HAYAT PAHALILIĞINA, ZAMLARA, VERGİ ARTIŞLARINA KARŞI, İNSANCA YAŞAYACAK ÜCRET, GÜVENCELİ İŞ VE GÜVENLİ GELECEK İÇİN ALANLARDAYDIK!

319

21 Temmuz 2023 Cuma günü, Şubelerimiz tarafından yapılan basın açıklamaları ve basın toplantıları ile, hayat pahalılığını, zamları, vergi artışlarını protesto ederek insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek talebimizi yineledik.

Ankara’da yapılan basın açıklamasına KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ile MYK Üyesi Zeynep Korkmaz, KESK’e bağlı sendikaların MYK Üyeleri ve Ankara Şubeler Platformu Üyeleri katılım sağladı.

Açıklamada konuşma yapan Genel Başkanımız Bahadır Berdicioğlu: “İktidar, yanlış yürüttüğü ekonomik politikalar nedeniyle oluşan bütçe açığının bütün yükünü, emeklilere, emekçilere, dar gelirlilere, ücretliye kesmiş durumda. Halk her gün yeni zamlarla, yeni vergilerle güne uyanıyor. Sermayeden, yandaştan, müteahhitten vergi toplayamayan iktidar, bütün sorumluluğu ve yükü, dolaylı vergiler marifetiyle yoksula ve emekçiye kesmiş durumda. Bu ülkede dokuz milyon emekli yüzde yirmi beş zam verildi oyalaması ile bir kuruş zam almadan açlık sınırının altında bir maaşla geçinmeye çalışıyor. Yandaş sendika istemiyoruz. Biz bu düzeni hak etmiyoruz. Herkesi bu mücadelede ortak olmaya, haklarımızı alabilmek için, daha güzel bir dünyada yaşayabilmek için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.” dedi.

Şükran Kablan Yeşil ise “Yıllardır yürütülen emek düşmanı, sermaye yanlısı politikaların sonuçlarını çok açık, çok net hep birlikte görüyor, yaşıyor ve deneyimliyoruz maalesef. Seçimler biter bitmez ekonomik krizin bütün yükünü bizlerin omuzuna, emekçilerin omuzuna yükleyen bir ekonomi anlayışıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullanarak, insanca bir yaşam, güvenceli iş, güvenli gelecek için KESK ve KESK’e bağlı sendikalarda mücadele etme çağrısında bulundu.

İllerde okunan basın açıklaması metni ve fotoğraflar aşağıdadır:

BASINA VE KAMUOYUNA 

SÖZDE MAAŞ ZAMLARI ELİMİZE GEÇMEDEN VERGİ VE ZAMLARA GİTTİ!

Değeri Basın Emekçileri, Değerli Mücadele Arkadaşlarım;

Bilindiği gibi 2001 yılında Asya ülkelerinde başlayan ekonomik kriz kısa süre içinde kapitalizmin devresel krizine dönüşmüştür. Başta ABD ve merkez ülkelerde yaşanan ekonomik kriz, bu ülkeler tarafından yaratılan para bollaşmasıyla yaşanan krizin faturasını, başta bizim gibi gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, çevre ekonomilere kesmişlerdir. Merkez ülkelerin yarattığı bu sanal iyileşmeyi yanlış okuyan iktidar, Uluslararası para piyasalarından elde ettiği parasal kaynakları har vurup harman savurmuştur. Kısa sürelerin hikayesine dönüşen “yol yaptık, köprü yaptık” kolaycılığı içinde yandaş sermaye gruplarına servet olarak aktarmıştır. Bu servet aktarma işi ne zaman sekteye uğrasa geniş toplum kesimleri “milli seferberlik” adı altında fedakarlık yapmaya çağrılmıştır. Ancak katlanılan her fedakarlık, bir sonraki fedakarlık talebine yol açmanın dışında hiç bir şeye yaramamıştır.

Değerli Basın Emekçileri;

Gelenek bozulmamıştır. Bilindiği gibi geçmiş siyasetçilerin sıkça tekrar ettikleri gibi, seçim öncesinde bizlere ve toplumun geniş kesimlerine gerçekleri anlatmayı aptallıkla bir tutan siyaset yapma anlayışı öteden beri biriktirdiği ekonomik krizi üzerimize boca etmeye başlamıştır. Seçim öncesinde ekonomideki dibe çökme gerçekliğini inkar eden iktidar bloku, ülkenin uçurumdan yokuş aşağıya gittiğini ve bu ekonomik çöküşün topluma ağır bedeller ödeteceğini söyleyenleri ülke düşmanı, terörist, işbirlikçi ilan etmiştir.

Evet; seçim bitti ve geçimin artık daha güç olduğu, sonu bizler için kestirilemeyen bir süreç başlatılmıştır.

Değerli Basın Emekçileri;

Başta biz Kamu Emekçileri olmak üzere toplumun dar ve sabit gelirlilerine “milli seferberlik ve dayanışma” başlığı altında söylemler dayatılmış durumdadır. İşin özü itibarıyla; iş dönüp dolaşıp sofranın kurulmasında ve sofra nimetlerinin paylaşılmasında hiç bir nasibi olmayan biz Kamu Emekçilerinin, emeklilerin ve geniş toplum kesimlerinin “biraz daha fedakarlık” etmesine kalmıştır. Yani tabiri caizse sofranın nimetinden başkaları faydalanmış, boş sofranın toplanılması bizlere havale edilmiştir.

Daha önceden belirttiğimiz gibi, iktidar şatafat sofrasına kim/kimlerle oturdu ve şatafat sofrasının imkanlarından kim/kimleri doyurduysa, birlikte sebep oldukları bu ekonomik krizin faturasını da onlar ödemelidir.

Burada bir kez daha ifade ediyoruz;

Seçim sürecinde, yurt dışı seçmenden ve para karşılığı vatandaşlık verilen kendi ülkelerinde seçme/seçilme yeterliliği olmayan yabancılardan medet uman iktidar, bu seçmen gruplarından hatırı sayılır bir oy devşirmiştir. Bugün bu iktidarın devamına karar veren bu seçmen gruplarından da bu ekonomik krizin atlatılmasında fedakarlık istenmelidir.

Değerli Basın Emekçileri;

Bir seçim vaadi olarak ortaya konulan ve seçimden sonra âlây-ı vâlâ ile manşet manşet ilan edilen ve tarihin en büyük maaş iyileştirmesi olarak kamuoyuna açıklanan ücret artışlarımız daha elimize geçmeden, iktidar tarafından “Milli Dayanışma Paketi” olarak sunulan fahiş vergi artışları ve zamlarla elimizden alındı.

Bu ekonomik çöküntünün oluşmasında hiç bir dahili olmayan biz kamu Emekçileri, emekliler ve toplumun kahir ağırlığını oluşturan yoksulları olarak bu ağır bedeli ödemek istemiyoruz.

Bunun için diyoruz ki;

  • Başta Kur Korumalı Mevduat sistemi olmak üzere, Kamu ortaklığında yapılan ve yıllarca devlet bütçesinden ödemesi yapılacak, yol, köprü, hastane vb. adlar altında yapılan döviz garantili ödemeler iptal edilsin. Yıllardır Devlet bütçesinden aldıkları ihalelerle zenginleşen gelir gruplarına servet vergisi getirilsin!
  • Ekonomik kriz bahanesiyle artırılan vergi ve harçlar iptal edilsin, hane halkının tüketimi olan mal ve hizmetlerden dolaylı vergiler kaldırılsın!
  • Ekonomik kayıplarımıza kalıcı çözüm getirilsin, en düşük memur maaşı yoksulluk sınırında belirlensin ve ekonomik büyümeden refah payı verilsin!
  • 3600 ek göstergeden yararlandırılmayan Kamu Emekçilerine 3600 ek gösterge verilsin!
  • 077 TL seyyanen zam ve diğer ek ödemeler taban aylığına eklensin!
  • Sözde sendika yasası iptal edilsin ve grev hakkı içeren ve tarafların eşit temsiliyetini esas alan sendika yasası çıkarılsın!
  • Kamuya girişler dahil, kurumların açtığı bütün sınavlarda mülakat uygulamasına son verilsin ve liyakat esas alınsın!
  • Saraya, sermayeye, savaş ve güvenlik politikalarına değil emekçilere ek bütçe ve ek zam verilsin!
  • Başta büyük şehirler olmak üzere bütün çalışanlara kira ödeneği, servis hizmeti ve ücretsiz öğlen yemeği verilsin!

Biz kez daha altını kalın çizgilerle çiziyoruz; İktidar ve sofra ortakları, yaşanan bu ekonomik krizin bedelini biz Kamu Emekçileri ve toplumun dar gelirli kesimlerine fatura etmekten derhal vazgeçmelidir. Bu yoksullaştırıcı politikalarında ısrarcı olunması durumunda grev hakkımız dahil fiili ve meşru hakkımızı kullanarak direneceğiz.

Yaşasın onurlu mücadelemiz!
Yaşasın BES!
Yaşasın KESK!