YALÇIN KARATEPE: SADECE ZORUNLU HARCAMALAR BİLE VATANDAŞI BORCA BATIRIYOR

108

Sadece zorunlu harcamalar bile vatandaşı borca batırıyor

Dün Merkez Bankasının yılın ikinci enflasyon raporu sunumu vardı. Vatandaşın pek umursamadığı ama iktisatçıların ve “piyasacı ekonomistlerin” yakından takip ettiği bir sunum yapıldı.

Sunumda kullanılan afili cümleler, havalı İngilizce sözcükler ve raporun detayına bakınca uygulanan para politikasının ortalama vatandaşa etkilerinin giderek ağırlaşacağı net bir biçimde anlaşılıyor.

Asgari ücrete temmuz ayında bir artış yapılmamış olmasına rağmen, aylık enflasyonun son 20 yıllık dönemde görülen ikinci en yüksek veri olması haklı olarak enflasyona neyin yol açtığı sorusunu da gündeme getirdi. Mevsimsel olarak eksi enflasyonun bile sık görüldüğü temmuz aylarında, bu sene yüzde 3,23’lük artış yaşanmasının sorumlusunun ücret artışları olmadığı açık.

MB, enflasyonun temmuzda “geçici etkiler” nedeniyle yüksek çıktığını söylüyor. Ama veriler “geçici” olarak adlandırdıkları kamu zamlarını ve vergi artışlarını bir kenara koysak bile aylık enflasyonun hala çok yüksek seyrettiğini gösteriyor. Yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar hariç enflasyon yüzde 2,56 çıkmış ki bu hayat pahalılığının hala çok yüksek hızla seyrettiğini gösteriyor.

Enflasyon raporunda banka yöneticilerini çok memnun ettiği anlaşılan bir grafik de var: kredi kartı ile yapılan harcamalarının artış hızı ciddi şekilde yavaşlamış. Zorunlu harcamalar devam ederken “ihtiyari” olarak adlandırdıkları harcamalarda reel olarak bir gerilemenin olduğunu söylüyorlar. Evet, grafik bunu söylüyor da kredi kartlarında biriken borçlara ilişkin bir grafik paylaşmamışlar. Ona ilişkin verileri ben buraya yazayım.

Bireysel kredi kartlarında taksitsiz harcamalardan kaynaklanan borcun son bir yıl içerisinde ciddi şekilde arttığı görülüyor. Enflasyondan arındırılmış reel artışa baktığımızda vatandaşların taksitsiz kredi kartı borcu yüzde 54 artmış. Benzer şekilde; ek hesap olarak bilinen kredili mevduat hesaplarındaki borçlar da reel olarak yüzde 59 artmış. Taksitli olarak yapılan işlemlerden kaynaklanan kredi kartı borcu ise reel olarak yüzde 18 azalmış. MB raporunda kredi kartı ile yapılan “ihtiyari” harcamaların son bir yıl içerisinde reel olarak yüzde 13 dolayında arttığını gösterirken taksitli kredi kartı borcunun reel olarak %18 düşmüş olması, aslında ülkede talebin nereden ve kimden kaynaklandığını da açıkça ortaya koyuyor.

Bu bize ne gösteriyor? Evet, vatandaş zorunlu olmayan harcamalarını ciddi şekilde kısmış. Peki, bu tür harcamaların kısılması vatandaşı finansal olarak rahatlatmış mı? Hayır! Nereden mi biliyoruz? Zorunlu harcamalardan kaynaklanan borç miktarının reel olarak yüzde 54 artmış olmasından biliyoruz.

Ücretlerini artırmadığınız için, zorunlu harcama dışında bir harcama yapmıyor olmalarına rağmen, vatandaşın hızla borca sürüklendiği görülüyor. Bu da kaçınılmaz bir durum: paran yoksa borçlanacaksın.

Peki, bu borçlar ödenebilecek mi? İşte işlerin iyice karışacağı yer de burası. Gelir artmıyor, fiyatlar artıyor, vatandaşlar yüksek faizden borçlanıyorlar ve finansal açıdan iflasa doğru sürükleniyorlar.

Açıklanan verilere göre haziran ayı itibariyle bireysel kredi borçlarını ödeyemedikleri için şu an takibe düşmüş olan kişi sayısı 3 milyon 800 binin üzerinde. Bu daha haziran verisi. Bunun yılsonu geldiğinde nereye ulaşacağını tahmin etmek çok zor olmasa gerek.

Boşuna vatandaştan sabır dilemiyorlar.

9 AĞUSTOS 2024

Kaynak: BirGün