Kritik ikinci tur seçimine günler, saatler kaldı!
Kamu emekçileri sandığa giderken AKP iktidarının bizler için ne ifade ettiğini, neler yaşattığını, ne büyük kayıplara uğrattığını göz önünde bulundurarak tercihlerini emekten, barıştan ve demokrasiden yana koyacaktır.
AKP İKTİDARINDA;
Kamu İstihdamının Yapısı Bozulmuş, Güvencesizlik Derinleşmiştir
AKP’li yıllarda kamu istihdamında uzun vadeli, toplumsal gelişme ve ihtiyaçlarla uyumlu bir istihdam politikası değil; güvencesiz istihdam modelleri hakim hale gelmiştir. Kamu istihdamında işçileşme süreci işletilmiştir. Yardımcı hizmetlerden başlayarak kamudaki işler giderek görece güvenceli memurlardan zayıf güvenceli sözleşmelilere ve işçilere aktarılmıştır.
Rejimin otoriterleşme ve dinselleşme eğilimi kamu istihdamına yansımaktadır. Kadro artışlarında Adalet Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü önemli bir ağırlığa sahiptir.
Kamu istihdamı içinde güvenlik aygıtının yeri ve ağırlığı artmış, otoriter rejimi sürdürmek için rejime ideolojik olarak bağımlı güvenlik kadroları oluşturma politikası etkin kılınmıştır. Son yıllarda yeniden ortaya çıkan bekçilik sistemi ve bekçi olarak istihdam edilenlerin yapısı bunun bariz örneğidir.
Kamu Personel Rejiminde Keyfilik Yönetim Tarzı Haline Getirilmiştir
Kamu personel yönetiminde yerleşmiş̧ kurumsal yapılar dağıtılmıştır. Devlet Personel Başkanlığı, TODAİE gibi kurumlar kapatılmıştır. Yeni sistemin en önemli özelliği, aşırı merkezîleşme ve tekleştirme anlayışının yerleşmiş̧ olmasıdır. Kurumsal ortak akıl işlevsizleştirilmiştir. Daha önce kamu istihdamında kadroların ihdası, iptali, değiştirilmesi, yeni sözleşmeli personel pozisyonlarının belirlenmesi farklı kamu kurumlarının görüş̧ ve önerileriyle biçimlenmekteyken yeni sistemde farklı kurumlardan görüş̧ alınması sureci büyük ölçüde sonlandırılmıştır.
Kamu görevine alımlarda kurumlar tarafından yapılan sınavların belirleyiciliği artırılmıştır.
Kamu kurumlarında oluşturulan sınav komisyonları adayların bilgisini, yeteneğini, mesleki yeterliliğini ölçmeye yönelik sorular değil, adayın siyasal kimliğini, dünya görüşünü ortaya çıkarmaya yönelik sorular yönelterek kamuda Tek Parti anlayışı ve kadrolaşması hakim hale getirilmiştir. Sınavlarda yapılan kayırma, ayrımcılık, liyakatsizlik politikası ile kamu istihdamına giriş koşullarının eşitliğine ilişkin güven ortadan kalkmıştır.
Anayasada düzenlenen her yurttaşın kamu hizmetine girme ve çalışma hakkı fiilen geçerliliğini yitirmiştir.
KHK’lar İle Büyük Bir Hukuksuz Kamu Emekçisi Tasfiyesi Gerçekleşmiştir
15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte Bakanlar Kurulunca çıkartılmaya başlanan KHK’lar ile çok sayıda kamu emekçisinin işlerine tümüyle hukuksuz biçimde son verilmiştir.
İhraç edilen kamu emekçileri en temel yurttaşlık haklarının kullanımında tümüyle hukuksuz pek çok ihlal yaşamıştır. Çalışma, seyahat vb. haklarının yanı sıra siyasi hakları da ihlale uğramıştır.
İktidara bağlı OHAL Komisyonu ve oluşturulan özel yetkili mahkemeler eliyle hukuksuzluk ve mağduriyet yıllara yaydırılarak devam ettirilmiştir.
Kamu Emekçileri Yoksullaşmıştır
Kamu emekçilerinin ortalama maaşları bir zamanlar kişi başına düşen gelirin iki katına ulaşırken, neo-liberal politikaların hâkimiyetinde geçen yıllarda bu oran sürekli gerilemiş, AKP iktidarının son döneminde kişi başına düşen gelirin %86’sına kadar düşmüştür.
Geçmişte asgari ücretin 2.5 katına ulaşan ortalama maaşların günümüzde asgari ücretin ancak 1.4 katına erişebildiği görülmüştür. Özellikle 2015 sonrası maaşların asgari ücrete oranlarında çok keskin bir düşüş yaşanmıştır.
2002 ile 2021 arasında ortalama kamu emekçisi maaşı 8,75 kat artarken kişi başına gayri safi yurtiçi hâsıla 14,4 kat artmıştır.
Sendikal Hak ve Özgürlükler Sistematik Baskı Altındadır
Kamu çalışanları alanında gerçek anlamda sendikacılık yapmak isteyen emekçiler sistematik ve sürekli hak ihlalleriyle engellenmiştir. Kamu emekçilerinin hak arama mücadelesinin en önemli aracı olan fiili mücadele zeminini ortadan kaldıracak yasaklamalar sistematik hale getirilmiştir.
Baskılar yalnızca tek tek sendika üye ve yöneticilerine yönelik değil, aynı zamanda sendikaların etkinliklerinin, eylemlerinin, toplantılarının topyekün engellenmesi ve cezalandırılması sendikal özgürlükleri kullanılamaz hale getirilmesi şeklinde sistematik gelişmektedir.
Özellikle 2015 yılından bu yana sendikal hak ve özgürlükler sivil darbe koşullarında yürütülmektedir.
Toplu Sözleşme Süreçleri İktidar Politikalarına Meşruiyet Kazandırma Aracına Dönüşmüştür!
2012 yılında başlayan toplu iş sözleşmesi düzeni, AKP tarafından örgütlenen, büyütülen ve hakim hale getirilen yandaş konfederasyon ile iktidar arasında, çoğu kez yasa ve yönetmeliklere dahi uygun yürütülmeyen, bir danışıklı dövüş oyununa dönüşmüş, grev hakkı engellenmiş, yozlaşmış, gerçek işlevinden ve hedefinden uzaklaşmıştır. Kamu emekçilerinin izin dönemi olan Ağustos ayında sınırlı bir zaman sıkıştırılan toplu sözleşme görüşmelerinin gerçek bir sendikal eylemliliğe dayanmadan yürütülmesi sağlanmıştır.
6. dönem kamu çalışanları toplu sözleşmesinde ciddi sendikal ayrımcılık yaratan bir hükme de yer verilmiş, toplu sözleşme ikramiyesinden sadece kurulu olduğu hizmet kolundaki kamu görevlisi sayısının %1’den fazlasını üye kaydeden sendikalara üye olan kamu görevlileri yararlanacağı hükmü getirilerek bir garabete daha imza atılmıştır.
Kamuda TİS süreçlerinde kaybedenler kamu emekçileri olurken iktidar ve yandaş konfederasyonun birbirine diyet borcu ödedikleri süreçler şeklinde devam etmektedir.
Kamu Hizmetleri Kar Aracı, Vatandaşlar Müşteri Haline Getirilmiştir!
AKP iktidarında kamu hizmetleri neo liberal politikalar doğrultusunda “dönüşüm programları” adı altında piyasaya açılarak paralı hale getirilmiş, sosyal devlet anlayışı yerine “şirketleşen devlet” anlayışı hâkim hale getirilmiştir.
Bizlerden toplanan vergilerin harcanacağı yol, elektrik, köprü, tünel gibi asgari hizmetler dahi şirketlere devredilmiş, KÖİ projeleri ile kamu kaynakları yandaş şirketlere peşkeş çekilmiştir.
28 MAYIS’TA EMEĞİMİZE, BARIŞA, DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKIYORUZ…
AKP iktidarının şimdiye kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarının da göstergesidir.
Tercihimizi ya sermayeden ya da kamudan yana kullanacağız.
Ya özgürlüklerden, eşitlikten ya da otoriterliklerden, baskılardan ve yasaklardan yana olacağız.
Ya güvenceli, insan onurundan yana bir gelecek için oyumuzu kullanacağız ya da iktidarın bizlere layık gördüğü güvencesizlik, liyakatsizlik, kayırmacılık, yandaşlık devam edecek!
Gün şikâyet etme, umutsuzluğa kapılma, boş verme günü değil geleceğine, oyuna, sandığa sahip çıkma günüdür!
Gün iktidarın göçmen, kadın, laiklik karşıtı politikalarına benzer politika ve kişilere teslim olma değil bedeli ne olursa olsun barıştan ve demokrasiden yana tercihte bulunma günüdür!
Kamu Emekçileri 28 Mayıs’ta sandıkta olacak, 29 Mayıs’ta hak, özgürlükler ve barıştan yana mücadeleye devam edeceklerdir.
Bir kez daha yüreği emekten, barıştan, demokrasiden, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinden yana atan herkesi sandıklarda oy kullanmaya, oyuna sahip çıkmaya, umudu ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
KESK Merkez Yürütme Kurulu