MEHVEŞ EVİN: KOBANE’YE DUYARSIZ KALMAYALIM (22. 12. 2014)

214

AB diplomatik kibarlığını koruyarak, Avrupa basını ise yekten, ağır sözlerle eleştiriyor iktidarı. . . Birkaç yıl evvel Türkiye’deki muhaliflerin sık sık yaptığı gibi, Hitler ve Stalin gibi faşist liderlerle karşılaştırmalara, yabancı basında artık sıklıkla rastlar olduk.
Bunun tek nedeni, 14 Aralık gündemi değil.
Yolsuzluklarla mücadeleden, sokak gösterilerinde uygulanan şiddete. . .
Yargıdan emniyete, akademiden basına uzanan “operasyon”lara. . .
Alenen AB’ye rest çekmekten, IŞİD’i seyretmeye. . . Dahası, Avrupa vatandaşı IŞİD’cilerin ülkelerine teslim edilmemesine. . .
AKP iktidarı, Batı’ya açıkça kafa tutmakta beis görmüyor.
Ah, ah! Oysa 2013’e, daha net ifadesiyle Gezi’yöe gelene kadar böyle miydi? The Economist’ten New York Times’a, AKP’ye övgü içeren en küçük bir cümle bile manşetlere çıkarılırdı.
Hatta sıradan bir haber bile allanıp pullanır, sanki Türkiye dünyayı kurtaracakmış gibi havalar yaratılırdı!
SADECE KüRTLER Mİ?
Türkiye’ye yönelik övgüler endişeye, endişeler şaşkınlığa, şaşkınlıklar ise ciddi eleştirilere dönüştü.
Haliyle yabancı basında çıkan hiçbir eleştiri, hatta karikatür, merkez medyada yer bulmuyor.
Kafayı kuma gömmek ne işe yarayacaksa. . .
Bu hafta Die Welt, Financial Times, Daily
gazetelerinde çıkan makalelerde Kobane yer alıyordu:
IŞİD’in Kobane saldırısının karşısında yürütülen politikalar, 1944’te Almanların Varşova’yı yerle bir ederken Stalin’in oturup seyretmesiyle karşılaştırılıyor.
Yazılanları abartılı veya taraflı bulanlar olabilir. Ancak IŞİD tehli-kesinin böylesine görmezden gelin-mesinin bedeli, sadece Kürtler için değil, herkes için çok ağır sosyal, ekonomik
ve siyaseten ağır olacak.
Bu nedenle nasıl basın özgürlüğü etrafında dayanışma sergileniyorsa, benzer dayanışmanın Kobane için de gösterilmesi lazım.
NİĞDE DAVASI

Herkes 14 Aralık’a kilitlenmişken, ilginç, bir o kadar da korkunç bir haber gümbürtüye gitti. . .
Niğde’de IŞİD militanlarının biri jandarma, biri polis, üç yurttaşı
öldürdüğü saldırının iddianamesini açıklandı:
Saldırganlar, Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı olan Reyhanlı’da adı geçen Heysem Topalca’nın yardımıyla ülkeye giriş yapmış. . .
İki ay önceyse Niğde faillerine ne olduğu sorusu “özel hayatın gizliliği” gerekçesiyle açıklanmamıştı!
Reyhanlı ve Niğde saldırıları, geçiştirilecek veya üzeri kapatılacak bir dava değil. Her vatandaşın güvenliğini ilgilendiren, hayati bir konu.
Düşman politikalar üreterek gelinen yer, sadece dünyayla ilişkilerimizi bozmakla kalmıyor. Hayatımızı tehlikeye atıyor!
IŞİD’e karşı Kobane direnişi yarın 100. gününü dolduruyor. Barış sürecine değer veriyorsak duyarsız ve ikiyüzlü davranmanın sırası
değil.
GüZEL ŞEYLER KöŞESİ– Sosyal yardım alanında Türkiye’de çok önemli işlere öncülük eden İbrahim Betil, dünyanın en az gelişmiş ülkelerinde de “sürdürülebilir gelişim” modellerinin öncülüğünü yapıyor.
– “Sen De Gel” derneği, Afrika’nın en küçük ülkesi Gambiya’da son 2 yıldır önemli projelere imza attı. Günde tek öğün, sade pilavla karnını doyuran 30 bin insanın hayatını değiştirmeyi başardılar.
– Köylere balıkçı tekneleri verildi, her aileye bir büyükbaş hayvan -kesmemek şartıyla-
teslim edildi, tavuk çiftlikleri kuruldu, temiz suya erişim sağlandı.
– UNDP onaylı projelerin benzer “hayır işleri”nden en önemli farkı, şeffaflık ve hesap verilebilirliği. . . Sen De Gel’in işlerini takip etmek için: www. sendegel.org. tr
22. 12. 2014 – MİLLİYET