BÜLENT FALAKAOĞLU: PROJELER BİR BİR HAYAL OLURKEN! (13. 10. 2014)

194

10 yılda Türkiye bölgesinin lider ülkesi olacaktı.
Kişi başına düşen gelir 10 bin dolardan 25 bin dolara çıkarılacaktı.
Daha neler neler.
AKP’nin sözcüleri, vatandaşın gururunu okşayan projeler pazarlıyordu ama sonuç gurur ve insan kıran bir noktaya geldi.
Projenin adı Yeni Osmanlı idi.
Bölgenin söz sahibi ülkesi olacaktı Türkiye. . .
Büyük değil ama artık yalnız ülkesi oldu.
Ağabeylik yapmayı düşündüğü Sünni bloktaki dostları bile terk eyledi Türkiye’yi.
Hükümet sözcülerinden şu savunmayı duyduk: Yalnızlığımız değerli. Bölgede söz sahibi olamadık ama ekonomide dünya çapında söz sahibiyiz!
Lakin bu sıralar bu tez de çöktü. Geçen hafta hükümet Orta Vadeli Programını açıkladı.
Dedi ki: Ekonominin büyüme hedefini düşürdük. Enflasyon ve işsizlik hedefini ise yukarı çektik.
Yani ekonomik büyümü çok az olacak. Enflasyon yüksek olacak. İşsizlik de çift hanelerde dolaşacak.
Kişi başına 25 bin dolarlık milli gelir. . . 500 milyar dolarlık ihracat. . . Dünyanın en büyük 10. büyük ekonomi olma. . . Ve benzeri 2023 yılı hedefleri ne oldu?
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan itiraf etti: Hayal!

AVUNTUDAN öTEYE GEçMEYEN AçIKLAMAOkurlarımız bilir ekonomik büyüme fetişisti (saplantı) değiliz!
Büyümenin neyin üzerinden gerçekleştirildiğine, kimlere (Emekçilere, doğaya) ne bedeller ödettiğine bakarız öncelikle.
Ama tüm noktaları atlasak bile şunu söylemeden edemeyiz. Hükümetin önümüze koyduğu üç yıllık yüzde 3-4’lük büyümeler, bugünkü durumu aratır.
Genç ve işsizler ordusuna sahip Türkiye’de yüzde 5’in altındaki büyümeler işsizliği arttırır. Nitekim hükümet önümüzdeki üç yılda da işsizliğin yüzde 9’un üzerinde olacağını açıkladı. Daha fazla da ola bilir.
Şimdi de hükümet karşımıza çıkmış şu savunmayı yapıyor: Yüzde 3 büyüme hızıyla Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkesiyiz.
Hadi Türkiye’deki gelir adaletsizliğini görmezden gelip şöyle bir hesap yapalım. Türkiye yüzde 3 büyüdüğünde kişi başına gelir ne kadar artıyor?
300 dolar!
Peki misal Almanya yüzde 1 büyüdüğüne kişi başına düşen gelir ne kadar artıyor?
450 dolar.
Kişi başına düşen milli geliri (45 bin dolarla) Türkiye’nin 4,5 katı olan Almanya Türkiye’nin üçte bir hızıyla büyüse bile Türkiye’den daha çok gelir elde ediyor.
Türkiye bu ülkeleri yakalayacak ama 2023’te değil tabi ki.
Peki ne zaman?
Belki. . . Bugünlerde çankaya’dan Ak Saray’a taşınacak olan ‘reis’in diğer hedefi olan 2071’de! Yani Türklerin Anadolu’ya girişinin 1000. yılında.
Şaka bir yana . Zaman bu hayallerle geçirilecek zaman değil!

ELDE VAR DEVLET MALI VE RANT!Hükümet kasayı bildik yöntemlerle doldurmaya kararlı.
Yani kamuda ne var ne yok satarak, özelleştirerek. . . Ve bir de rant yaratarak.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sadece 2015 yılında 8. 7 milyarlık özelleştirme geliri hedeflediklerini duyurdu.
2016 yılında ise hedef 7 milyar!
Hükümet iki yılda neredeyse tüm Cumhuriyet tarihinin özelleştirme gelirlerinin dörtte biri oranında bir gelir hedefi koymuş.
Kasayı doldurmak için çok kararlı bir tutum!
Valla diğer kararlı alanı da rant oluşturuyor. 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda “Ortaya dökülen rezaletler arasında adları geçiyordu, az dikkatli olalım” denilmeden tam gaz gidiliyor.
Misal: Etiler’deki Polis Okulu’nun hızlı bir Bakanlar Kurulu kararıyla kapatılıp, arazisinin satışa çıkarılması.

HüKüMET DOYACAK, PATRONLAR POSTA KOYACAK, YA BİZ?CHP Manisa Milletvekili. . .
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesi. . .
Sakine öz uyarıyor: “Yolsuzluk iddialarına yansıyan okul arazisi hakkında verilen ‘riskli alan’ kararı bölge zemin etütlerine aykırı. Sadece İstanbul’da değil, İzmir başta olmak üzere, farklı büyük şehirlerde aynı ayak Ali Cengiz oyunlarına tanık olacağız. Sırf rant alanlarını usulsüzce imara açmak için, kamu binaları kılıfına uydurma gerekçelerle kapatılabilecek. “
özelleştirme ile hükümet kasasını doldurur rantla beslenirken, emekçilere de bir parmak bal belki düşebilir.
Ama bu koşullarda işsizlik azalmaz. Emek ucuzlar. Patronlar, ‘köle gibi çalışmayana iş yok’ der.
Bir iki insani çalışma kuralı getirildiği için maden ocaklarının bir bir kapatılması örneğindeki gibi. . . “Artık size servis ve öğle yemeği yok” diyen patronların çoğalmasındaki gibi. . .
öyleyse sormamız gerekmez mi: Projeler yerini hayallere bırakınken hükümet kasasını doldurmanın yolunu bulacak. Patronlar posta koyacak. Peki ya lider Türkiye hayalinden yıkıntı. Büyük ekonomi hayalinden kölelik ve işsizlik düşen bizler ne yapacağız?

SAĞLIĞIMIZDAN DA OLUYORUZHükümetin en çok övündüğü alanlardan biri sağlıkta sorunlar çığ gibi büyüyor.
İlaçta katkı payının, tedavi ücretlerinin artması. . .
özel hastanelerde muayene olurken ödenen fark fiyatının büyümesi. . .
Zorunlu Sağlık Sigortası primlerini ödemeyenlerin kamu hastanelerinde tedavi haklarının ellerinden alınması. . .
Gelir testi yaptırmayan milyonlarca kişinin Zorunlu Sağlık Sigortası borçlarının tavan yapması derken. . .
Yenileri yenileri ekleniyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu 1 Ekim itibariyle ameliyat malzemelerine ödediği ücretlerde indirime gidince kamu hastaneleri malzeme alamaz hale geldi.
özellikle beyin, kalp ve ortopedi gibi alanlarda birçok ameliyat malzeme yokluğundan iptal ediliyor.
SGK’nın ödeme listesinden çıkarılan ilaçlar binlerce hastayı mağdur ediyor. örneğin Lösemi hastalı için kritik öneme sahip bir ilaç. Şimdi bulunmuyor, SGK’nın ödeme listesinden çıkarıldığı için.
Giderek nitelikli kamusal bir sağlık hizmeti alamaz olduk. Biriken öfkeyi sağlık çalışanlarına şiddet olarak yöneltmeyle sağlığımızı koruyamayız!
13. 10. 2014 – EVRENSEL