AZİZ ÇELİK: ADALETSİZLİKLER YILIYDIN 2024

132

Adaletsizlikler yılıydın 2024

2024, boş tencerenin siyaseti etkilediği, kemer sıkmanın emekçiyi zorladığı bir sene olarak hafızalara kazındı. Yasaklar ve düşük ücret politikası da emek dünyasını daha da karanlık bir tabloya sürükledi.

21. yüzyılın ilk çeyreği bitiriyoruz. 2024 bir yandan da cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk yılıydı. 2024 emek dünyası açısından nasıl bir yıldı? 2024 bir adaletsizlikler yılı oldu, adaletsizliklerin arttığı bir yıl oldu. Kuşkusuz bileşik kaplar misali sosyal adaletsizliklerin, sosyal-sınıfsal sorunların da arttığı bir yıl oldu.

BOŞ TENCERENİN AHI YILI

2024 boş tencerenin ahının siyasal iktidarı tuttuğu bir yıl oldu. Sık sık tekrarlanan halktan umudu kesme tekerlemelerinin sonunun geldiği bir yıl oldu 2024. 22 yıllık AKP iktidarının en zor yıllarından biriydi. Genel seçimleri kaybettikleri 2015 yılını saymazsak AKP uzun iktidar döneminin en zor yılını yaşadı. 31 Mart 2024 seçimlerinde büyük şehirlerde ciddi bir yenilgi alarak ikinci parti durumunda düştüler.  AKP iktidarı toplumsal meşruiyetini ciddi biçimde kaybetti. Dahası 2024 hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarının dibe vurduğu yıl oldu. Bir yandan ülkeyi dünyanın en yüksek enflasyona sahip birkaç ülkesinden biri haline getirirken öte yandan enflasyonun faturasını halka yıkacak kemer sıkma politikalarını pervasız biçimde uyguladılar. Ancak 2024 uzunca bir aradan sonra, tıpkı 1991-1992 ve 2002 yıllarında olduğu gibi boş tencerenin seçimlerin kaderini belirlediği bir yıl oldu.  Boş tencerenin siyasal bir bedel ödettiği yıl olarak anılacak 2024. Ancak AKP 31 Mart 2024 yenilgisine rağmen “nasılsa uzunca bir süre seçim yok” rehavetiyle “kemer sıkma” politikalarını sertleştirerek uygulamaya devam etti.

KEMER SIKMA YILI

Türkiye 2024 yılını dünyada enflasyon verisi toplanan 195 ülkenin 190’ından daha yüksek enflasyona sahip bir ülke olarak yaşadı. Türkiye halen OECD ülkeleri ortalamasının 10 katından fazla enflasyona sahip. Türkiye en yakın rakibinden 40-45 puan daha yüksek enflasyona sahip.

2024 dünyanın kuzey yarıküresinde Türkiye’nin enflasyon şampiyonluğunu devam ettirdiği bir yıl oldu. Türkiye enflasyonda OECD ve Avrupa ve Asya şampiyonu. Kuzey Afrika’dan daha yüksek enflasyona sahip. Dünya ortalamasının 9-10 katı enflasyona sahip. 195 ülke içinde Türkiye’de daha yüksek enflasyona sahip sadece 4 ülke var.

Türkiye yüksek enflasyon yanında enflasyon ölçümleri konusunda da ciddi kuşkuların olduğu bir ülke. 2024’te bu tuhaflık devam etti. Veri derleme kurumu TÜİK en az güvenilen kurumlar arasında. TÜİK 2024’te kesinleşmiş yargı kararlarına rağmen enflasyon verilerinin ayrıntılarını, madde fiyat listesini açıklamamakta direndi.

2024 yılı yüksek enflasyon karşısında kemerlerin iyice sıkıldığı bir yıl oldu. Hükümet enflasyonla mücadele programının temelini sıkı para politikasına, kemer sıkmaya dayandırdı. Talebi düşürmek için ücret ve diğer emek gelirlerini baskılamaya başladılar. Emek gelirleri artışında resmi enflasyon değil ne idüğü belirsiz hedef enflasyona göre ücret zamları dayatılmaya başlandı. “Yerli ve milli” olmakla övünenler en pespaye neoliberal programı uygulamakta ısrar etti.

17 BİN TL’YE MAHKÛM ETME YILI

2024 yılına damgasına vuran konulardan biri asgari ücret oldu. Yılın başında 17 bin 2 lira olarak saptanan asgari ücret bütün talep ve ısrarlara rağmen ve yüksek enflasyona rağmen temmuz ayında tekrar artırılmadı. 2022 ve 2023 yıllarında yılda iki kez artırılan asgari ücret 2024 yılında artırılmadı. Milyonlarca çalışan bütün bir yılı 17 bin lira ücretle geçirmek zorunda kaldı, 17 bin lira ile yaşamaya mahkum edildi. Türkiye’de asgari ücretin yaygınlığı nedeniyle ortalama ücret düzeyindeki artış da sınırlı kaldı.  Ücretlerin artan fiyatların arkasından yetişememesi yüzünden pahalılık arttı ve yaşam standartları yıl içinde ciddi biçimde düştü. Asgari ücretli çalışanın yıl boyunca kaybı 55 bin lirayı buldu.  Siz bunu 8-9 milyonla çarpın emeğin kaybının bir kısmını bulmuş olursunuz.

Hükümet asgari ücretle çalışanların yaşadığı bu büyük kayıp karşısında kemer sıkma ısrarını sürdürdü. 2025 yılı asgari ücreti uluslararası ve yerli büyük sermaye çevrelerinin isteğine uygun olarak yüzde 30’dan fazla artırılmadı. Yıl sonu resmi enflasyonu yüzde 45’in üzerinde beklenirken. 12 aylık ortalamalara göre enflasyon yüzde 60’ın üzerinde iken, yeniden değerleme oranı yüzde 44 iken asgari ücret sadece yüzde 30 artırıldı. Böylece enflasyonun yükü ücretlilere yıkılmış oldu.

EMEKLİLERLE DALGA GEÇME YILI

Emekliler 2024’e damgasını vuran toplumsal kesim oldu. İşçilerden sonra en büyük toplumsal grup olan emekliler 31 Mart 2024 seçimlerinde tayin edici bir rol oynadılar. AKP döneminde izlenen politikalar ve yasal değişiklikler nedeniyle emekliler büyük kayba uğradı. Bu kayıplar özellikle başkanlık rejimi sonrasında daha hızlı arttı. Bilindiği gibi AKP emeklilerle dalga geçercesine 2024 yılını “emekliler yılı” ilan etti. AKP emeklilerin mali durumunu düzeltmek ve emekli aylıklarını iyileştirmek yerine emekliler için hiçbir anlamı olmayan sözde bazı indirim kampanyalarını gündeme getirdi. Emekliler 2024 yılını 12 bin 500 TL en düşük emekli aylığı ile kapatıyor. Ancak emekli aylıklarında da tıpkı asgari ücret gibi dibe doğru yarış devam ediyor. En düşük emekli aylığı 12 bin 500 TL’ye tamamlanırken ortalama emekli aylığı da 14 bin 500 ile 15 bin lira arasında. Emekliler yılında bir başka tuhaflık ise 2024 emeklileri ile 2025 ve sonrasında emekli olacakların aylıkları arasındaki tuhaf fark oldu. AKP tarafından çıkarılan 5510 sayılı yasadaki bir hüküm nedeniyle 2024 yılının ikinci yarısında emekli olanlar sonraki 5-6 yıl boyunca emekli olacaklardan yaklaşık yüzde 30 daha fazla aylık alacaklar. 2025 sonrası emeklileri bir ciddi kayıpla yüz yüze. Hükümet bütün taleplere rağmen bu yönde adım atmadı. 2024 emekliler için adaletsizliğin arttığı bir yıl oldu. 2024’e damgasını vuran bir diğer gelişme ise emeklilikte adalet ve emeklilik yaşı için kademeli geçiş talebi oldu. Tıpkı EYT hareketi gibi “emeklilikte adalet” hareketi ortaya çıktı.

SAZAN SARMALI YILI

2024 yılı emekle ilgili konularda siyasal iktidarın sık sık sazan sarmalına başvurduğu bir yıl oldu. Sazan sarmalı konudan bihaber vatandaşa karşı organize aldatma süreci demek. Hükümet çalışanların hakları, ücretler, maaşlar ve emekli aylıkları söz konusu olduğunda sık sık sazan sarmalına başvurdu ve halkı aldatmaya çalıştı. Bunlar arasında en popüler olanı 2023 yılında yapılan EYT düzenlemesinin bütçeye büyük yük getirdiği iddiası oldu. Bir diğer sazan sarmalı ise enflasyon ve ücretler konusunda yaşandı. Hükümet enflasyonun sebebinin ücretler ve talep olduğunu vaaz etti. Dahası yurttaşların bir bölümü “yeter ki fiyatlar artmasın ücretlere zam olmasa da olur veya enflasyon düşsün de bize zam yapılmasın” deme noktasına getirildi. Sazan sarmalının en büyüğü ise “kaynak yok, para yok” safsatası oldu. Kamu harcamalarını kısmanın, asgari ücreti artırmamanın, emekliye düşük zam vermenin gerekçesi “kaynak yok” oldu.  Oysa sorun kaynak değil, tercih sorunuydu. Kaynak vardı ama kaynağın adil bölüşümü istenmiyordu. Halka daha az kaynak ayrılsın isteniyordu. Bunun için devleti adeta bir şirket gibi yönettiler. Devletin adeta bir şirket gibi yönetilmesi gerektiği safsatasını yaydılar.

HAK ARATMAMA YILI

2024 yılı önceki pek çok yıla benzer şekilde çalışanların hak arama girişimlerinin zorla bastırıldığı bir yıl oldu. Sendikalaşıp işten çıkarılan işçiler, insanca şartlarda yaşamak isteyenler, ücret artışı ve daha iyi çalışma koşulları isteyenler karşılarında kolluk kuvvetlerini buldular. Sayısız örnekten bir kaçını hatırlatmak yeterli olur sanırım.

1 Mayıs işçi bayramını kutlamak isteyenler tarihi Saraçhane meydanında engellendi. Yürümek isteyenler tarihi surların önünde zorla engellendi. Ancak işçilerin bayramlarını Taksim’de kutlamasını engelleyen İstanbul Valiliği tarihi Galata köprüsünü hükümet yanlısı gruplara miting yapmaları için açtı. Hak arayan Polonez işçilerine karşı sistematik bir polis şiddeti uygulandı. Kolluk kuvvetleri adeta işverene kol kanat gerdi. 2024 yılında Polonez işçilerine yapılana benzer çok sayıda engelleme ve sor kullanımı yaşandı. 2024 yılının en simgesel hak ihlali ise DİSK Birleşik Metal-İş üyesi metal işçilerinin grevinin sözde milli güvenlik bahanesiyle yasaklanması oldu. Yoksullaşmaya ve pahalılığa karşı Anayasal haklarını kullanan işçiler bu kez de karşılarında hükümeti buldu. Hükümet bir yandan izlediği ekonomi politikaları ile emekçileri yoksullaştırırken öte yandan hak aramalarını engelledi.

2 OCAK 2025

Kaynak: BirGün