Ülkenin dış borç yükünün giderek kamuya yıkıldığı görülüyor. Son 5 yılda toplam dış borçlarda kamunun ağırlığı yüzde 26,5’ten yüzde 46,5’e yükselmiş durumda. Gelecek kuşakların sırtında büyük yük anlamı taşıyor.
2023 seçimleri için son düzleme girerken isterseniz dış borç istatistiklerine bir göz atalım. Dış borçlar 2022 3’üncü çeyrek itibarıyla 442.9 milyar dolar. AKP döneminde 2002’den bu yana 131,9 milyar dolardan yüzde 236 artışla bu noktaya geldi. Diğer bir ifadeyle 2002’de kişi başına dış borç 2025 dolar iken, bugün 5208 dolara çıktı. Türkiye’nin brüt dış borçlarının GSYH’ye oranı ise 2002’de yüzde 55,4’ten 2020 sonunda yüzde 60,4’e yükseldikten sonra bugün yüzde 52,6’ya kadar indi.
İKİ KIRILMA NOKTASI
Dış borçların kompozisyonuna göz attığımızda ise, son 10 yılda kamu+TCMB’nin dış borçlardaki ağırlığının arttığını, özel sektörün ise dış borçlarının azaldığını görüyoruz. Burada iki kırılma noktası dikkat çekiyor. Birincisi, 2013’te dönemin ABD MB Başkanı Bernanke’nin tahvil alımlarının yavaşlayacağı yolundaki açıklaması, böylelikle bir devrin bittiğinin anlaşılması ve uluslararası piyasalardan borçlanma maliyetlerinin yükselmesi. 2013’te 121,4 milyar dolar olan özel sektörün kısa vadeli borçları 2020’de 56,3 milyar dolara düştükten sonra bugün 81,9 milyar dolarda. Burada en dikkat çeken nokta, bankaların dış borçlanmalarını keskin bir şekilde azaltmaları. 2014 sonunda 84,6 milyar dolardan, 2020’de 28,3 milyar dolara kadar indirmeleri. Bugünkü düzey ise 32,5 milyar dolar.
Finansal olmayan kuruluşlardan ise daha istikrarlı bir seyir gözleniyor. 2013 sonunda 39 milyar dolardan 2016’da 31,1 milyar dolara iniyor. Bugün ise 51 milyar dolarda seyrediyor.
Özel sektörün kısa vadeli borçlarına ticari kredileri dahil etmeden baktığımızda ise bankaların 2014’te 39,5 milyar dolar olan dış borcunun bugün 6,3 milyar dolara kadar indiğini görüyoruz. Bunun temel nedeni, reel sektör şirketlerinin yerel bankalardan döviz cinsi borçlanmadan vazgeçmeleri. Öte yandan dış ticaretin finansmanı kapsamındaki borçlar otomatikman devreye giriyor ve daha istikrarlı seyrediyor. Buna karşın özel sektörün uzun vadeli dış borçları 2002’deki 29,3 milyar dolardan, 2007-2008 dönemindeki iki yıllık bir daralma parantezini bir yana bırakırsak, kesintisiz bir artışla 2017’de 223,1 milyar dolara kadar yükseliyor. O tarihten sonra ise ikinci kırılma noktası yaşanıyor ve özel sektör borçlarını kademeli bir biçimde azaltarak, 2022’nin son çeyreğinde 155,1 milyar dolara kadar çekiyor.
2017 ila 2022 Ekim arasındaki bankaların 96,4 milyar dolar uzun vadeli dış borcu 47,2 milyar dolara kadar düşüyor. Finansal olmayan firmaların dış borçları ise daha istikrarlı bir seyirle aynı dönemde 115,1 milyar dolardan 97,7 milyar dolara geriliyor. Alt kırılımlarda imalat sanayisi 29 milyar dolardan 22,4 milyar dolara; elektrik, gaz ise 19.9 milyar dolardan 13 milyar dolara çekiliyor. Hizmetlerde ise inşaat 12,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara sıçrarken, ulaştırma-depolama 19,7 milyar dolardan 11.2 milyar dolara daralıyor. Özetle, imalat sanayi yatırımlarındaki yavaşlama, inşaata dayalı büyüme arayışı dış borç bakiyelerinden de gözlemlenebiliyor.
REEL SEKTÖRÜN YURTDIŞI DÖVİZ BORÇLERİ GERİLİYOR
Hem reel sektör şirketleri yatırımlarını yavaşlatıp daha az kredi talep ettikleri için, hem de döviz kurundaki oynamaların döviz kredilerinin riskini artırması nedeniyle kendileri de ihtiyatlı davrandıkları için bankaların döviz kredileri 2017 sonundan itibaren keskin biçimde azalıyor. Reel sektör şirketlerinin yurtiçinden sağladığı döviz kredileri 5 yılda tam 73 milyar dolar daralmayla 186 milyar dolardan 113.1 milyar dolara geriliyor. Yurtdışından sağlanan krediler ise bu dönemde 100.4 milyar dolardan 103,3 milyar dolara çıkarak istikrar sergiliyor.
KAMU BORCU TIRMANIŞTA
Kamunun dış borçları ise 2016’dan başlayarak belirgin bir biçimde tırmanıyor. 2016’daki 123,7 milyar dolardan 2021’in 3’üncü çeyreğinde 190 milyar dolara kadar fırlıyor. 2021’in sonundaki döviz sarsıntısı dış borçlanmayı zorlaştırıyor, cari açık büyük ölçüde rezervlerden finanse ediliyor. Böylece 2022’nin 3’üncü çeyreğinde kamunun dış borcu 173,9 milyar dolarla daha düşük bir düzeyde bulunuyor. TCMB’nın swap ve diğer borçlanmalarla dış borcu 2016 sonunda sadece 1,1 milyar dolar iken, bugün 32 milyar dolara kadar çıkmış bulunuyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı 2023’te 10 milyar dolar dış borçlanma öngördü. CDS primlerinin göreceli gerileyerek 505 puanı görmesi nedeniyle dış borçlanmanın 2023’ün ilk aylarında gerçekleşmesini bekleyebiliriz. ABD 5 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 4’e çıkmasıyla bu yine yüzde 9-10 aralığında ağır bir faiz yükü demektir.
Özetle, Türkiye’nin dış borç yükünün giderek kamuya yıkıldığı görülüyor. 2017 sonunda toplam dış borçlarda kamunun ağırlığı yüzde 26,5 iken 2022 3’üncü çeyreğinde yüzde 46,5’e yükselmiş durumda. Yakın dönemde bir dış borç krizi beklemesek dahi, küresel anlamda faizlerin de yükselmesiyle bu önümüzdeki yıllarda ciddi bir risk, gelecek kuşakların sırtında da büyük bir yük anlamı taşıyor.
3 ARALIK 2023 – BİRGÜN