ABDULLAH AYSU: GIDADA KRİZLERE KAYITLANMAK

361

Nicedir krizlere kayıtlandık. Ne kriz çatlağını yaratıyor, ne krizi çatlatacak bir dinamik oluşuyor. Adeta bir girdap hali yaşıyoruz. Gıda krizinin neden olduğu kaygı ise halkta tavan yapmış durumda. Sokakta, kahvehanelerde herkes birbirine soruyor; “ne olacak bu gıda fiyatları?”. Bana da soruyorlar, çokça! Haklı insanlar. Yaşayabilmek için beslenmek gerek. Gıda fiyatları bu nedenle önemli. Fiyatların önemli olması kadar, gıda erişilebilir de olmalı. Sağlıklı olmasını sağlamak ise, hükümetlerin anayasal görevi zaten. Ancak gıda fiyatları, erişilebilirlik ve sağlıklılığı hak getire. Bütün bu nedenlerden halk gıda konusunda endişeli. Endişeli olmaktan da yerden göğe kadar haklılar. Çünkü insanları önce açlık, sonra ölüm korkusu sarar.

Peki ne olacak?

Her şeyden önce en baştan başlamak lazım. Tohumun fiyatını çiftçi için değil halk için düşük tutmak lazım. Sonra üretim girdilerinin fiyatını yükseltmeyecek politikalar uygulamak şart.

Böyle olur mu?

Türkiye Ağustos 2021’den Ağustos 2022 döneminde girdi fiyatlarındaki artış kanatlanmış.

– Mazottaki artış yüzde 266.

– Üre gübresinde yüzde 187,

– DAP gübresinde yüzde 172,

– 20.20.0 gübresinde yüzde 178,

– Amonyum nitrat %26 gübresinde fiyat artışı yüzde 170 kanatlanmış.

– Zirai ilaçlar da yüzde 80 ile yüzde 200,

– Elektrikte yüzde 99,7 artış olmuş. Hayvancılık yapan çiftçiler için en önemli gider kalemi yemdir.

– Besi yemine fiyat Ağustos 2021- Ağustos 2022 döneminde yüzde 121,6,

– Süt yeminde ise yüzde 122,5 oranında arttı.

Hükümet bunu bilmiyor mu? Biliyor! Görmüyor mu? Görüyor!

Peki ne yapıyor?

Türkiye’de 2021 yılında buğday taban fiyatı 2.250 TL/Ton olarak belirlenmişti.

Dışarıdan buğdayın tonuna 4680TL ödeyerek satın alındı. Ekmekler ucuz olsun diye fırıncılara ve unlu mamul sektörüne 2.600 TL/Ton üzerinden verildi, yani ton başına 2030 TL daha düşük fiyatla ekmeğin anası buğdayı verdi. Yani sübvanse etti. Verdi de ne oldu? Ekmeğe yine zam yapıldı. Bu durum tarım politikalarının ayaklarının üzerinde durmadığını, kafa üstü çakıldığını gösteriyor.

Eğer dışarıdaki şirketlerden 4680 TL’den buğday almak yerine bizim kendi üreticimize buğdayın fiyatını 4680TL/Ton olarak belirleyip verilseydi, çiftçi boş arazileri ekerdi, yani üretirdi; dışarıdan buğday ithal etmeye gerek kalmazdı. Diğer yandan ekmeğin gramajı düşmez ve fiyatı da artmazdı. Demem odur ki, dışarıdan tarımsal ürün almak kendi bindiğin dala balta sallamaktır. Kolay gele (!)

14 EYLÜL 2022 – YENİ YAŞAM