PINAR TREMBLAY: İSPATLAMAZSAN ŞEREFSİZ, İSPATLARSAN DARBECİSİN! (06. 11. 2014)

200

Giriş…
Sigara içmek güzeldir demeyeceğim sizlere. İçkiyi savunduğum gibi sigarayı savunamam çünkü sigaranın ikinci ve hatta üçüncü el etkileri çok ağır. Sigara içmeyenleri ya da içse dahi diğerlerini zehirleme hakkımız olduğuna inanmıyorum. Bunun için tütünü çok sevsem de sigara güzellemesi yapamam.
Ancak bir seçilmişin “beni görüp, göstere göstere sigara içiyorlar, terbiyesizler” demeye hakkı var mı?
Bir halkı bu kadar yormak, bu kadar aşağılamak, her durumu bu kadar üstüne alınıp, bu kadar kişiselleştirmek… Bu neyin alameti? Anlamak çok zor, bezdirici, yıldırıcı ve hatta tüketici… Bu kadar adaletsizliğin, eşitsizliğin, zulmün olduğu bir dünyada, bu tip söylemler neden sürdürülüyor? Bir cumhurbaşkanı neden böyle konuşur? Bu hakkı nereden nasıl edinir? Birisine el pençe divan durmak, el ayak öpmek, biat etmek için seçim yapmaya gerek var mı?
Ne yazık ki bir çok alanda insanlar yanlış konuşuyorlar… Mesela, Uluslararası İlişkiler Alanı, sanki hiçbir kanunu kuralı teorisi yokmuş gibi bir uluslararası ilişkiler profesörü televizyona çıkıp “Evet evet Türkiye hakkında algı operasyonu olduğu tartışılmaz ama ama Türkiye’de adeta bu algı operasyonunun söylediği herşeyi yapıyor sanki, bu modele uyuyor yeterince savaşamıyor algı operasyonuna karşı” gibisinden sabukluyor, ve hepimiz bunu dinliyoruz. Bırakınız uluslararası ilişkileri, düz mantığa aykırı söylemler… Kral çıplak diyemiyor kimse televizyonda… hepimiz dinliyoruz…çaresiz… Yorgun… Bitkin…
Şöyle düşünün bir tıp doktorunun çıkıp, “Soğuk algınlığı, cüzzam, veba, AIDS, verem, Ebola bulaşıcı hastalıklar değildir. Bu hastalığı taşıyan insanlarla öpüşün koklaşın” demesi gibi… Kişisel inancı bu olabilir bir kişinin ama ortada bir de bilimsel veriler var… Uluslararası ilişkiler alanı, uluslararası ilişkiler profesörleri TVlerde iktidara yaranmak için saçmalasalar dahi belli normlarla ilerleyen bir sosyal bilim alanıdır. Ve inanın doğru okuyanlar, bir yerlere yalakalık borcu olmayacak kadar cesur olabilenler için görülecek çok acı gerçekler var ortada. Algı operasyonu ise bunlardan birisi değil.

Gelişme
Hak, adalet alanında son söz… Belgeler… Bilgiye erişim, gerçekleri görmek ertelenebilse de engellenemiyor… Şeytan icadı twitterda her gün yeni bir belge çıkıyor… Aksarayın yapılması bunlardan en sonuncusu…. Çıkan belgelere göre, 3 liralık iş 400 liraya yapılmış…Sonra? Bunları kim onayladı? Tıpkı 17 ve 25 aralık “darbe”leri gibi Aksaray için harcanan para da bir darbe mi? 1000 oda… CHP’nin “ben vergimi veriyorum, sen de hesap ver” afişleri öyle basit, öyle duru öyle sade… Amerikan Devriminin ve sonrasında gelen pek çok diğer devrimin kökeninde bu talep yatıyor…Biz bu devlet için vergi, ve hatta can veriyoruz… Yöneticilerin hesap vermesini istemek hakkımız değil mi? Seçilmek hesap vermeye talip olmak demek değil midir? Bürokratların her harcamasının kuruşu kuruşuna hesabının sorulması, banka hesaplarının, ailelerinin mal varlıklarının denetlenmesi gerekmez mi? Bunların cevabı sadece “AKPden öncekilere bakacak olursak” ve “İspatla, ispatlamazsan sefersiz, ispatlarsan darbecisin” şeklinde mi verilmeli…Bulunan tüm deliller nedense hiç bir sonuç doğurmuyor… Kimse anlayamıyor tam olarak neler oluyor… Askerler darbeci miydi? Paralleller mi darbeciydi? Rüşvet var mı? Memurların rüşveti işten önce mi sonra mı verilmeli…. Altın dolu uçaklar, yatak odalarının olmazsa olmazı para sayma makinaları, sıfırlanan umutlar…
Sonuçsuzluk….
Bir de lütfen, artık rahmetli Menderes’i her konuşmanızın bir yerine sıkıştırmayınız… çok rica ediyorum… Ben cidden çok yoruldum bu konuşmaları analiz etmeye çabalamaktan… “Esad gitmeli”… Evet neden “çünkü biz çok demokrat bir ülkeyiz”… oldu nasıl yani…
“Eee bizden önce bakın Menderes asılmıştı…”Bunu yapmak istemezdim ama hani şu hep öykündüğünüz ABD var ya, hani her yasayı ABDye göre çıkartıyorsunuz… Hani polisler insanın kafasına sıkıyor orada, burada da öyle olsun diye dilek tutuyorsunuz… ABD’de pek çok başkan suikasta kurban gitti… Hiç bir ABD başkanı, ya da seçilmişi, ve ya bürokratı bunu söylemlerine meze yapmaz ama… Terbiyeden bahsediyoruz ya… Evet önemli bir kavram, bir de siyasi ahlak, siyasi terbiye var… Seçilmişlerin sürekli başkalarını suçladığı değil, sorumluluk aldığı ve hatta kurumlara hesap verdiği bir dünyada evet siyasi ahlak önemli bir kavram… Belki ilginizi çeker…
Sonuç
Sevmiyoruz, biat etmiyoruz… Zorla olmuyor vallahi va billahi habibi… Olmuyor… Yorgun, bitkin olsak da sevmiyoruz…
06. 11. 2014 – T24