MUSTAFA DURMUŞ: İHA VE SİHA’LARLA ÖVÜN AMA İŞ CİNAYETLERİ KARŞISINDA SESSİZ KAL!

362

1 Mayıs, dünyada işçi sınıfının mücadele günü ve işçi bayramı olarak kutlandı. Dünya işçi sınıfına ve ezilen dünya halklarına kutlu olsun.

Öte yandan, tarihsel kazanımlar anlamında belki ama bugün işçiler açısından bayram olarak kutlanacak bir durumun olmadığı gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor.

Çünkü işçilerin dünya çapında yaşam ve çalışma koşulları her gün daha da kötüleşiyor. Yüksek enflasyon karşısında reel ücretleri sürekli eriyor, ücret artışları verimlilik artışlarının çok gerisinde kalıyor, bu da emek sömürüsünü artırıyor, birçok ülkede fazla mesai saatlerinin karşılığı tam olarak ödenmiyor, çalışan yoksul sayısı milyarları buluyor ve gelir dağılımı adaletsizliği giderek artıyor. İşçilerin sendikalaşma oranı ise genel olarak artmadığı gibi, tarihsel olarak en düşük seviyelerde olmaya devam ediyor.

Aynı zamanda güvencesiz, sağlıksız, işyeri güvenliğinden yoksun çalışma koşulları adeta bir norm halini almış durumda.

İş kazası değil, iş cinayeti

Bir de “iş kazaları” adı altında geçiştirilen ancak çoğu gerçekte “iş cinayeti” olan işçi ölümleri var.

Türkiye’de Soma’daki maden ocağındaki 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan işçi katliamını ve sonrasında yaşanan başta madencilik ve inşaat sektörü olmak üzere çeşitli üretim alanlarındaki diğer iş cinayetlerini unutmak mümkün değil.

Nitekim İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) raporuna göre geçen yıl ülkede en az 1,843 işçi iş cinayeti sonucunda hayatını kaybetti. Bu yılın ilk 3 ayındaki ölüm sayısı ise 463. (1)

Türkiye’nin bu kötü karnesi uluslararası çalışmalara da yansımış durumda. Öyle ki Türkiye ölümle sonuçlanan iş kazaları (!) sıralamasında dünyada incelenen 72 ülke arasında, her 100 bin işçide 6,3 işçi ile Kosta Rika ve Meksika’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor. (2)

Yani Türkiye, dünyada işçi sınıfının iş cinayetleri sonucunda en fazla hayatını kaybettiği ilk 3 ülke arasında sıralanıyor. Bu veriler Uluslararası Çalışma Örgütü’ne  (ILO) ait ve 2016-2021 dönemini kapsıyor.

Bu veriler aynı zamanda,  21 yıllık neoliberal- siyasal İslamcı iktidarın, genel olarak sermaye sınıfını güçlendirirken ve yeni türedi zenginler yaratırken, tüm ekonomik değerlerin yaratıcısı olan işçi sınıfını ne hale getirdiğinin en somut göstergelerinden biri.

Güvenlikçi politikalara dayalı bir seçim stratejisi

Bu arada, Erdoğan savaş uçakları, insansız hava araçları, savaş gemileri ve tanklara dayalı bir seçim kampanyası yürütüyor. Öyle ki beş yıldır inşası devam eden bir savaş gemisini 14 Mayıs genel seçimlerine çok az bir süre kala denize indirdi. Çünkü analistlere göre, Erdoğan’ın halka sunduğu parlak yeni oyuncaklar, 20 yıllık iktidardan sonra ekonomik kriz ve halkın yorgunluğu nedeniyle çetin bir savaşla karşı karşıya kalan Erdoğan için daha fazla oy toplamada etkili olabilecek. (3)

Diğer yandan, güvenlikçi –militarist politikalarıyla ve uygulamalarıyla, dünyaya ihraç ettiği İHA ve SİHA’larıyla öğünen siyasal iktidar kendi işçilerini önlenebilir iş kazalarına ya da iş cinayetlerine karşı koruyamıyor. “Yüzyılın felaketi” diye adlandırdığı 6 Şubat depremleri sırasında sınıfta kalıyor, depremden aylar sonra bile depremzedelerin barınma sorunu başta olmak üzere birçok sorununu çözebilmiş değil.

Çünkü işçilerin ve halkın yaşamı yeterince önemsenmiyor. Onlara, yerlerine başkalarının kolayca konulabileceği her hangi birer nesne gibi bakılıyor. Bilinçsiz işçiler ve sarı sendikalar da sermayeden ve iktidardan yana tutumlarıyla iktidarı ve sermayenin bu işini kolaylaştırıyorlar, yapılanları meşrulaştırıyorlar.

İşte tarihimizin en önemli seçimlerine sayılı günlerin kaldığı bugünlerde, ülkedeki mevcut ceberut emek düşmanı rejimi değiştirmemiz için gereken nedenlerden biri de bu.

Özetle

İşçiler sadece ekonomik haklarını koruyup, geliştirmek için değil,  aynı zamanda olası iş kazalarına karşı hayatta kalabilmek için de birlikte ve örgütlü olarak mücadele etmek zorundalar.

Bu mücadelenin en iyi sonuçlar vereceği ortam ise barış içindeki demokratik bir ortamdır. Bu yüzden de işçi sınıfının emek mücadelesi barış ve demokrasi mücadelesi ile birlikte yürümek zorunda.

Bu ülkede barışın sağlandığı, demokrasinin inşa edildiği ve emekçilerin mücadeleleriyle haklarını güvence altına aldığı gün bizim gerçek bayramımız olacaktır. Bu bayramı kutlayacağımız demokratik bir dönemin önünü açacak olan tarih ise çok yakında.

Dip notlar:

(1) https://isigmeclisi.org/is-cinayetleri-raporlari (2 Mayıs 2023).

(2) https://www.statista.com/chart/29885/countries-with-most-occupational-injuries-per-100000-workers (28 April 2023).

(3) https://breakingdefense.com/2023/04/turkeys-erdogan-runs-an-election-campaign-based-on-fighter-jets-drones-war-ships-and-tanks (10 April 2023).

3 MAYIS 2023

Kaynak: ALTERNATİF AKADEMİ