AZİZ ÇELİK: DİKKAT; TES TUZAĞI!

61

Dikkat: TES tuzağı!

Yeniden gündeme gelen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kıdem tazminatını ortadan kaldırma planının bir parçası. TES ikinci emekli aylığı iddiası ile pazarlanmaya çalışılıyor. Ancak bu, teknik olarak da mümkün değil.

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Programı (OVP) ile birlikte yeniden gündeme geldi. OVP’de şu hedefe yer verildi: “Otomatik Katılım Sistemi (OKS)’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacaktır.”

TES yeni bir hedef değil. Yıllardır gündemde olan bir konu. Tamamlayıcı emeklilik sistemlerinin yaygınlaştırılması hedefi AKP’nin 12 Haziran 2011 seçimleri için hazırladığı “Hedef 2023” programında yer aldı.

Daha sonra 10’uncu Kalkınma Planında (2014-2018) tamamlayıcı emeklilik sistemi hedefine yer verildi 10. Planda ayrıca “bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi oluşturulacaktır” hedefi de yer aldı. 11’inci Kalkınma Planında da (2019-2023) tamamlayıcı emeklilik kurumlarının geliştirilmesi hedeflerin yer verildi. Planda bireysel emeklilik sistemi ile bireysel kıdem tazminatı fonunun entegre edileceği açıkça yazıldı. Son olarak 12’inci Kalkınma Planında (2024-2028) işveren katkısını da içeren ikinci basamak emeklilik sistemi olarak tamamlayıcı emeklilik sisteminin kurulacağı hedefi açıkça yer aldı. Görüldüğü gibi tamamlayıcı emeklilik sistemi uzun bir süredir gündemde olan bir konu. Yeni OVP’de yer alan TES yıllardır gündemde olan eski hedefin tekrarından ibarettir.

Son kalkınma planı ve orta vadeli programda yer alan TES hedefi halen var olan ve bireysel emeklilik sistemi (BES) olarak da bilinen otomatik katılım sisteminin (OKS) işverenlerin de katkısıyla TES’e dönüştürülmesidir. Otomatik katılım sistemiyle halen çalışanlardan yüzde 3 kesinti yapılıyor. Bu kesintiye devlet de yüzde 30 katkıda bulunuyor. Belirli bir süre sistemde kalma karşılığında bu miktar toplu para veya aylık olarak katılımcıya ödeniyor. Bu sisteme katılım otomatik ancak ayrılmak mümkün. Sistemde kalma zorunluluğu yok. İşte TES ile bu sistemin işveren katkısı ile genişletilmesi öngörülüyor. İddia ise ikinci emekli aylığı!

HEDEF KIDEM TAZMİNATI

Kamuoyuna ikinci emekli aylığı olarak sunulan TES’in en önemli boyutu kaynağının ne olacağıdır. Şu anda çalışandan kesilen primlerle kısmen gönüllü olarak işleyen otomatik katılımlı bireysel emeklilik sistemi TES haline geldiğinde kaynağı ne olacak? Konu gündeme geldiğinde TES’in “kıdem tazminatına çökme planı” olduğunu söyledim. Bu görüşümde ısrarlıyım. Büyün işaretler TES için kaynak olarak kıdem tazminatına göz dikildiğini gösteriyor.

11. Kalkınma Planında tamamlayıcı emeklilik sistemi açıkça kıdem tazminatı ile ilişkilendirilmişti. Muhtemelen geçmişte gelen ve gelebilecek büyük tepkiler nedeniyle 12. Kalkınma Planı ve yeni OVP’de TES’in kaynağı konusunda açık bir ifadeye yer verilmiyor. Ancak işverenler TES’in kendilerine yeni yük getirmesini istemediklerini açıkça ifade etti. TİSK Başkanı Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde bu tutumlarını açıkladı. Dolayısıyla işverenlerin ek bir prim ödemek istemeyecekleri biliniyor. Bu durumda geriye kıdem tazminatı kalıyor.

TES’in detaylarına ilişkin kamuoyunda yer alan çeşitli haberlerde kaynağın kıdem tazminatı olduğu açıkça belirtiliyor.  Örneğin hükümetin resmi ajansı niteliğinde olan Anadolu Ajansı 16.6.2020 tarihli ve “A’dan Z’ye tamamlayıcı emeklilik sistemi” başlıklı haberinde kaynağın kıdem tazminatı olduğu açıkça belirtildi. Yine 2025-2027 OVP’nin açıklanmasının ardından hükümete yakın gazeteler kaynağın kıdem tazminatı olduğunu yazdılar:

“TES taslağında, işverenler her ay çalışanlara maaşlarının yüzde 8,33’ünü tazminat olarak ödeyecek. Bu tutar, çalışanın kişisel hesabında toplanacak ve emeklilikte kullanılacak. TES ile beraber kıdem tazminatı, işten ayrılma durumunda alınamayacak” (Sabah, 8.9.2024). Sabah gazetesi benzer bir haberi 16.6.2020 tarihinde de yapmıştı.

Hürriyet gazetesi şimdilerde TES’in kıdem tazminatıyla ilgisi olmadığını yazan Noyan Doğan’a dayandırdığı 17 Şubat 2021 tarihli haberinde TES’in kaynağının kıdem tazminatı olduğunu yazıyordu.

Görüldüğü gibi TES’te bütün yollar kıdem tazminatına çıkıyor. Kıdem tazminatının tamamı veya bir bölümü bireysel bir fona aktarılarak TES için kullanılacak. Dolayısıyla yıllardır kurulamayan kıdem tazminatı fonu böylece kurulmuş olacak ve kıdem tazminatı tasfiye edilmiş olacak. Hedef kıdem tazminatını bireysel-özel bir sigorta sisteminin kaynağı olarak kullanmaktır.

SAFSATALAR

Kıdem tazminatını TES için kaynak olarak kullanırken muhtemelen iki gerekçeyi öne çıkaracaklar. İlki çalışanların kıdem tazminatını zaten alamadıkları ve TES yoluyla kıdem tazminatının da güvence altına alınacağı ikinci gerekçe ise ikinci emekli aylığı safsatası olacak.

Kıdem tazminatı hakkı ile ilgili çok büyük sorunlar yaşandığı biliniyor. İşçilerin önemli bir bölümü kıdem tazminatına erişemiyor. İşverenler kıdem tazminatını ödemiyor, geciktiriyor. Böylece çalışanların önemli bir kısmı kıdem tazminatından mahrum kalıyor. Dahası kıdem tazminatı hak ediş koşulları nedeniyle çalışanların iş değiştirmesini de zorlaştırıyor. Ancak bütün bu sorumlar kıdem tazminatının önemini ortadan kaldırmaz. Kıdem tazminatı işçinin gecikmiş ve birikmiş alacağıdır.  Kıdem tazminatı ücret hakkının bir parçasıdır. Dolayısıyla var olan sorunların giderilerek kıdem tazminatının korunması gerekiyor. Çünkü kıdem tazminatı bir yanıyla işçinin iş güvencesi öte yanıyla emeklilikte toplu bir para olarak mali güvencesidir.

O nedenle kıdem tazminatına erişim kolaylaşmalı. Kıdem tazminatı işçinin kendi isteğiyle işten ayrılmasında da ödenmelidir. İşçi zaten işten ayrılırken ihbarda bulunuyor. Bir de üstüne kıdem tazminatının yanması adil değil. Öte yandan kıdem tazminatı alacağı güvence altına alınmalı ve işverenlerin kıdem tazminatı çökme uygulamalarına son verilmelidir. Bunun için ILO normlarına uygun yasal düzenleme yapılması yeterli olacaktır.

Dolayısıyla kıdem tazminatı bir işçi alacağı olarak korunmalı ve erişimi kolaylaştırılmalıdır. Kıdem tazminatı bir bireysel sigortacılık kaynağı olarak kullanılamaz. Sosyal güvenlik devletin görevidir. Sosyal güvenlik sistemi kamusal bir sistem olarak kalmalı ve güçlendirilmelidir. Kıdem tazminatı TES için heba edilemez.

Kıdem tazminatının her çalışan için erişilebilir olması ve güvence altında olması önemli bir konudur. Bu konuda mutlaka adım atılmalıdır. Ancak bunun yolu ne TES ne de kıdem tazminatı fonudur.

İKİNCİ EMEKLİ HARÇLIĞI

TES ile emeklilere ikinci “emekli maaşı” verileceği iddia ediliyor. TES her şeyden önce mevcut emeklilik sisteminin vahim durumda olduğunun ve mevcut emekli aylıklarının insanca yaşamaya yetmeyecek düzeyde olduğunun itirafıdır. Hükümet emekli aylıkları için bütçeden daha fazla kaynak ayıracak yerde bu kaynakları kısmayı hedeflerken emeklilere şaşırtmaca yapıyor. Hükümet emeklilere “emekli aylıklarını artırmayacağız. Siz en iyisi kıdem tazminatını bize verin biz de emekli olduğunuzda size emekli aylıkları üstüne bir harçlık ekleyelim” demeye getiriyor.

TES ile ikinci emekli aylığı ödeneceği iddiası safsatadır. He şeyden önce TES kamusal bir sistem değil. Bu sistemde primler özel fonlar aracılığı ile nemalandırılacak. Böylece özel sigortacılık ve bankacılık sistemine büyük bir kaynak sağlanmış olacak. Bu sistemin hükümet için düşük faizli borçlanma aracı olacağını da söylemek mümkün.  Sistem piyasa risklerine ve belirsizliklerine açık olacaktır.

Dolayısıyla bu sistemde sosyal sigorta sisteminde olduğu gibi sabit bir gelir garantisi mümkün değil. Dahası öngörülen toplam prim kesintisiyle (yaklaşık yüzde 8 civarı) ikinci bir emekli aylığı ödenmesi mümkün değil. Şu anda uzun vadeli sigorta kolları için SGK’ye çalışanlar yüzde 20 prim yatırmaktadır. Bu primlere yüzde 25 oranında devlet katkısı eklenmektedir. Dolaysıyla şu anda SGK’nin uzun vadeli sigorta primi fiilen yüzde 25’tir. SGK’nin yüzde 25 prim kesintiyle verebildiği emekli aylığını yüzde 8’lik TES primi ile vermek olanaksızdır.  Nitekim halen uygulanmakta olan otomatik katılım sistemine dayalı bireysel emeklilik sisteminin getiri projeksiyonları ikinci emekli aylığı iddiasının safsata olduğu göstermektedir.

Şu anki otomatik katılım sistemi projeksiyonlarını (emeklilik gösterim merkezinde yer alan projeksiyonlara dayanarak) TES’e uyarladığımızda şöyle bir tablo çıkmaktadır: Örneğin 25 yıl boyunca asgari ücret üzerinden yüzde 8 oranında TES primi ödeyen ve yüzde 30 devlet katkısı alan bir çalışan 25 yıl sonra yüzde 3 reel getiri ile (enflasyonun sabit olduğunu varsayarak) yaklaşık 950 bin TL birikime ulaşır. Reel getiri yüzde 3 olacağı için nominal getiri enflasyon oranı+3 puan olarak düşünülebilir. Hesaplama kolaylığı ve paranın değerini anlamak için bugünkü değerleri sabit aldık.  Bu durumda bir çalışan toplam birikimini aylık olarak almaya kalktığında 3 bin 500 TL civarında bir ödeme alır.  En düşük emekli aylığının 12 bin 500 TL olacağı düşünülecek olursa TES ile emeklinin eline ek olarak iyimser bir tahminle (bugünkü parayla) 3 bin 500 TL harçlık geçer. Karşılığında ise kıdem tazminatından vazgeçmiş olur.

Dolayısıyla ikinci emekli aylığı iddiası safsatadır. Olacak olan kıdem tazminatı karşılığında emekli aylığına bir miktar harçlık eklenmesidir. Diğer bir ifadeyle çalışanlar dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir.

Öte yandan TES emeklilik sisteminin kısmen özelleştirilmesi anlamına da gelecektir. Emekliler emekli aylıklarının bir kısmını özel sigorta şirketlerinin işletmesine bırakmış olacaktır. Oysa aslolan kamusal emeklilik sistemidir. Yapılması gereken kamu emeklilik istemini güçlendirmektedir. Bir yandan bütçeden sosyal güvenliğe ve emeklilik sistemine daha fazla kaynak ayırarak öte yandan kayıt dışı istihdamı düşürerek ve kayıtlı istihdamı artırarak, işverenler sağlanan pirim teşviklerini azaltarak sosyal güvenlik sistemini güçlendirmek mümkündür.

TES açıkça ifade edilmese de özünde kıdem tazminatına çökme planıdır. Sendikalardan güçlü bir tepki gelirse uzun bir süredir yaptıkları gibi konuyu yine erteleyecekler veya kamuoyu oluşturabilirse kıdem tazminatını emekli harçlığı için heba edecekler. Kıdem tazminatı bu kez daha ince tasarlanmış (sofistike) bir tuzak ile yüz yüzedir.

16 EYLÜL 2024

Kaynak: BirGün