SAMSUN ŞUBEMİZ: YARGI, YARGI EMEKÇİLERİNE ADİL DAVRANMIYOR! 21.04.2021 Samsun Şubemiz, 21.4.2021 Çarşamba günü “2802 Sayılı Kanun Yargı Emekçileri Üzerinde Mobbingdir, Kaldırılsın!” şiarıyla basın toplantısı düzenleyerek, Yargı Emekçilerinin sorun ve taleplerini kamuoyuyla paylaştı.   Şube Başkanımız Yılmaz Tuluk tarafından okunan açıklama aşağıdadır:   BASINA VE KAMUOYUNA   YARGI, YARGI EMEKÇİLERİNE ADİL DAVRANMIYOR!   Yargı bu dönemin en tartışmalı alanı haline gelirken, yargı emekçileri olarak bizlerin çalışma koşulları da giderek ağırlaşıyor.   Ekonomik ve siyasi krizin derinleşmesiyle birlikte başta işçi ve emekçiler olmak üzere toplumun büyük kesimi en temel Anayasal haklarını bile kullanamıyor. Sendikaların, meslek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin, gazeteci, akademisyen, aydın ve siyasetçilerin her sözü, eylemi suç sayılarak dava konusu haline getiriliyor, cezalandırılıyor.   Diğer taraftan vergi kaçıran, SGK pirimi ödemeyen, kayıt dışı işçi çalıştıran, sendikalaşmayı engelleyen, pandemiyi fırsata çevirip KOD-29’la işçiyi tazminatsız işten atan, son zamanlarda belediyelerde görüldüğü gibi sendika değişikliği için baskı ve mobbing uygulayan, tedbir almayarak iş cinayetlerine sebep olan işverenler hiçbir hukuki yaptırımla karşılaşmıyor. Ama bunun karşısında durup hakkını arayan işçi ve emekçilerin her eylemi yasaklanıyor, haklarında davalar açılıyor, Migros işçisi Fatma’nın deyişiyle “yasalar hep Fatma’lara işliyor”.   Pandemi döneminde artan esnek çalışma kalıcı hale getirilmek isteniyor. Yasalarda çalışma süresi belirlenmiş olmasına rağmen hem kamuda hem özel sektörde işverenler bunu hiçe sayarak esnek çalışmayla 7/24 çalışmayı dayatıyor ve hiçbir yasal engelle karşılaşmadan uygulayabiliyor. Her alanda olduğu gibi çalışma yaşamında da adalet talebi giderek yükseliyor. Adalet sisteminin önceliği işverenin değil çalışanların haklarının korunması olmalıdır.   Bütün bu yaşananlar karşısında yargının tarafsız ve bağımsız olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Söylenebilecek tek şey siyasi iktidarın yargıyı kendisi için bir cezalandırma aracına dönüştürmüş olması, işçi ve emekçilerin adalet talebinin ise karşılanmamasıdır.   HAKLARIMIZI İSTİYORUZ….   Yargı emekçileri olarak başta iş yoğunluğu olmak üzere fiziki koşulların yetersizliği, personel eksikliği olmak üzere sorunlarla boğuşarak yargı hizmeti üretmeye çalışıyoruz. “Yargıda Adalet İstiyoruz” sözüyle özetlediğimiz ekonomik, demokratik, sosyal, özlük ve çalışma koşullarımıza dair taleplerimiz yakıcılığını koruyor.   SALGINA KARŞI TEDBİRLER ARTTIRILSIN, YASAL SÜRELER DURDURULSUN   COVİD-19 salgınına karşı çeşitli tedbirler açıklanmakta ise de, alınan tedbirlerin yetersiz olduğu ve vaka sayılarının hızla arttığı ortadadır.   Adliyelerin temas ve bulaş riskinin yoğun olduğu yerlerden olması nedeniyle başta büyükşehirler olmak üzere birçok adliyede vaka sayıları artıyor. Bunun sonucu olarak mahkeme ve icra müdürlüklerinde karantina yaygınlaşarak, yetersiz sayıda personelle hizmet verilmeye çalışılıyor. Duruşma, keşif, icra takibi vb. işlerin devam etmesi nedeniyle yurttaşların ve avukatların adliyelere gelişi devam ettiğinden, dönüşümlü ve esnek çalışmada uygulama birliği sağlanamıyor, birçok yerde fiilen uygulanamıyor.   Gerek iş gerekse ekonomik olarak her türlü zorluğu yaşayan yargı emekçileri diğer taraftan da 2802 sayılı yasa nedeniyle disiplin hükümleriyle kıskaç altına alınıyor. Çoğunlukla iş yoğunluğundan kaynaklanan en küçük hatada disiplin soruşturması açılabiliyor, hiçbir savunma alınmadan en hafifinden yer değiştirme uygulamasıyla karşı karşıya kalıyor.   Bugün gittikçe artan baskı ve mobbing yargı emekçileri için önemli bir sorunlardan birisidir. Özellikle son dönemlerde yapılan hakim-savcı atamalarıyla birlikte adliyelerde mobbing yoğun olarak yaşanıyor. Mobbing uygulayan amire karşı yargı emekçilerinin başvurabileceği bir mekanizma bulunmuyor.   Mobbinge maruz kalan personelin durumunun değerlendirilmesi, mobbingin önlenmesi için kurumlarda bir kurul oluşturulması, mobbing uygulayan amire yaptırım uygulanması için düzenlemelerin yapılması, Adalet Komisyonlarının yapısının demokratikleştirilmesi yargıdaki en büyük reformlardan birisi olacaktır.   Sözleşmeli Personel kadroya alınsın..   Adalet Bakanlığınca son dönemlerde işe alınan personelin ise en önemli sorunu güvencesiz olarak istihdam edilmeleridir. Yaygın olarak 4/B statüsünde çalıştırılan yargı emekçileri, aynı işi yapmakta oldukları meslektaşlarından daha düşük ücretlerle, üstelik her an işini kaybetme korkusuyla yaşıyorlar. Yargı hizmetleri toplum açısından temel kamu hizmetlerinden birisidir. Bütün kamu hizmetlerinde olduğu gibi yargıda da güvencesiz istihdama son verilerek, sözleşmeli personel kadrolu istihdam edilmelidir.   Ekonomik kayıplarımız arttı….   Yargı emekçileri açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücret alırken, iş yükü, mobbing, ekonomik güçlükler intiharlara varan sonuçlara yol açıyor.   Yargı emekçilerinin ekonomik haklarında uzun süredir hiçbir ilerleme sağlanmadı. Aksine var olan havuz paralarının kaldırılması, iyileştirme olarak verilen fazla mesai ödemelerinin sınırlandırılması artık çoğunlukla verilmemesi, daha önce yaygın olarak uygulanan ulaşım paralarının Ankara, İstanbul, İzmir’le sınırlandırılarak diğer illerde kesilmesi gibi uygulamalarla ekonomik kayıplarımız arttı. Yargı emekçilerinin ekonomik kayıpları karşılanmalı ve temel ücretleri arttırılmalıdır.   Mülakat değil liyakat esas alınsın….   Görevde yükselme sınavlarında uygulanan mülakatlar haksızlığa ve adaletsizliğe yol açarak, iş barışını bozuyor.   Yazı İşleri Müdürlüğü bugün adliyelerde ne yetkili ne yetkisiz, emeklilikte önemli oranda ekonomik hak kayıpları yaşanan bir kadro olarak yer alıyor. Bunun yanında kurum içinde görevde yükselme sınavıyla zabıt katiplerinin yükselebileceği de tek kadrodur. Yazı işleri hizmetlerinin güçlendirilmesi için öncelikle mülakata son verilmeli liyakate dayalı yazılı sınav esas alınarak atama yapılmalıdır. Yazı İşleri Müdürlüğünde mevzuat bilgisi kadar kurum deneyimine ve tecrübesine de sahip olmak önemli olduğundan sınava girebilmek için yeniden 10 yıl hizmet şartı getirilmelidir.   İcra Müdürlükleri   İcra Müdürlükleri; personel eksikliği, fiziki koşulların yetersizliği nedeniyle çoğu zaman dosyaların güvenli bir ortamda tutulamaması, çalışma ortamlarının sağlıksız olması, yapılan iş hem ekonomik hem fiziksel risk taşımasına rağmen personeli uğradığı haksızlık karşısında koruyucu tedbirlerin olmaması gibi nedenlerle zor koşullarda görev yapıyor. Bu nedenle icra müdürlüğü çalışanlarının ekonomik, özlük ve sosyal haklarına ilişkin yaşanan sorunları ortadan kaldırmayı amaçlayan bir çalışmanın acilen yapılmalıdır.   Taleplerimiz   1- İcra ile çocuk kaldırma köhnemiş kanundur, kaldırılmalıdır, çocuklar mağdur edilmemelidir.   2- 2802 kanunu hakim ve savcıların özlük haklarını belirler, yargı çalışanları disiplin yönünden bu kanundan faydalanır, hakim ve savcılar kadar maaş almaz ama disiplin yönü diğer memurlar gibi valilik ve kaymakamlıktan izne tabi değildir, acilen kaldırılmalıdır, mobingdir.   3- Samsun Adliyesi ne yazık ki şu anda içinde görev yapılmıyor, koridorlar, merdiven altları, kalem yapılıyor, geçmiş dönemlerde AVM’ye benzettiğimizde bize aba altından sopa gösterenler bizi dinlemediler, hakkımızda ihbarda bulundular.   4- Bölge Adliye Mahkemesi (istinaf mahkemesi) ile Adli Yargı’nın iç içe olması doğru değildir ve kesinlikle bulunduğu yerden kaldırılmalıdır.   5- Samsun’da pandemi nedeniyle infaz yasasında değişiklikler olmuştur. Yargı emekçileri yoğun mesai harcamışlardır, Açık cezaevinde izin verilen mahkûm sayısı nedir? İzni döneminde kaç kişi eşini, çocuğunu şiddet uygulayarak veya başka sebeple cezaevine düşmüştür?   6- İdari ve İlk Derece Mahkemelerine herkes aynı kapıdan girmeli, HES kodu okutmalıdır.   7- Bütün iş kolumuzda çalışanlar, özellikle Adalet Bakanlığında aşı başladı, avukatlar aşı olamıyor, kesinlikle avukatlar aşı olmalıdır.   8- Samsun İdari ve İlk Derecedeki asansörler herkese hizmet vermelidir.   9- Vefat mesajlarındaki ayrımcılık kalksın. Hakim ve savcı yakını ‘muhterem’ bizimkiler ‘ölü’ olmasın.   10- İstanbul, Ankara ve İzmir’de ödene yol parası herkese verilmelidir.   11-Samsun İcrasındaki fiziki koşullar iyileştirilmeli, evlere ve işyerlerine zorunlu hacizler durdurulmalıdır.   12- Cumhurbaşkanlığı Genelgesine rağmen idarecilerin 10 yaş altında çocuğu olan çalışanlara, 60 yaş üstü, engelli ve kronik rahatsızlığı olanlara izin verilmediği, kendilerine yasal dayanağı olmadan pilot başmüdürü ilan edenler, siyasilere dayanarak icra çalışanlarına mobing uygulamamalıdır.   13- Avukatlar tarafından kullanılan robot yazılım mahkemelerde ve özellikle icralarda her gün iş yoğunluğu yaratmaktadır, yargı emekçileri ve avukatlar karşı karşıya gelmektedir. Bunun önüne geçilmelidir.

259
SAMSUN ŞUBEMİZ: YARGI, YARGI EMEKÇİLERİNE ADİL DAVRANMIYOR!
21.04.2021

Samsun Şubemiz, 21.4.2021 Çarşamba günü “2802 Sayılı Kanun Yargı Emekçileri Üzerinde Mobbingdir, Kaldırılsın!” şiarıyla basın toplantısı düzenleyerek, Yargı Emekçilerinin sorun ve taleplerini kamuoyuyla paylaştı.

 

Şube Başkanımız Yılmaz Tuluk tarafından okunan açıklama aşağıdadır:

 

BASINA VE KAMUOYUNA

 

YARGI, YARGI EMEKÇİLERİNE ADİL DAVRANMIYOR!

 

Yargı bu dönemin en tartışmalı alanı haline gelirken, yargı emekçileri olarak bizlerin çalışma koşulları da giderek ağırlaşıyor.

 

Ekonomik ve siyasi krizin derinleşmesiyle birlikte başta işçi ve emekçiler olmak üzere toplumun büyük kesimi en temel Anayasal haklarını bile kullanamıyor. Sendikaların, meslek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin, gazeteci, akademisyen, aydın ve siyasetçilerin her sözü, eylemi suç sayılarak dava konusu haline getiriliyor, cezalandırılıyor.

 

Diğer taraftan vergi kaçıran, SGK pirimi ödemeyen, kayıt dışı işçi çalıştıran, sendikalaşmayı engelleyen, pandemiyi fırsata çevirip KOD-29’la işçiyi tazminatsız işten atan, son zamanlarda belediyelerde görüldüğü gibi sendika değişikliği için baskı ve mobbing uygulayan, tedbir almayarak iş cinayetlerine sebep olan işverenler hiçbir hukuki yaptırımla karşılaşmıyor. Ama bunun karşısında durup hakkını arayan işçi ve emekçilerin her eylemi yasaklanıyor, haklarında davalar açılıyor, Migros işçisi Fatma’nın deyişiyle “yasalar hep Fatma’lara işliyor”.

 

Pandemi döneminde artan esnek çalışma kalıcı hale getirilmek isteniyor. Yasalarda çalışma süresi belirlenmiş olmasına rağmen hem kamuda hem özel sektörde işverenler bunu hiçe sayarak esnek çalışmayla 7/24 çalışmayı dayatıyor ve hiçbir yasal engelle karşılaşmadan uygulayabiliyor. Her alanda olduğu gibi çalışma yaşamında da adalet talebi giderek yükseliyor. Adalet sisteminin önceliği işverenin değil çalışanların haklarının korunması olmalıdır.

 

Bütün bu yaşananlar karşısında yargının tarafsız ve bağımsız olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Söylenebilecek tek şey siyasi iktidarın yargıyı kendisi için bir cezalandırma aracına dönüştürmüş olması, işçi ve emekçilerin adalet talebinin ise karşılanmamasıdır.

 

HAKLARIMIZI İSTİYORUZ….

 

Yargı emekçileri olarak başta iş yoğunluğu olmak üzere fiziki koşulların yetersizliği, personel eksikliği olmak üzere sorunlarla boğuşarak yargı hizmeti üretmeye çalışıyoruz. “Yargıda Adalet İstiyoruz” sözüyle özetlediğimiz ekonomik, demokratik, sosyal, özlük ve çalışma koşullarımıza dair taleplerimiz yakıcılığını koruyor.

 

SALGINA KARŞI TEDBİRLER ARTTIRILSIN, YASAL SÜRELER DURDURULSUN

 

COVİD-19 salgınına karşı çeşitli tedbirler açıklanmakta ise de, alınan tedbirlerin yetersiz olduğu ve vaka sayılarının hızla arttığı ortadadır.

 

Adliyelerin temas ve bulaş riskinin yoğun olduğu yerlerden olması nedeniyle başta büyükşehirler olmak üzere birçok adliyede vaka sayıları artıyor. Bunun sonucu olarak mahkeme ve icra müdürlüklerinde karantina yaygınlaşarak, yetersiz sayıda personelle hizmet verilmeye çalışılıyor. Duruşma, keşif, icra takibi vb. işlerin devam etmesi nedeniyle yurttaşların ve avukatların adliyelere gelişi devam ettiğinden, dönüşümlü ve esnek çalışmada uygulama birliği sağlanamıyor, birçok yerde fiilen uygulanamıyor.

 

Gerek iş gerekse ekonomik olarak her türlü zorluğu yaşayan yargı emekçileri diğer taraftan da 2802 sayılı yasa nedeniyle disiplin hükümleriyle kıskaç altına alınıyor. Çoğunlukla iş yoğunluğundan kaynaklanan en küçük hatada disiplin soruşturması açılabiliyor, hiçbir savunma alınmadan en hafifinden yer değiştirme uygulamasıyla karşı karşıya kalıyor.

 

Bugün gittikçe artan baskı ve mobbing yargı emekçileri için önemli bir sorunlardan birisidir. Özellikle son dönemlerde yapılan hakim-savcı atamalarıyla birlikte adliyelerde mobbing yoğun olarak yaşanıyor. Mobbing uygulayan amire karşı yargı emekçilerinin başvurabileceği bir mekanizma bulunmuyor.

 

Mobbinge maruz kalan personelin durumunun değerlendirilmesi, mobbingin önlenmesi için kurumlarda bir kurul oluşturulması, mobbing uygulayan amire yaptırım uygulanması için düzenlemelerin yapılması, Adalet Komisyonlarının yapısının demokratikleştirilmesi yargıdaki en büyük reformlardan birisi olacaktır.

 

Sözleşmeli Personel kadroya alınsın..

 

Adalet Bakanlığınca son dönemlerde işe alınan personelin ise en önemli sorunu güvencesiz olarak istihdam edilmeleridir. Yaygın olarak 4/B statüsünde çalıştırılan yargı emekçileri, aynı işi yapmakta oldukları meslektaşlarından daha düşük ücretlerle, üstelik her an işini kaybetme korkusuyla yaşıyorlar. Yargı hizmetleri toplum açısından temel kamu hizmetlerinden birisidir. Bütün kamu hizmetlerinde olduğu gibi yargıda da güvencesiz istihdama son verilerek, sözleşmeli personel kadrolu istihdam edilmelidir.

 

Ekonomik kayıplarımız arttı….

 

Yargı emekçileri açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücret alırken, iş yükü, mobbing, ekonomik güçlükler intiharlara varan sonuçlara yol açıyor.

 

Yargı emekçilerinin ekonomik haklarında uzun süredir hiçbir ilerleme sağlanmadı. Aksine var olan havuz paralarının kaldırılması, iyileştirme olarak verilen fazla mesai ödemelerinin sınırlandırılması artık çoğunlukla verilmemesi, daha önce yaygın olarak uygulanan ulaşım paralarının Ankara, İstanbul, İzmir’le sınırlandırılarak diğer illerde kesilmesi gibi uygulamalarla ekonomik kayıplarımız arttı. Yargı emekçilerinin ekonomik kayıpları karşılanmalı ve temel ücretleri arttırılmalıdır.

 

Mülakat değil liyakat esas alınsın….

 

Görevde yükselme sınavlarında uygulanan mülakatlar haksızlığa ve adaletsizliğe yol açarak, iş barışını bozuyor.

 

Yazı İşleri Müdürlüğü bugün adliyelerde ne yetkili ne yetkisiz, emeklilikte önemli oranda ekonomik hak kayıpları yaşanan bir kadro olarak yer alıyor. Bunun yanında kurum içinde görevde yükselme sınavıyla zabıt katiplerinin yükselebileceği de tek kadrodur. Yazı işleri hizmetlerinin güçlendirilmesi için öncelikle mülakata son verilmeli liyakate dayalı yazılı sınav esas alınarak atama yapılmalıdır. Yazı İşleri Müdürlüğünde mevzuat bilgisi kadar kurum deneyimine ve tecrübesine de sahip olmak önemli olduğundan sınava girebilmek için yeniden 10 yıl hizmet şartı getirilmelidir.

 

İcra Müdürlükleri

 

İcra Müdürlükleri; personel eksikliği, fiziki koşulların yetersizliği nedeniyle çoğu zaman dosyaların güvenli bir ortamda tutulamaması, çalışma ortamlarının sağlıksız olması, yapılan iş hem ekonomik hem fiziksel risk taşımasına rağmen personeli uğradığı haksızlık karşısında koruyucu tedbirlerin olmaması gibi nedenlerle zor koşullarda görev yapıyor. Bu nedenle icra müdürlüğü çalışanlarının ekonomik, özlük ve sosyal haklarına ilişkin yaşanan sorunları ortadan kaldırmayı amaçlayan bir çalışmanın acilen yapılmalıdır.

 

Taleplerimiz

 

1- İcra ile çocuk kaldırma köhnemiş kanundur, kaldırılmalıdır, çocuklar mağdur edilmemelidir.

 

2- 2802 kanunu hakim ve savcıların özlük haklarını belirler, yargı çalışanları disiplin yönünden bu kanundan faydalanır, hakim ve savcılar kadar maaş almaz ama disiplin yönü diğer memurlar gibi valilik ve kaymakamlıktan izne tabi değildir, acilen kaldırılmalıdır, mobingdir.

 

3- Samsun Adliyesi ne yazık ki şu anda içinde görev yapılmıyor, koridorlar, merdiven altları, kalem yapılıyor, geçmiş dönemlerde AVM’ye benzettiğimizde bize aba altından sopa gösterenler bizi dinlemediler, hakkımızda ihbarda bulundular.

 

4- Bölge Adliye Mahkemesi (istinaf mahkemesi) ile Adli Yargı’nın iç içe olması doğru değildir ve kesinlikle bulunduğu yerden kaldırılmalıdır.

 

5- Samsun’da pandemi nedeniyle infaz yasasında değişiklikler olmuştur. Yargı emekçileri yoğun mesai harcamışlardır, Açık cezaevinde izin verilen mahkûm sayısı nedir? İzni döneminde kaç kişi eşini, çocuğunu şiddet uygulayarak veya başka sebeple cezaevine düşmüştür?

 

6- İdari ve İlk Derece Mahkemelerine herkes aynı kapıdan girmeli, HES kodu okutmalıdır.

 

7- Bütün iş kolumuzda çalışanlar, özellikle Adalet Bakanlığında aşı başladı, avukatlar aşı olamıyor, kesinlikle avukatlar aşı olmalıdır.

 

8- Samsun İdari ve İlk Derecedeki asansörler herkese hizmet vermelidir.

 

9- Vefat mesajlarındaki ayrımcılık kalksın. Hakim ve savcı yakını ‘muhterem’ bizimkiler ‘ölü’ olmasın.

 

10- İstanbul, Ankara ve İzmir’de ödene yol parası herkese verilmelidir.

 

11-Samsun İcrasındaki fiziki koşullar iyileştirilmeli, evlere ve işyerlerine zorunlu hacizler durdurulmalıdır.

 

12- Cumhurbaşkanlığı Genelgesine rağmen idarecilerin 10 yaş altında çocuğu olan çalışanlara, 60 yaş üstü, engelli ve kronik rahatsızlığı olanlara izin verilmediği, kendilerine yasal dayanağı olmadan pilot başmüdürü ilan edenler, siyasilere dayanarak icra çalışanlarına mobing uygulamamalıdır.

 

13- Avukatlar tarafından kullanılan robot yazılım mahkemelerde ve özellikle icralarda her gün iş yoğunluğu yaratmaktadır, yargı emekçileri ve avukatlar karşı karşıya gelmektedir. Bunun önüne geçilmelidir.