CAN DÜNDAR: BASKI BİTMEDİ SAYIN BAŞBAKAN, SADECE EL VE YÖN DEĞİŞTİRDİ (25. 11. 2014)

220

Davutoğlu’nun Dersim konuşmasını dinledim.
“Size ayıp edildi”
itirafıyla başladı söze. . .
“Herkesin onurla, gururla farklılıklarını
dile getirme zamanıdır”
müjdesini verdi.
On yılların açtığı yaraları sara sara yürümeyi vaat etti.
Kardeşliğe vurgu yaptı.
Sonuç?
Cumhuriyet‘in dünkü manşetinde özetlendiği gibi:
“ümit bile veremedi. “

***

Nasıl ki
Davutoğlu, 90 yılın hesabını bugünkü CHP yönetiminden soruyorsa, kendisinin sırtında da son 12 yılın yükü var. Dersim’de söylediği her güzel sözü, mazisi yalanlıyor.
Seyit Rıza‘nın gördüğü zulmü ve onu asan zalimleri eleştirirken alkışlandıbaşbakan; ancak alkışlayanların aklına,
öcalan
için “Biz olsak asardık” diyen selefinin sözleri düştü.
Tıpkı, “Berkin Elvan
dediğimizde
Burak Can‘ı da hatırlayalım” cümlesinin, “Berkin terör
örgütünün maşası” ithamını hatırlatması gibi…
“Alevi olduğum anlaşılmasın
diye ismimi
‘Yavuz’
koydular” diyen
Yavuz Bingöl‘e, “Kendi
vatandaşından korkmayan bir
devlet”
vaat etti
Davutoğlu… Alkışlandı. Ancak alkışlayanların aklından, “Neden devlet şimdi
de
Fazıl Say‘dan korkuyor;
onun
ismini repertuvardan siliyor” sorusu geçti.
Davutoğlu,
“Vatandaşımızı
hiçbir zaman tehdit olarak görmeyeceğiz”
dediği sırada, dışarda polisi, tehdit olarak gördüğü vatandaşlarını dövüyordu.
Alkışın sesi bile, dayağınkini bastıramadı.

***

Davutoğlu,
“Kimseye inancını
empoze etmeyeceğiz” derken Sünnilik eğitimi veren zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi, konuştuğu kürsünün önünde duruyordu.
Bir zamanlar
Vural Savaş, partileri için “kanserli
ur” benzetmesi yapmış.
Davutoğlubunu eleştirirken “Kimse aramıza
duvar örme cesareti
göstermesin” dedi. Alkışlandı. Tabii o alkışlanırken biz, “çapulcu” benzetmesini hatırladık. “Bunlar Zerdüştdininden” suçlamasını. . .
“Bay
Kemal
biliyorsunuz Alevi”
yuhalatmasını. . .
“Senin çocuğun yok,
anlamazsın”ı…
“Sizi tasmalarınızdan
kurtardık”ı…
“Aşağılık kadın”ı…
Gülümsedik tabii bıyık altından…

***

En güzeli de yazdığı bir yazı nedeniyle istifasını anlattığı bölümdü. O dönemki rektörü, “Daha dikkatli yazsanız” deyince “Esas şimdi yazma zamanıdır” diyerek istifa etmiş
Davutoğlu
İyi etmiş bence de…
Hadi bu sefer de kendimden örnek vereyim:
Bana da yazdığım bir yazı nedeniyle “Daha dikkatli yazmam” söylendi. Uymadığım için gazetemden kovuldum.
öyle 12 Eylül’de, 28 Şubat devrinde filan da değil; daha geçen yıl, kendi partisinin baskısıyla…
“Şimdi bunların üzerine gitme
vakti”
diyor ya…
Yardımcısını görevden mi alacak acaba?

***

Daha geçenlerde bir üniversite yöneticisi, “O hocanızı
susturmazsanız, bakanlıktakiprojeleriniz onaylanmaz” diye şantaj yapan bürokratlardan yakınıyordu.
Baskı bitmedi, Sayın
Davutoğlu; sadece el ve yön değiştirdi. Dünün mağdurları, bugünün mağrurları oldu.
Bizim için ise bir şey değişmedi; dün de o baskılarla mücadele ediyorduk, bugün de…
Ama bilin ki siz, “Türkiye’de
asla dayatmacı, baskıcı bir ortam
olmayacak” dediğinizde sadece acı acı gülüyoruz.
Ve bir dönem mağduru olduğu baskı mekanizmasının başına geçmiş eski bir akademisyenin sözüyle, “Esas şimdi yazma
zamanıdır” diyoruz.

25. 11. 2014 – CUMHURİYET