ERKAN AYDOĞANOĞLU: EĞİTİM SİSTEMİ NEREYE GİDİYOR’ (04. 12. 2014)

216

Bir toplumda insanlar, çocukluktan başlayarak hangi bilgiler, gerçekler ve değerler üzerinden biçimlendirilmek ve yetiştirilmek isteniyorsa, eğitim politikaları ona uygun olarak oluşturulur. Türkiye’nin eğitim sisteminde, eğitim politikaları belirlenirken, sistemin ihtiyaçları ve siyasi iktidarın açık ya da örtük olarak sahip olduğu amaç ve hedefler büyük önem taşıyor.
Milli Eğitim Şuraları, gerek yapısı, gerekse bileşimi açısından Türkiye’de eğitim politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında iktidarlar tarafından önemli dayanak noktaları olarak görülmüştür. Eğitimin sorunlarının dört konu başlığı altında tartışıldığı 19. Milli Eğitim Şurası, eğitimde 4+4+4 dayatmasını bile gölgede bırakacak öneri ve tartışmalar eşliğinde devam ediyor.

Eğitimdeki en temel sorun alanlarını görmeyen, eğitim sistemini çeşitli yönleriyle sorgulayan ve somut çözüm önerileri sunmayan bir Şura’nın eğitim sisteminin yapısal sorunlarına kalıcı çözümler üretmesi elbette beklenemez. Eğitimin sorunlarına çözüm üretmek yerine yeni sorun alanları yaratan tartışmaların okullarda ve toplumdaki çatışma ve kutuplaşmayı arttırması kaçınılmaz görünüyor.

19. Milli Eğitim Şurasının konu başlıkları ve içerik tartışmaları çok önceden belirlenmiş olmasına rağmen, özellikle hükümet sendikası sıfatını fazlasıyla hak eden Eğitim Bir Sen’in çabalarıyla en çok tartışılan iki konu “karma eğitim” ve “dini değerler eğitimi” oldu.
19. Milli Eğitim Şurası açılış konuşmalarında hem Cumhurbaşkanı hem de Milli Eğitim Bakanı, eğitimin sorunlarından çok “milli” ve “manevi” değerlere özel vurgusu yaptı. özellikle Cumhurbaşkanı’nın “ecdadının değerleri” ve “hikmet anlayışı” vurguları eşliğinde yaptığı konuşma ve şura üyelerine “ev ödevi” vererek, şuranın “hayırlı kararlar” alacağını söylemesi ihtisas komisyonlarında yaşanacakların habercisi oldu.
AKP’nin eğitimde 4+4+4 dayatması ile eğitim sistemini ve gelecek nesilleri kendi dünya görüşüne göre şekillendirmek istediği biliniyor. Eğitimde bugüne kadar atılan adımlara ek olarak okulöncesi dahil eğitimin bütün kademelerinde karma eğitim veren okulların yanında, “velilerin tercihi” doğrultusunda karma olmayan okulların açılması, okulöncesinde zorunlu din ve Kur’an dersi ile “yemek duası” gibi öneriler, Eğitim Sen’in bütün itirazlarına rağmen oy çokluğu ile Şura Genel Kurulu’na sunulacak. Tek başına bu durum bile, eğitim sistemini dini kurallara göre biçimlendirmenin geldiği noktayı görmek açısından önemli.

6 Aralık Cumartesi günü Milli Eğitim Şura’sı ihtisas komisyonlarının başta karma eğitim karşıtlığı olmak üzere, laik, bilimsel, demokratik eğitim anlayışıyla temelden çelişen önerilerinin Şura Genel Kurulu’nda kabul edilmesi durumunda, eğitimde 4+4+4 dayatmasını gölgede bırakacak kadar tehlikeli uygulamalarla karşı karşıya kalınacak.
19. Milli Eğitim Şurası, toplumun farklı kesimlerinin katılımıyla düzenlenmiş gibi sunulsa da, Şura Genel Kurul üyelerinin çok önemli bir bölümünün iktidarın çizgisinde ya da güdümünde belirlendiği, Şura hazırlık raporunda yer almayan karma eğitim ve dini içerikli “ahlak” ve “değerler” eğitimi ile ilgili konularda çıkan önerilere bakıldığında anlaşılıyor.
Hiç kuşkusuz bir ülkenin eğitim sistemi, bir bütün olarak toplumun gerçekliğini yansıtır. Bu noktada eğitim sistemi tartışılırken iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri, toplumsal yaşam koşulları, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, sınıflar arası güç ilişkileri gibi pek çok açıdan iç içe geçmiş bir dizi ilişkinin birlikte ele alınması ve değerlendirilmesi gerekir. 19. Milli Eğitim Şurası’nda yürütülen tartışmalara bakınca, iktidar ve yandaşlarının eğitim sistemini ve toplumu sonu görünmeyen karanlık bir tünele doğru götürdüğü açıkça görülüyor.
04. 12. 2014 – EVRENSEL