “bağışlara” ve “harcamalara” getirilen denetim, gerekse yolsuzlukla ilgili şeffaflık iddiası tamamen “topu taca atma” amaçlı düzenlemeler olarak görünüyor.
çünkü yolsuzluk, rüşvet
bu ülkede yaygın ama asıl olarak “aşağıda”, “amir” “memur” düzeyinde değil, doğrudan ekonomik politikaların biçimlendirilmesi üstünden yükselmektedir. Ve bu politikaların gereği olarak büyük devlet alım-satımları (ihaleleri) gibi bir ucunda sermaye partilerinin yüksek görevlilerinin, bakanların yakınlarının, çocuklarının öteki ucunda büyük sermaye sahiplerinin olduğu organizasyonlar tarafından yapılmaktadır. Ki, yerel yönetimler düzeyindeki benzer rüşvet ve yolsuzluk vakaları da bu “merkezi” politikalarla bağlantılı olarak cereyan etmektedir. ötesi; her yerde, her zaman olabilecek ve bir biçimde “adli yollarla” mücadele edilmesi mümkün olan “kısmi”, “adi” vakalardır.
Türkiye’deki yolsuzluk ve rüşvet konusunda kimin ve nasıl suyun başını tuttuğunu, Hükümetin ekonomi politikalarla rüşvet ve kara paranın nasıl iç içe geçtiğinin hiç olmazsa su üstündeki bölümünün en somut örneğini 17-25 Aralık operasyonları çerçevesinde gördük. Ve gördük ki,
margin-:25. 5pt;1-
Onca bilgi ve belgeye karşın, bu büyük yolsuzluk, rüşvet ve kara para soruşturması, “özel atama savcılar” tarafından “takipsizlikle” kapatıldı. margin-:25. 5pt;
2- Meclise gelmiş fezlekelerin içeriğinin görülmesini milletvekillerine bile yasakladı ve Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluğunun soruşturulması için tüm yollar kapatıldı.
Böyle bir soruşturmayı kapatan bir iktidarın ve iktidar partisinin getirdiği “şeffaflık paketi”nin rüşvet ve yolsuzluğu deşifre edeceğine kim inanır?Hele de AKP iktidarı boyunca, özellikle de son bir yıldır yaşanlara bakıldığında kamu görevlisinin “Amirinin yaptığı yolsuzluğu şikayet etmesi” karşısında “korunacağı”na kim inanır ki?
17-25 Aralık operasyonuna kıyısından köşesinde bulaşanların bile sürüldüğü, görevlerinden alındığı, cezaevlerine atılıp “Hükümete karşı darbe yapmakla” suçlandığı bir düzende hangi kamu görevlisi “Benim amirim, bakanım yolsuzluk yapıyor” diye şikayet edebilir ki!
10 yılda “İhale Yasası’nın 160 küsur kez değiştirildiği, aynı dönemde “örtülü ödenek”in önceki 10 yıla göre 20 kat arttığı, (Başbakanın hiç kimseye hesap vermeden yaptığı harcama ki, MİT’in son yıllarda kimi örtülü operasyonlarının da bu “ödenekten”
yapıldığı iddia edilmektedir) yolsuzluk ve rüşvetle ilgili her şikayetin, her soruşturmanın bir biçimde akamete uğratıldığı bir devri iktidarda hiçbir “paket” bu mekanizmayı aydınlatamaz.
Bütün bunlardan da öte; Hükümetin her başı sıkıştığında yayın yasağına başvurduğu, İnternet’e basına yasaklar getirilmek için manevralar yapıldığı, “güvenlik paketleri” hazırlayıp, ülkeyi yasaklarla yönetmeye çalıştığı bir dönemde, böyle bir dönemin Hükümetinin “şeffaflık paketleri” hazırlaması olsa olsa kamuoyunu aldatma amaçlı olabilir.
Bugün yazımızı, önceki gün kalp ritmi bozukluğu ve solunum yetmezliği nedeniyle hastaneye kaldırılan büyük yazarımız, gazetecimiz, halk bilimcimiz Yaşar Kemal’e geçmiş olsun dileklerimizle tamamlayalım. Büyük yazarımızın bir an öce sağlığına kavuşmasını, Türkiye’nin ve dünyanın tüm halkları için yazmaya devam etmesini diliyoruz.
16. 01. 2015 – EVRENSEL