TOPLUMSAL CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇE İSTİYORUZ!

483

Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe İstiyoruz!

Her gün biraz daha güvencesizliğe mahkûm ediliyor, yoksullaşıyoruz. Kadın yoksulluğu derinleşiyor. Kadına yönelik şiddet hız kesmeden sürüyor, şiddet failleri aflardan, iyi hal indirimlerinden yararlanarak dışarıda gezerken, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan iktidar, 6284 Sayılı Kanun gibi koruyucu düzenlemeleri tartışmaya açıyor.

Tüm bunlar iktidarın toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, her gün gündeme gelen kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti sorun olarak görmediğine işaret ediyor. AKP-MHP iktidarı toplumsal cinsiyeti hükümetin ve kamu idaresinin bütçe sürecine dahil etmek, kaynakların eşit dağılımını sağlayacak bir plan yapmak şöyle dursun, yeni kamu politikalarıyla eşitsizlikleri derinleştiriyor. Savaşa, talana ve ranta bütçe ayırıyor, kadınınsa adını dahi anmıyor.

Kadın istihdamına ve kadına yönelik şiddeti engellemeye yönelik herhangi bir politikası olmayan iktidarın sözcüleri de kısa bir zaman önce gördüğümüz gibi, önceliği “aile”ye verdiklerini iddia ederek kadını, kadın emeğini, kadına yönelik şiddeti görünmez kılmayı amaçlıyor.

Plan ve Bütçe Komisyonu’nun sürmekte olan 2024 bütçe görüşmelerinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na 334 milyar 349 milyon 925 bin TL ayrıldığı söyleniyor. Merkezi bütçenin yüzde 3.01’ine karşılık gelen bu tutara ilişkin başlıklar Bakan’ın gururla vurguladığı gibi “kadına” değil “aile”ye yönelik. Yani ne Orta Vadeli Plan’da ne de Bakan’ın açıklamalarında kadına aile dışında yer veriliyor.

Kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik bütçe “ailenin korunması ve güçlendirilmesi,” “çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması” gibi başlıklara yer veren bir çerçevede, cinsiyetçi iş bölümünü sürdürmeye yönelik politikalara ilişkin. Bakan eşitliğe duyarlı bir plan ve bütçe projeleri olduğunu, planlamaya kadın ve erkeklerin farklı öncelikleri ve ihtiyaçlarını gözeten bir bakış açısını yansıtmayı istediklerini söylerken, bir “Türkiye yüzyılı” hedefinden, aile yapısı ve değerlerini güçlendirmekten bahsediyor. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi programına 11 milyar 904 milyon lira ayrılıyor, kadının güçlendirilmesineyse sadece 2 milyar 900 milyon lira düşüyor. Yani kadının güçlendirilmesi ve korunmasına yüzde 3 ayırmak yeterli görülüyor. Kadın-erkek eşitsizliği konusunda farkındalık sağlamaya yönelik çalışmalara ise sadece binde 9 ayırıyor.

Ailenin korunmasına öncelik veren bakanın yaptığı açıklamalardan aileyi güçlü kılma, risk ve tehditlerinden koruma girişiminin 81 ilde aile çalıştayları ve Aile Şurası’yla sınırlı olduğunu, bir de 2024’te “Türk Dünyası Aile Çalıştayı” yapacağını anlıyoruz. Söz konusu çalıştayların da kadın örgütleri yerine din adamlarının katılımıyla gerçekleşiyor olması ne bakanın ne de devletin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik bir çaba içinde olmadığını ortaya koyuyor.

Bu yaklaşımı savunanlara ve burada bir sorun görmeyenlere kadının istihdama katılımının artmasının, kadına yönelik şiddettin ortadan kaldırılmasının, kadın cinayetlerini önlemenin, kadın haklarını sağlamanın ve kadının bedeni, emeği ve kimliği üzerindeki tahakkümü sonlandırmanın toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşım ve bütçeyle mümkün olduğunu hatırlatırız.

Eşitliği sağlamaya yönelik bir bütçe süreci aileye değil kadına ve toplumsal cinsiyete ilişkin verilere dayanan politikalarla mümkün. Bu nedenle bütçe görüşülürken bu veriler de görüşülmeli. Kadına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin politikalar yapacak ve hayata geçirecek bir kadın bakanlığı kurulmalıdır!

Yapılan bütçe görüşmeleri de mali ve teknik bilgilerin görüşüldüğü toplantılar olmanın ötesine geçmeli, belgelerde “kadın”a yer verilmelidir. Bütçe hazırlanırken, karar süreçlerinde kadınlar, kadın ve LGBTİ+ örgütlerine de görüşleri sorulmalıdır.