PELİN CENGİZ: TEMA UYARMIŞ: KONYA’DA KÖMÜR ÇIKARTMAK İÇİN TÜM YERALTI SULARINI ÇEKMEK GEREK (30. 10. 2014)

242

Soma’da 301 işçinin katledildiği facianın ardından geçen dört ayda sadece madenlerde 31 işçiyi kaybettik. Son olarak Ermenek’te su basması sebebiyle meydana gelen maden göçüğü, Soma’dan bu yana bir arpa boyu ilerlemediğimizin net göstergesi. Ne iş güvenliği, ne denetim, ne de sorumluların cezalandırılması yönünde herhangi bir adım atılmadı. Soma’da ölen işçiler için çıkarılan torba yasanın ilk mağdurları da yine madenciler oldu. Yasanın yürürlüğe girmesinin ardından işverene çok yük getirdiği gerekçesiyle, bazı madenlerde üretim durdu, işçiler bir anda sokağa atıldı.
Bu facialar, AKP iktidarının bilinçli fosil yakıt ekonomisinin ve “gelişen ülke tarım yapmaz” politikasının sonucudur. Türkiye, İran ve Rusya başta olmak üzere bazı ülkelerle yapılan pahalı doğalgaz anlaşmalarını azaltmak ve güya ithalat bağımlılığını yerli enerjiyle dengelemek için kömüre yöneldi. Bu anlaşmaların bazıları, süresi bittiğinde yenilenmedi. Cari açığa karşı yeni bir silah gibi sunulan yerli kömür teşvikleri genişletildi, öncelikle yatırım alanlarından biri hâline getirildi.
50 yeni kömürlü termik santral hedefiyle 2012 “Kömür Yılı” ilan edilirken, bedelsiz dağıtımın etkisiyle konutlarda daha uygun fiyatlı olduğu gerekçesiyle kömür kullanımı arttı. Ağırlıklı sanayide olmak üzere son 10 yılda kömür kullanımı yüzde 200 yükseldi.
Tam bir Zihni Sinir Projesi
Kömür en başta cana kast ediyor, süreç içinde üretim zinciri boyunca yaşanan zorunlu göçler, kültürel ve doğal zenginliklerin kaybı, tarım arazilerinin kullanılamaz hale gelmesi ve insan hakları ihlalleri bunlardan sadece birkaçı…
Bunların hepsini göz ardı eden hükümet, Türkiye’nin Afşin Elbistan’dan sonraki en büyük linyit kömürü sahası olarak nitelenen Konya Karapınar’daki linyit rezervini çıkararak, bölgede bir termik santral yapmayı planlıyor. Tam bir yıl önce TEMA Vakfı, farklı alanlardan uzman bilim insanlarının görüşleriyle hazırlanan rapor, bu rezervin çıkarılarak termik santralde işlenmesi halinde ortaya çıkacak zincirleme felaketleri tüm açıklığıyla ortaya koymuştu. Bölgede planlanan linyit yatırımları ve termik santral projesiyle ilgili TEMA Vakfı’nın Enerji Bakanı
Taner Yıldız‘ı, “Konya Kapalı Havzadır, linyit madenciliği yapılırsa yeraltı suyu basar” dediğini, Bakan’ın da uyarıyı kulak arkası ettiğini biliyoruz.
TEMA’nın raporu aslında bu bölgenin yeraltı su kaynaklarının bol bir yer olduğunu ve burada maden işletmenin cinayet demek olduğunu söylüyor. Buradaki proje iktidarın bayıldığı tam bir çılgın proje aslında, gerçek bir Zihni Sinir projesi…
Peki buradaki linyit madeni çıkarılır ve termik santral hayata geçerse neler olur, 10 maddede özetleyelim:
1-
MTA tarafından bölgede tespit edilmiş 1,832 milyar tonluk linyit rezervi mevcut. EüAŞ, kurulacak termik santralle 30 yıl boyunca 5870 MW’lık elektrik enerjisi üretmeyi planlıyor. Bu miktarda enerjiyi üretecek tek bir termik santral tipi yok. Bu durumda altı adet 1000 MW’lık veya 10 adet 600 MW’lık termik santral kurulması gerekiyor. Yeraltı suyunu kullanarak soğutma sağlamak için 8800 adet yeraltı su kuyusunun sürekli çalışması öngörülüyor.
2-
Konya Kapalı Havzası, WWF’e göre, dünyada ekolojik açıdan en önemli 200 alandan biri. Havzada, iki adet milli park ve bir dizi SİT alanı var.
Tahıl üretimi açısından “Türkiye’nin Buğday Ambarı” olarak nitelendiriliyor. Bölgedeki ekosistemin kırılganlığı nedeniyle burada açılacak bir kömür madeni ve termik santral, bölgedeki tarımın ve ekosistemin çöküşü demek. Bölgenin kalkınması için termik santrale değil kapsamlı tarım uygulamalarına ihtiyaç var.
3-
Bölgede 1 metreküp kömür çıkartmak için yaklaşık 9,4 metreküplük kazı yapılması, kömür çıkarıldıktan sonra kalan 8,4 metreküplük toprağın ise başka yere nakledilmesi gerekiyor. Havzada tespit edilen 1,832 milyar tonluk linyit rezervinin hepsinin çıkartılması için kazılacak toprağın hafriyatı 11,5 milyar metreküp gibi hacme ve 22 milyar ton ağırlığa denk gelecek.

4-
Tarıma elverişli araziler kazılıp kömürlü, kükürtlü, asidik, ağır metalli bir hâlde kazı alanlarına ve dekapaj yığma sahalarına yeniden doldurulduğunda bölgenin tarım arazileri büyük zarar görecek.
Açığa çıkacak hafriyatın binde birinin bile tozlaşıp havaya kalkması, 30 yılda 22 milyon ton, yılda 700 bin ton tozun yaşam alanlarına ve tarım arazilerine uçması demek.
5-
çıkarılacak kömür ortalama 138 metre derinlikte. Kömürlü sahanın verimli olduğu bölgede ise yeraltı su düzeyi en çok 20 metre derinde. Bu da şu demek:
Kömürün verimli şekilde çıkartılması için 300 metre derinlikte kazı yapılması, yani kazının yeraltı suyu düzeyinin altında gerçekleşmesi gerekli. Bunun için yeraltı suyunun pompalarla boşaltılması gerekiyor ki, bu da tüm Konya Havzası’nın suyunu çekmek demek.
6-
İşletmenin sürdürülebilmesi için ya ocak tabanında birikecek suyun pompalarla ocak çukuru dışına atılması ya da ocağın ilerleyeceği yönde önceden yeterli sayıda su kuyusu açılması ve bunlardan sürekli su çekilerek ocağa su girişinin önlenmesi gerekli.
Ancak, doğanın kendi içindeki dengeyi sağlama ilkesi gereği buraya yakın yerlerden de yeraltı suyu akışı başlayacağı için öngörülenden çok daha fazla su çekmek zorunda kalınacak.

7-
üstelik bunca zahmet son derece kalitesiz, nem oranı yüzde 47’yi bulan bir kömürden elektrik üretmek için çekilecek. Yapılacak termik santrallerin su ihtiyacı 2 milyar tondan fazla. Buna karşılık Konya Havzası’nda 1,5 milyar tondan fazla su yok. Santralde kullanılacak soğutma suyu için yeraltı sularının kullanılması da başka sorunları beraberinde getirecek. 350 kilometrelik bir alandan 30 yıl boyunca yeraltı su çekmek, Karaman-Ereğli-Karapınar arasındaki tüm yeraltı suyunu çekmek demek.
8-
Kömürün çıkartılması esnasında çıkan hafriyatın verimli tarım arazilerine yığılması, kül uçması sonucu verimin düşmesiyle, yeraltı sularının çekilmesi yüzünden tarımda istihdam edilen 60 bin kişinin tarımsal geliri risk altına girecek. Su varlığı hızla azalan bölge önemli ölçüde göç verecek, yeni sosyo-ekonomik sorunlar baş gösterecek.
9-
Proje hayata geçtiği takdirde, termik santralden çıkan küller 10 metre yüksekliğinde yığılsa bile, 5220 futbol sahası kadar yer kaplayacak.
30 yılda 50 milyon ton kükürt ortaya çıkacak, 156 milyon ton kireç taşı kullanmak gerekecek, 30 yılın sonunda atmosfere de 68 milyon 750 bin ton karbon salınacak.
10-
Raporda, bu kısımla ilgili bir değerlendirme yok ancak yıllarca sürecek ve ekosistemde geri dönülmez zararlara yol açacak, tarımı yok edecek, maliyeti hiçbir zaman öngörülen miktarla sınırlı kalmayacak bu proje esnasında meydana gelecek iş cinayetlerinin öldüreceği yüzlerce işçiyi düşünmek bile istemiyorum.
30. 10. 2014 – T24