ERKAN AYDOĞANOĞLU: SERMAYEYE CÖMERT, EMEĞE CİMRİ BÜTÇE-2

342

Türkiye’nin uluslararası kapitalist sisteme uyumunu hedefleyen 24 Ocak 1980 kararlarından bu yana hazırlanan bütün bütçeler, yerli ve yabancı sermayenin, büyük patronların beklentilerine göre hazırlanırken, emekçilerin en temel ekonomik taleplerini bile yok saydığı için her daim ‘sermayeye cömert, emekçiye cimri’ bütçeler olarak dikkat çekti. Merkezi bütçelerin doğrudan sermaye yanlısı ve emek düşmanı karakterini her geçen yıl daha net şekilde ortaya koyması bu nedenle şaşırtıcı değil.

Halkın doğrudan ya da dolaylı olarak bütçenin yapılmasına, uygulanmasına ve denetlenmesine katılımını ifade eden ‘bütçe hakkı’ bu yıl da yok sayıldı. 2021 bütçesinde emekçilerin giderek ağırlaşan ekonomik sorunlarının görmezden gelindiği görülüyor.

Türkiye’de ekonomik göstergeler uzun süredir alarm vermesine rağmen, iktidarın ülke ekonomisinin gidişatına ilişkin gerçek dışı söylemleri ile halkın, emekçilerin giderek ağırlaşan ekonomik sorunları arasındaki çelişkiler hiç olmadığı kadar derinleşmiş durumda. Bu durum bir ay önce açıklanan ve şimdiden çöp olan ‘orta vadeli program’ (OVP) hedeflerinde olduğu gibi, ülkenin ve halkın yaşadığı sorunlara çözüm üretmesi beklenmeyen 2022 bütçesinin ayrıntılarına bakınca merkezi yönetim bütçenin kimlerin talep ve beklentileri doğrultusunda hazırlandığını görmek kolaylaşıyor.

‘BÜTÇEDE ASLAN PAYINI EĞİTİME AYIRDIK’ YALANI

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, her bütçe döneminde söylenen ‘Bütçede aslan payını eğitime ayırdık’ yalanını tekrarladı. 2022 bütçe kanun teklifinde en fazla payın 467 milyar TL ile (2021’de 528 milyar TL) Hazine ve Maliye Bakanlığına ayrıldığı görülüyor. 1 milyon 200 bin üzerinde eğitim emekçisi, 18 milyona yakın öğrenciye hizmet veren Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) 189 milyar 11 milyon TL ayrılırken, MEB bütçesinin yüzde 81’ini personele yapılan zorunlu harcamalar oluşturuyor.

2021 yılında MEB bütçesinin merkezi bütçeye oranı 2021’de 10.69 iken, 2022’de 10.79 olmuş. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay ise yüzde 7.69’dan yüzde 8.06’ya çıkmış gibi görünse de 20 yıl önceki yüzde 17.18’lik oranın hâlâ çok gerisinde. Aslan payı dedikleri tamamı zorunlu harcamalara gidecek olan bindelik artıştan ibaret. MEB bütçesinin rakamsal olarak büyük görünmesinin temel nedeni, eğitime verilen önemden değil, eğitim alanının büyüklüğü nedeniyle zorunlu harcamaların fazla olmasından kaynaklanıyor.

PATRONA DESTEK, EMEKÇİYE YÜK 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay 2022 bütçesinde patronlara destek için 68.9 milyar lira kaynak (2021 bütçesinde 50.6 milyardı) ayırdıklarını açıkladı. Bu rakama İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanan ve yıllardır sürdürülen prim destekleri dahil değil.

2022 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na göre 2022 yılında 336 milyar liralık, 2023 yılında 385 milyar liralık ve 2024 yılında 437 milyar liralık vergiden sermaye lehine vazgeçilmesi hedefleniyor. 2022 yılında 336 milyar liralık vergi geliri kaybı (vergi harcaması) 1 trilyon 430 milyar liralık toplam vergi gelirlerinin yüzde 24’üne denk geliyor. İktidar sermayeye, patronlara ekonomik her türlü kolaylığı sağlayıp destek çıkarken, bütçe yükünün önemli bölümünü yine ücretli emekçilerin sırtına yıkmaktan çekinmiyor.

2022 yılında gelir ve kurumlar vergilerinde 214 milyar liralık gelirden vazgeçildiği görülüyor. Doğrudan vergilerin büyük kısmına muafiyet sağlanırken, dolaylı vergilerde bu miktarın 97 milyar TL ile sınırlı kalması, 2022’de tüketim harcamaları üzerinden alınacak vergi gelirlerinin yüzde 63’ünü oluşturan dolaylı vergiler üzerinden yükün büyük bölümü yine halkın sırtına yıkılacak.

İktidarın bugüne kadar olduğu gibi 2022 yılında da halkın iş ve ekmek taleplerine yanıt verecek adımlar atmak, gerçek anlamda istihdam arttırıcı politikalar benimsemek, emekçilerin sırtındaki vergi yükünü azaltmak, asgari ücreti vergi dışı bırakmak, ücretlilerde vergi dilimi soygununa son vermek gibi hedeflerinin olmadığı anlaşılıyor.

SAVUNMA VE GÜVENLİK HARCAMALARINDA YÜKSEK ARTIŞ

2022 yılında savunma ve güvenlik harcamalarına ayrılan bütçe 2021’e oranla (140 milyar TL) yaklaşık yüzde 30 arttırılarak, 181 milyar liraya çıkarıldı. Cumhurbaşkanlığına bağlı tüm örtülü ve yedek ödenekler, Savunma Sanayii Destekleme Fonu kaynakları, iç ve dış güvenliğe ilişkin bazı kalemler ve kayıtlara geçmeyen tüm ‘gizli harcamalar’ bu rakama dahil değil.

Savunma ve güvenlik harcamalarındaki tek adam rejimi ile kalıcı hale getirilen otoriter yönetim anlayışının devam edeceğini, ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi krizin derinleşmesine paralel olarak, özellikle iç ve dış politikada tehdit ve gerginlik stratejisinin temel alındığını gösteriyor.

HALK İÇİN BÜTÇE MÜCADELESİNİN ÖNEMİ

Bugüne kadar defalarca olduğu gibi emekçi kitleler kendi bulundukları yerden talepleri doğrultusunda bütçeye müdahale etmedikleri zaman siyasi iktidarın bütçe kalemlerini temsil ettiği sınıfın talepleri doğrultusunda kullanmasının önüne geçilemez. Bu durumu tersine çevirecek ve halk için bütçe talebini gerçekleştirecek bir bütçe mücadelesi benimsenmedikçe, ne mevcut hakları korumak ve ne de yeni hak gasplarının önüne geçmek mümkün görünüyor.

22 EKİM 2021 – EVRENSEL