ATİLLA ÖZSEVER: EMEĞİN İLK MÜCADELESİ: KAMU SÖZLEŞMELERİ

140

Emeğin ilk mücadelesi: Kamu sözleşmeleri

Bu yıl 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşmesi var. Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, “Bu dönem çok zor geçecek. Kavga bile edebiliriz” dedi. Ağustos ayında da 4 milyon memurun toplu görüşmesi başlıyor. Ardından 160 bin işçiyi ilgilendiren MESS sözleşmesi gündemde. 2025, emek mücadelesi açısından önemli bir yıl olacak…

2025 yılı, emek mücadelesi açısından önemli gelişmelere sahne olabilecek bir yıl gibi gözüküyor. Bu yıl 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşmesi var. Türk-İş ve Hak-İş üyesi sendikalar, şubat ayı sonu itibariyle AKP Hükümeti temsilcileriyle, daha doğrusu kamu işveren sendikaları yöneticileriyle toplu sözleşme görüşmelerine başlayacaklar.

Ağustos 2025’te de yaklaşık 4 milyon kamu görevlisi (memur) adına toplu görüşmeler gündeme gelecek. Bu toplu görüşmeler, kamu çalışanlarının yanı sıra 2,5 milyon memur emeklisini de ilgilendiriyor. Memur emekli maaşlarındaki zam oranı da, bu görüşmelerde belirleniyor.

Ayrıca Eylül 2025 itibariyle metal sektöründeki sendikaların MESS’le (Metal Sanayicileri Sendikası) toplu görüşmeleri başlayacak. Metal sektöründeki sözleşme de 160 bin işçiyi ilgilendiriyor. Tekstil sektöründeki grup sözleşmesi de yine bu süreç içinde gündemde olacak.

Görüldüğü gibi 2025 yılı, geniş bir işçi ve memur kesiminin toplu pazarlık ve uyuşmazlık halinde ise grev ya da benzeri eylemliklere sahne olabilecek bir süreci kapsıyor.

Türk-İş: Kavga çıkabilir  

Türk-İş’te Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar başkanlığında bir “Kamu Koordinasyon Kurulu” oluşturuldu. Bu kurul, Türk-İş’e bağlı sendikaların görüşlerini alarak taleplerini netleştirecek.

Aynı süreç Hak-İş konfederasyonu tarafından da gerçekleştirilecek. Kamuda örgütlü her iki konfederasyon ortak taleplerini oluşturup kamu işveren sendikaları yöneticileriyle müzakere masasına oturacak.

Türk-İş Kamu Koordinasyon Kurulu Başkanı ve ayni zamanda Yol-İş Sendikası’nın da Genel Başkanı olan Ramazan Ağar, kamu işçilerinin taleplerinin belirlenmesi açısından bir hazırlık içinde olduklarını belirtti. Ağar’a göre, talepler önümüzdeki hafta netleşmiş olacak.

Sol Haber’in sorularını yanıtlayan Ramazan Ağar, “600 bin kamu işçisini ilgilendiren bu toplu sözleşme sürecini masa başında çözmek istiyoruz. Ancak taleplerimiz kabul görmezse bu dönem kavga edebiliriz. Bu dönem, çok zor geçecek gibi görünüyor” diye konuştu.

Asgari ücret zammı dayatması

Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ağar, 2025 yılı itibariyle asgari ücrete sadece yüzde 30 zam yapıldığını belirterek “Kamu işçisi için bu zammı kabul etmemiz mümkün değildir. Asgari ücrete yapılan zam, enflasyon karşısında erimeye başlamıştır. 22 bin 104 liralık asgari ücret, ocak ayı itibariyle saptanan 22 bin 131 liralık açlık sınırının şimdiden altında kalmıştır” dedi.

Türk-İş Kamu Koordinasyon Kurulu Başkanı Ramazan Ağar, görüşlerini daha sonra şöyle açıkladı:

“Kamu işçisinin ortalama ücreti brüt 50 bin, net ise 39 bin liradır. En düşük memur maaşı ise net 44 bin liradır. Bu durumun da dikkate alınması lazım. Eğer taleplerimiz dikkate alınmazsa, işverenlerin kendisi bilir. Biz de gereken mücadeleyi yaparız”.

Ramazan Ağar, 20 Ekim 2024 tarihinde Ankara Tandoğan Meydanı’nda 150 bin işçinin katıldığı bir miting düzenlediklerini hatırlattı ve basına da sitem ederek “Bu görkemli mitingimiz ne yazık ki medya tarafından yeterli şekilde gösterilmedi” dedi.

Hak-İş yan çizer mi?

Daha önce Türk-İş kendi başına kamu sözleşme görüşmelerini yürütüyordu. AKP Hükümeti. 2023 yılından itibaren “sendikal rekabet olmasın” gerekçesiyle Türk-İş ve Hak-İş’in ortak hareket etmesi yönünde bir süreç başlattı.

Hak-İş yönetimi, AKP “yandaşı” bir işçi örgütü konumunda görülüyor. Aslında Türk-İş yönetimi de, AKP iktidarıyla “uyumlu” bir politika izliyor. Ancak Türk-İş yönetimi, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı karşısında tabanın da baskısıyla miting düzenlemeye başladı.

Hak-İş, kamu toplu sözleşme görüşmeleri sırasında AKP Hükümeti’ne yakın bir tavır izlemeye çalışır ve işçinin mücadele azmini azaltıcı bir politika yürütürse nasıl bir sonuç ortaya çıkar? Çünkü taleplerin ortaklaşıp müzakere masasına konması, baştan bir handikap taşıyor.

Mücadeleci sendikalar ne yapar?

Hak-İş yönetimi, toplu pazarlık süreci içinde daha uzlaşır bir tavır takınırsa Türk-İş içindeki mücadeleci sendikalar ne yapacaktır?

Bu koşullarda Türk-İş tabanının yönetimleri zorlaması gerekiyor. Gerçi kamu işçisinde de beklenti düzeyi düşük gözüküyor. Öncelikle mevcut işini koruma anlayışı egemen. İşçi kesiminde, “Hükümet, asgari ücretliye yüzde 30 zam verdi, emekliye yüzde 15 zam yapıldı. Biz ne yapabiliriz” gibi düşünceler de konuşuluyor.

Yine bu süreçte esas görev, mücadeleci sendikalara, öncü işçilere düşüyor. Sindirilmiş sendika yönetimlerini harekete geçirmeleri gerekiyor. Türk-İş’e bağlı Petrol-İş, Harb-İş, Yol-İş gibi sendikalardaki işçi temsilcileri ise, yoksulluk sınırının altındaki ücretlere karşı daha mücadeleci bir anlayışla üretimden gelen güçlerini kullanmak istiyorlar.

AKP’nin ücretleri baskılama politikası

AKP Hükümeti, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın şahsında şekillenen “tek adam” yönetimi, asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yapılırken işçi ve Bağ-Kur emekli aylıkları için yüzde 15, memur emekli maaşları için ise yüzde 11’lik bir artışı öngördü.

Ücretler baskılanarak sözüm ona enflasyonun düşmesi hedefleniyor. Bu tamamen gerçek dışı bir iddiadır. Temmuz 2024’te asgari ücrete ikinci bir zam yapılmadı ama enflasyon düşmedi. Nitekim 2025 için de ücretler ve emekli aylıklarına son derece düşük zam yapıldı ancak TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) gerçek dışı resmi enflasyon oranı bile Ocak 2025’te  yüzde 42 olarak belirlendi.

Bağımsız bir kurum olan ENAG’a (Enflasyon Araştırma Grubu) göre ise, Ocak 2025 itibariyle yıllık enflasyon oranı yüzde 81 olarak hesaplandı. Enflasyonun yükselmesindeki asıl neden, sermaye sınıfının aç gözlülüğü, kar hırsıdır. Mal ve hizmetlerin fiyatları artırılarak hem tüketiciler, çalışanlar yoksullaştırılıyor, hem de karlar azami noktalara çıkartılıyor.

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2025 için öngördüğü yüzde 21’lik enflasyon oranının da şimdiden tutmayacağı görülüyor. AKP’nin 2025 ve 2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı’nda da enflasyonu düşürme iddiasıyla ücretlerin baskılanması öngörülürken aynı zamanda esnek çalışma modellerinin hayata geçirilmesiyle çalışanın daha güvencesiz bir statüye kavuşturulması amaçlanıyor.

Memur ve emeklileri için kritik yıl

Bu arada kamuda görevli 3 milyon 500 bin memur ve 280 bin sözleşmeli personel için, yani yaklaşık 4 milyon memur için Ağustos 2025 tarihi itibariyle toplu görüşme süreci başlayacak. 2,5 milyon memur emeklisinin maaşlarına yapılacak zam oranı da, bu toplu görüşme sürecinde belirlenecek.

Bu toplu görüşmelerde memur ve emeklilerinin 2026 ve 2027 yıllarına ait ücret artışı ve sosyal hakları saptanacak. 2025 yılı için yüzde 6 +5 zammın çok düşük kalması, memurların tepkisine yol açtı. Bu süreçte de memurların eylemliklerinin artması bekleniyor.

Keza emekliler de her fırsatta açlık düzeyi sınırında olan maaşları için örgütlü tepkilerini ortaya koymaya çalışacaklardır.

MESS sözleşmesi için mücadele

Eylül başı itibariyle de metal sektöründeki 160 bin işçi için toplu sözleşme süreci başlıyor. Metal işçilerinin ücretleri de yoksulluk sınırının altında bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aralık 2024’te DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın MESS’le yapılan toplu sözleşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine alınan grev kararlarını 60 gün süreyle ertelemişti.

Erteleme sonrasında grevler yeniden devam etmediği için aslında bu durum, grevin yasaklanması anlamını taşıyor. “Milli güvenlik” gerekçesiyle ertelenen bu grevlerin gerçeğe uygun olmaması ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla da hukuksuz bulunması iktidar tarafından dikkate alınmadı.

Bunun üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası’nın kararlı tutumuyla grevleri ertelenen yaklaşık iki bin işçi, bu haksız ve hukuksuz grev yasaklarına karşı fiilen grevlerini sürdürdüler. Sendika, sonuçta başarılı sözleşmeler imzaladı.

Bakalım metal işçileri ve sendikaları, bu yeni süreçte nasıl bir yol izleyecekler? Bu koşullarda 2025 yılının emek kesimi açısından daha mücadeleci bir yıl olarak geçmesi bekleniyor…

6 ŞUBAT 2025

Kaynak: SOL