MUSTAFA SÖNMEZ: SEÇİM VİTRİNİNE ‘DEPREM FONU’

218

Şubat ayı boyunca Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Akdeniz bölgelerindeki 11 ilinde yaşanan depremler yaklaşık 50 bin can kaybına yol açarken ağır bir bina, altyapı hasarı da yarattı. Varlık, servet kaybının yanında, bölgede üretim neredeyse durdu, bu da milli gelirde önemli bir katkı kaybı demek.

Depremlerin seçime üç aya yakın bir zaman kala yaşanması ile ülkenin gündemi tamamen bu afete odaklandı ve öyle görünüyor ki çekişmeli geçmesi beklenen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde hem iktidar hem muhalefet deprem odaklı mesajlarla seçmene seslenecekler. Muhalefet, yılları bulan ihmal, depreme müdahaledeki hazırsızlık, beceriksizlik, yolsuzluk, kurumsal iflas iddiaları üzerinden iktidarı kıyasıya eleştiriyor ve bunlara vurgu artacak. Buna karşılık iktidar da felakete devletin tüm imkânlarıyla müdahale ettiğini, gelecek için de önemli çalışmaları olduğunu belirterek karşılık veriyor, verecek. İşte bu çalışmalardan biri de milyarlarca doların birikeceği bir “afet fonu” olarak gösterilecek. Fon ile ilgili yasa tasarısı meclisten çıkarılmak üzere.

Depremzedeler için 360 bin çadır kurulduğunu ve bu çadırlarda 1 milyon 440 bin kişinin barınmasının sağlandığı bildiriliyor. Aynı anlayışla konteyner kentler kurulduğunu belirten resmi yetkililer, hasar tespit çalışmalarında toplam 1,6 milyona yakın binada tespit yapıldığını açıkladılar. Bu binalardan yaklaşık 215 bini, acil yıkılacak, ağır hasarlı veya yıkık olarak kodlandı. Bu da bölgedeki binaların yüzde 13’ünün yıkık-ağır hasarlı olması demek. Yıkılarak yeniden yapılacak bağımsız konut biriminin 600 bin, ticari işletme biriminin 150 bin olacağı tahmin ediliyor.

Yıkım ve ağır hasar nedeniyle yapı stokundaki kayıpların yüzde 25’i kadar bir de altyapı maliyeti var. Şehir altyapısı ve kamusal binaların (okul, hastane ve diğer hizmet binaları) onarım ve yenilenmesi de ek bir mali yüke yol açacak.

Mevcut hasar bilgilerine dayalı olarak, depremin ekonomiye maliyeti henüz kesinleşmedi. Muhtelif tahminler var ama 50-100 milyar dolar aralığında oldukça yüksek bir tutardan söz ediliyor.

Afetzedelerin yaralarını sarmak için merkezi bütçeden ayrı “Afet Yeniden İmar Fonu” hazırlığı tam da seçim gündemine denk geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hazırlattığı yasa tasarısına göre bağış, yardım ve hibeler bu fonda bir araya getirilecek ve afet bölgesinin altyapı ve üstyapı çalışmaları bu fondan karşılanacak. Merkezi bütçeden fona özel bir ödenek ayrılacak ve diğer fonlardan aktarım yapılabilecek. Afet Yeniden İmar Fonu’nda Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında ilgili bakanlar da yönetim kurulunda yer alacak.

Afet Yeniden İmar Fonu’nun kaynakları yurtiçi ve yurtdışından gelen her tür bağış, yardım, hibenin yanında fon yönetimi tarafından içeriden ve dışarıdan alınacak krediler, bütçeye bu amaçla konulacak ödenekten oluşacak. Ödenek tutarına ilişkin oranın ise o yılki bütçe kanununda belirleneceği tahmin ediliyor.

Fon, kurumlar vergisinden bağışık tutulurken fona yapılacak yardımlar da bağışçıların vergilenmeye hazır kazancından (matrahından) indirilecek.  Fon tasarısına getirilen önemli eleştirilerden biri, olası depremlerin beklendiği İstanbul ve İzmir gibi bölgeler için değil, daha çok depremi yaşamış bölgelere harcanacak olması. Bu anlamda fon daha çok seçim odaklı gibi görünüyor. Fon’un tasarımında denetlemenin eksikliği, yeterince şeffaflık sağlanmadığı da eleştiriler arasında.

Muhalefet partileri, yüzölçümünün dörtte üçü riskli fay hatları üstünde olan bir ülkede bugüne kadar böyle bir fonun neden ihmal edildiğini sorarak tasarıyı eleştiriyorlar. 1999 depremini gerekçe göstererek 2000’de başlatılan Özel İletişim Vergisi’nin doğrudan merkezi bütçeye aktarılarak her tür kamu harcamasında kullanılması da sık sık eleştiriliyor.

1999’da Marmara Bölgesi ve civarında meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne yol açan depremin yol açtığı ekonomik kayıpları gidermek amacıyla bazı yeni vergiler getirilmişti. Bu yeni vergiler gelir, kurumlar, emlak, motorlu taşıtlar vergilerinde artışlar öngörürken Özel İletişim Vergisi adı altında yeni bir vergi salınmasını da içeriyordu. 2000-2022 yılları arasında tahsil edilen toplam Özel İletişim Vergisi miktarı 88,3 milyar TL. İlgili yılların ortalama dolar kuru ile 38,4 milyar dolara denk geliyor.

Deprem için kaynağa ihtiyaç duyan iktidar, bu eleştirileri de göğüslemek üzere tamamen deprem hasarları için kullanılacak bir kaynak oluşturmayı “afet fonu” çatısı altına alarak depreme dönük hedeflere odaklanıldığı mesajını verme peşinde. Ama bu yolu seçmenin şöyle bir amacı olduğu da seziliyor: Tam da seçime iki ay kala böyle bir fonu vitrin gibi kullanıp buraya biriken bağışları, kredileri sergilemek ve buradan deprem amaçlı yapılan harcamaları seçim meydanlarında şov gibi dillendirmek, böylece deprem mağdurlarına, deprem acılarını yaşayanlara umut vermek.

Depremin finansmanı için girişimler fon ile bitmiyor. Meclis’te görüşülen borç yapılandırma yasasına eklenen bir madde ile şirketlerden, yani kurumlar vergisi mükelleflerinden bir defaya mahsus bir vergi alınacak. Şirketler, 2022 yılı beyannamesinde beyan ettikleri bazı indirim ve istisna tutarlarının yüzde 10’u kadar, 2022’ye mahsus, bir kereliğine vergi ödeyecekler. Şirketler, özellikle bankalar, ekonominin yüzde 6’ya yakın büyüdüğü 2022 için 508 milyar TL dolayında kurumlar vergisi ödeyecekler. Bu, toplam vergilerin yüzde 23’ü demek. Dolayısıyla buradan anlamlı bir vergi bekleniyor. Ne var ki bu verginin deprem amaçlı kullanılması zorunlu değil. Çünkü bu kaynak fon ile ilişkilendirilmiş değil.

Tuhaf olan, deprem nedeniyle yeni kaynak arayışı fon ve yeni bir vergi ile vücut bulurken iktidar, seçim telaşıyla bir yandan da vergi cezaları affına gitti. Hemen hemen her seçim öncesinde başvurulan “vergi yapılandırılması” bu seçim öncesi de getirildi. Yeni yasa ile mükelleflerin ödemeleri gereken vergi ve sigorta prim cezaları affa uğrayacak.

Bütün bu fon, vergi, harcama trafiğinin seçmen gözünde ne tür bir etkisi olduğunu anlamak için de 14 Mayıs seçim sonuçlarını beklemek gerekiyor.

15 MART 2023 – AL MONİTOR

KAYNAK: Al-Monitor