Herkes potansiyel engelli
Engellilik doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yetileri çeşitli derecelerde yitirme, olağan yaşam gereklerine uyamama durumudur. Bu tanıma göre, herhangi bir engeli olmayan herkes aynı zamanda potansiyel birer engelli adayıdır. Ülkemizde ayrımcılık ve engellemelerle, her geçen gün başkaları ile eşit temelde toplumda yer almalarına engel olan sorunlarla karşı karşıya bulunan engelliler, eğitim sistemine dâhil olma, toplulukta yaşama, özgürce hareket etme, spor ve kültürel etkinliklere katılma gibi herkesin eşit haklara sahip olması gereken konularla ilgili ciddi sorunlar yaşamakta.
Engelli hakları, insan hakları genel kuramı gerekleri ışığında uygulamaya geçirilebilir. Şiddeti dışlama, işkence ve kötü muamele yasakları, herkes için, her zaman ve her yerde geçerli. Eşitlik hakkı, olanaklar elverdikçe engelliler için de, kamusal alanda paylaşımları gerekli kılar.
Bu nedenle sorun, yalnızca özel olarak korunması gerekenlerin (kadınlar, çocuklar, engelliler) hakları olarak engellilere özgü hakları tanımak ve onları güvence altına almak değil, bu soruna öncelikle hak ve özgürlük genel ilkeleri açısından yaklaşmaktır.
OLUMLU YÜKÜMLÜLÜKLER
Devletin, “sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri al”ma anayasal yükümlülüğü (md.61/2), hak ve özgürlükler önündeki engelleri kaldırma genel yükümlülüğü (md.5) ve madde 10’da güvencelenen özürlüler lehine pozitif ayrımcılık yaparak engellilere yönelik önlemlerin alınması, sosyal devlet gereklerince Anayasa bütününün engelli hakları açısından okunması ölçüsünde olanaklıdır.
KAMUSALLIK
Kentsel kamu düzeni ve çevresel kamu düzeni kavramları çifte işlev görür: bir yandan, engellilerin yaşamını kolaylaştırır; öte yandan, sağlıklı olanların engelli olma riskini azaltır. Bu ise Anayasa’nın sosyal devlet açısından olduğu denli ekosistem açısından okunmasını gerekli kılar. Çevresel kamu düzeni ve kentsel kamu düzeni, engelli ve potansiyel engelli ayrımının en kritik eşiğidir.
Acı ama gerçek: Engellilerin bağımsız şekilde sokakta yürüyebilmesi, işe gitmesi, otobüse binmesi için erişilebilirlik düzenlemesini 21 yıl erteleyen ve açıkça Anayasa’ya aykırı olan 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun hükmü, nihayet Anayasa Mahkemesince iptal edildi (2023/115)
Öte yandan; hakkın özü ve ölçülülük gibi genel güvenceler, barınma hakkından seyahat özgürlüğüne dek engelli hakları açısından da yorumlanmalı. Çevresel ve kentsel kamu düzeni gözetilmediği zaman, engellilerin yaşamı karartıldığı gibi, engelli olmayanların da potansiyel engelli olma olasılığı yükselir.
SÖZLEŞMELER
Değinilen anayasal gereklerin uygulanmasında konuyla ilgili uluslararası sözleşmeler de kullanılmalı. Birleşmiş Milletler Engelli Haklarına İlişkin Sözleşme’ne göre, “Hiç kimse işkence veya zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye ya da cezaya maruz kalmamalıdır” (md.15). Engellilerin hem ev içinde hem de ev dışında sömürüye, şiddete ve istismara karşı korunmasını öngören Sözleşme, bu amaçla kapsamlı yasal, idari ve sosyal tedbirler almasını şart koşmakta (md.16), engelli bireylerin beden ve ruh bütünlüğüne diğer bireylerle eşit şekilde saygı duyulması hakkını güvencelemekte (md.17).
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi de, zihinsel ya da bedensel engelli çocukların ‘saygınlıklarını güvence altına alan, özgüvenlerini geliştiren ve topluma etkin biçimde katılmalarını kolaylaştıran eksiksiz bir yaşam hakkı’ öngörmekte.
ÖNCELİKLİ VE İVEDİ
Engellilerle ilgili her türlü eğitim, yardım ve diğer etkinlikler kamu eliyle ve kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılmalı; yollar, binalar, toplumsal yaşam alanları engellilerin ihtiyaçlarına uygun bir düzenlemeye kavuşturulmalı, sağlıkçı ayrımcılığı aşmak için, kamu hizmeti yoluyla kamusallık bilinci yaratılmalı. Çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olarak çalışanların ve sosyal güvenceden yoksun olan ailelerin çocuklarının kullandıkları bütün cihazlar devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmalı.
5378 sayılı yasa, Anayasa’nın ekosistem ve engelli hakları gerekleri doğrultusunda okunması yoluyla uluslararası sözleşmeler gereklerince uygun olarak dijitalleşme olanakları ve covid-19 deneyimleri göz önüne alınarak acilen yeniden düzenlenmeli.
3 Aralık değil, her gün engelliler günü olarak düşünülmeli; herkesin potansiyel engelli olduğu bir an bile unutulmamalı.
5 ARALIK 2024
Kaynak: BirGün