Bugün 12.30’da konfederasyonumuz merkezinde, KESK kadın MYK üyeleri ile KESK’e bağlı işkollarının kadın MYK üyeleri kadınlara yönelik baskı, gözaltı ve Diyarbakır’da yaşanan tutuklamalara ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi.
KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, KESK Mali Sekreteri Gönül Kural Şimşek, KESK Hukuk-TİS ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Zeynep Erkan Korkmaz, SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, SES Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli, Tüm Bel Sen Merkez Kadın Sekreteri Nazife Bayrak Tosu, Tüm Bel Sen Genel Hukuk ve Toplu Sözleşme Sekreteri Neval Arda ile Eğitim Sen 2 No’lu Şube üyemiz Canan Aşan Çağalağan’ın katıldığı basın toplantısında basın metnini Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli okudu. Basın Açıklaması metni aşağıdadır :
Makbul Kadın Çabanız Beyhude! Bizim Makbulümüz Mücadele!
AKP iktidarı kendini yönetememe halini perdelemek için demokratik kurumları hedef göstererek ve toplumu kutuplaştırarak demokrasiden ve eşitlikten yana olan bütün sesleri ve özellikle ona biat etmeyen, karşı çıkan kadınları susturmaya çalışmaktadır. Kadınların hemen her etkinliğini engelleyenler, yasaklayanlar bunlarla da yetinmeyerek, kadının mücadelesi karşısında büyük korkuya kapılmış 8 Mart’ı, 25 Kasım’ı örgütleyen ve alanlara çıkacak kadınları tehdit ederek engellemek istemiş ancak tüm bu baskılara rağmen 8 Mart’ta on binlerce kadının çoşkusu ve mücadele kararlılığı güne damgasını vurmuş, sokaklarda baskıya zulme karşı haykırışlar yükselmiştir.
Buna mücadele kararlılığını tehlike olarak gören siyasal iktidar 16 Mart çarşamba günü çok bilindik ve hiç yabancısı olmadığımız bir yöntemle Diyarbakır’da KESK işkollarından SES Diyarbakır şube Kadın Sekreteri Fatma YILDIZHAN, TÜM BEL-SEN şube yöneticisi Nihal YANIK, EĞİTİM SEN 1 No’lu şube yöneticileri Hatice EFE ve Emine AKŞAHİN, BTS eski MYK üyesi Bahar KARAKAŞ ULUĞ’un da aralarında bulunduğu 24 kadın gözaltına almıştır.
Başta 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü, 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü ve İstanbul sözleşmesinden bir gece yarısı çekilme kararına yönelik yapılan etkinlikler olmak üzere kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine yönelik eylem ve etkinlikler gerekçe yapılmıştır. Dört gün gözaltı süresinden sonra ifadelerine başvurulmuş, SES Diyarbakır şube kadın sekreteri Fatma YILDIZHAN ve BTS eski MYK üyesi Bahar KARAKAŞ ULUĞ’un da aralarında bulunduğu 11 kadın tutuklanmıştır.
Kadınlar her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek ve erkek devlet şiddetine maruz kalırken, şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürürken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, yaşananlara karşı mücadele yürüten kadınlara yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalarla şiddeti kalıcı hale getirmekte, kadına yönelik şiddeti cesaretlendirmektedir.
İktidar tekçi, gerici ve cinsiyetçi politikalarına karşı gelen, kabul etmeyen, muhalif olan ve bunun için alanlara çıkan kadınlara yönelik baskı şiddet gözaltı ve tutuklamayı rutin hale getirmiştir. Baskılar gözaltılar ve tutuklamalar kadın kırımı politikası uygulamaları olup kadına yönelik şiddetin münferit değil, politik olduğunun da kanıtıdır. Her gün en az 3 kadının katledildiği bu ülkede nedense katiller cezasızlık politikasıyla adeta ödüllendiriliyor, bu katliamlara dikkat çeken kadınlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
Gözaltı ve tutuklama zamanlamasının Newroz ve 1 Mayıs öncesine denk gelmesi tesadüf değildir. Son yıllarda belli günler öncesinde kitlesel gözaltılar ve tutuklamalar rutin hale getirilmiştir. Böylelikle kadınlar üzerinden tüm topluma gözdağı verilmek, sindirilmek, yapılacak eylem ve etkinliklere katılımı en aza indirmek hedeflenmektedir. İktidar gözaltı ve tutuklamalar yoluyla muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedeflediğinden bu politikayı özellikle ve sistematik olarak uygulamaktadır.
Ortada sayısız mahkeme ve AİHM kararı olmasına karşın ısrarla en temel sendikal hak ve özgürlükleri yok sayanlar, anayasal hakları olan toplantı, gösteri ve ifade özgürlüğü hakkını kullanmak isteyenleri tutuklayarak “sendikal faaliyeti engelleme” ve “görevi kötüye kullanma suçu” işlemektedir.
İktidarı ve kendini anayasanın, yasaların üzerinde gören yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran, anayasayı hiçe sayan uygulamalara son verin. Basın açıklamalarına, mitinglere katılım, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki paylaşımlar ve benzeri demokratik eylem ve etkinlikler anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükler kapsamındadır. Bu nedenle değil tutuklama gözaltına alınma, soruşturma açılması dahi anayasa ihlalidir. Tutuklanan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, bu hukuksuz uygulamayı gerçekleştirenler hakkında soruşturma açılmalıdır.
Biz kadınlar eril zihniyetin üzerimizde kurmak istediği sistematik tahakkümü kırmanın tek yolunun sürekli ve örgütlü kadın mücadelesini yükseltmekten geçmekte olduğunu biliyoruz. Bu mücadeleyi yürütürken karşımıza her türden engellemeler çıkacağının da farkındayız. Hakkımız olanı evde, işte, sokakta, kısacası yaşam alanımızın her yerinde mücadeleyi büyüterek kazanacağımızın bilincindeyiz. Kadınların mücadelesini kriminalize etmeye yönelik gözaltılar, tutuklamalar, baskılar kadınları yıldıramayacak, korkutamayacaktır.
Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!
Yaşasın Kadınların Özgürlük ve Eşitlik Mücadelesi!