COVID-19 DEĞİL TEDBİRSİZLİK ÖLDÜRÜR! 20.04.2021 YAŞAM HAKKIMIZ HİÇ KİMSENİN KEYFİYETİNDE DEĞİLDİR!   20 Nisan 2021 Salı günü Genel Merkezimizde düzenlenen basın toplantısında; Covid-19 salgınına karşı alınacak tedbirler konusunda Cumhurbaşkanlığından, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na gönderdiği yazısını iptal etmesi, yayımladığı genelgeye uyulup uyulmadığı ve uymayanlar hakkında idari işlem başlatılması talep edildi.   Genel Sekreterimiz Aziz Özkan tarafından yapılan açıklamada; kamu emekçilerinin çalışma koşullarına ilişkin taleplerimiz ayrıca kamuoyuyla paylaşıldı.   Açıklamamıza katılan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet BOZGEYİK; “Bir an önce sokakta, işyerlerinde toplumsal hareketlerin azaltıldığı, özellikle açık alanların insanlara yasaklanmadığı, kapalı işyerlerinin tamamen kapatıldığı, 14 gün veya 28 gün TTB’nin ve SES’in kamuoyuna açıklamış olduğu, yine Dünya Sağlık Örgütünün bu pandemi sürecinde önermiş olduğu tedbirlerin hızlıca alınması gerekiyor. Yoksa daha fazla yaşam kaybıyla, daha fazla işsizlik ve daha fazla yoksullukla karşı karşıya kalacağımızı ifade ediyoruz. Ve tüm kurum amirlerine Cumhurbaşkanlığının çıkarmış olduğu ilk genelgeye uymalarını, kronik rahatsızlıkları olan, yine 10 yaşından küçük çocuğu olan sadece kadınlar açısından değil erkekler açısından da dönüşümlü izinlerin verilmesi gerekiyor. Yine zorunlu mal ve hizmet üretimi dışındaki tüm üretimin durdurulması gerekiyor. Pandeminin artmasıyla birlikte önümüzdeki günlerde çok yoğun işten çıkarmalarla karşı karşıya kalacağımızı ifade edebiliriz. Yeniden işten çıkarma yasağının yasal hale getirilmesini ve sosyal destekli işini kaybeden özellikle esnaflar açısından da, işçiler ve emekçiler açısından da tam bir gelir gelir güvencesinin iktidar tarafından sağlanmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.   Açıklamanın tamamı aşağıdadır:   BASINA VE KAMUOYUNA   128 milyon vakanın görüldüğü Dünyamızda 32 milyon vaka ile ABD birinci sıradayken, 15 milyon vaka ile Hindistan ikinci, 14 milyon vaka ile Brezilya üçüncü sırada yer almaktadır.   Türkiye ise, “resmi rakamlara göre” 19 Nisan tarihi itibariyle dört milyon 324 bin vaka ile sekizinci sırada, vefat sayısı ise, 36.267 bin olarak oransal olarak dünya sıralarında ilklerdeki yerini almaktadır.   Tek doz aşılama oranlarına bakıldığında ise durum daha da vahimdir. Tüm dünyada aşılama oranı %2,6 iken, Ülke nüfusuna oranla İsrail, İngiltere, ABD, Şili, Bahreyn, Macaristan ve Sırbistan %60-70 oranlarında en çok aşı yapan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alırken, Türkiye %12,88 ile dünya sıralamasında beğenmediği Yunanistan’ın bile gerisinde 22. sırada yer almaktadır.     Ülkemizde 1 Mart 2021 tarihinde “resmi rakamlara göre” yaklaşık 9 bin 900 yeni vaka varken ve vaka sayısı giderek artarken AKP-MHP iktidar partilerinin kongrelerini yapmaları için Türk Tabipler Birliği’nin tüm uyarılarına rağmen tüm tedbirler kaldırılarak yeni “normalleşmeye” geçilmiştir.   1 Mart’tan 2 Mart’a bir günlük sürede bile yeni vaka sayısı %19,67 artış ile 11 bin 800 vaka görülmüştü.   Lebaleb kongrelerin olduğu günden 14 Nisan’da kısmi kapanma tedbirlerinin açıklamasının olduğu güne kadar hastane yoğun bakımları da lebaleb dolmuştur.   Hükümet göstermelik tedbirlerle pandemide sürü bağışıklığı politikasını uygulamaya devam etmektedir. Ülkenin geldiği aşama itibariyle, iktidarın beslemek zorunda olduğu sermaye gruplarının varlığı ezilenlerin emekleriyle inşa edilmiş, savaş yolsuzluk ve talan anlayışı halkın bütçesinin salgının kontrolüne ayrılamayacak duruma gelmesini sağlamış durumda. İktidarın başından beri salgını değil ölümleri yönetmeye çalıştığını biliyoruz, fakat yine biliyoruz ki salgını yönetmeye kalksa bile zaten yönetemeyecekti. Tam bir yerin dibine batmışlık söz konusu.   “Covid-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirlere ilişkin 2021/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin yayımlandığı 14 Nisan’da Covid-19 nedeniyle 279 insanımız vefat ederken, 5 gün sonra 19 Nisan’da günlük vefat sayısı %22,22 artışla 341 olmuştur. Durum git gide kötüleşmektedir.   Pandeminin başlangıcında yayınlanan, uzaktan çalışma ve dönüşümlü çalışma konularında yetki devrini çok geniş tutan Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin kamu idarecilerinin keyfi tutumlarına yol açma tehlikesi barındırdığının altını daha ilk gün çizmiştik.   Uzaktan çalışma ve dönüşümlü çalışmayı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Genelgesi merkezde bakanlıkların, taşrada ise valilerin, belediye başkanların, üst düzey yöneticilerin inisiyatifine, hatta vicdanına bırakılmış, kimi illerde hiç uygulanmamış, kimisinde ise kısmen uygulanmıştır.   Bunun en güzel örneği ise Cumhurbaşkanlığının 15 Nisan 2021 tarih ve E.16291 sayılı yazısı olmuştur. Bu yazı ile bazı Kamu Kurumları’nın Genelgede yazan “60 yaş ve üzerinde olanlar (yönetici pozisyonlarındakiler hariç), Sağlık Bakanlığının belirlediği kronik hastalığı bulunanlar ile 10 yaş ve altı çocuğu olan kadın çalışanlar, idari izinli sayılacaktır.” hükmünden muaf tutulmuştur.   Ardından Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı; 16 Nisan 2021 tarih ve 173 sayılı yazısında Cumhurbaşkanlığının E.16291 sayılı yazısına ilgi tutarak, Adalet Bakanlığı’na bağlı adliyelerde dahil olmak üzere (öreğin: İstanbul Anadolu Adliyesi) 60 yaş ve üzerinde olanları, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kronik hastalığı bulunanlar ile 10 yaş ve altı çocuğu olan kadın çalışanları işe çağırarak keyfi uygulamalara devam etmektedir.   Buradan Cumhurbaşkanlığı’na soruyoruz; 2021/8 sayılı Genelge ile izinli saydığınız Kamu Emekçilerini hangi gerekçelerle bazı Bakanlıklara yazdığınız kendi yazınızla idari izinlerini kaldırdınız?   Örgütlü bulunduğumuz işyerlerinde yaptığımız çalışmalarda, büro emekçileri arasında da ülkemizdeki vaka artışlarıyla doğru orantılı olarak vaka artışları pik yapmış durumdadır.   Önümüzdeki günlerde bizleri daha zorlu bir sürecin beklediğini göz önüne alarak öncelikle;   1. Aşılamanın zaman geçmeden hemen tüm Kamu Emekçilerine yapılması zorunluluktur. Tüm kamu emekçileri belirli bir takvim çerçevesinde hızlıca iki doz aşılanmalı, düzenli aralıklarla test yapılmalıdır.   2. Pandemi ile mücadelede başta gerçek vaka ve ölüm sayıları olmak üzere süreç tam anlamıyla demokratik ve şeffaf yürütülmeli, anti demokratik yönetim anlayışından vazgeçilmeli, Meclis’te bulunan tüm partiler, emek, meslek ve demokrasi güçleri, ilgili tüm kesim temsilcileri merkezi ve yerel süreçlere dâhil edilmelidir.   3. Sosyal gelir destekli toplumsal hareketliliği azaltan zorunlu üretim yapan işletmeler dışındaki işletmelerin kapatıldığı 28 günlük acil kararların alınması, Zorunlu üretimde çalışanlar için riskten arındırılmış çalışma ortamı/koşulları oluşturulması   4. Hastanelerin yanında, güvenli açık alanlarda ve kamu kurumlarında seyyar test yapılabilecek koşullar oluşturularak yaygın test yapılmalı, özellikle iş yerlerinde filyasyon çalışmalarına aksamaya yer vermeksizin devam edilmelidir.   5. Merkezi kapitalist ülkelerin aşı üzerindeki patent haklarının kaldırılmasına yönelik uluslararası alanda çaba yürütülmeli, Tedarik sorunu hızlıca çözülmelidir.   6. Kamuda uzaktan çalışma ve dönüşümlü çalışma gibi çalışma yöntemlerinin sadece pandemi dönemi ile sınırlanması gerektiğini, kamu emekçilerinin hak kayıpları yaşamasının önünü açan söz konusu modellerin kalıcı hale getirilmesine karşı olduğumuzu her platformda ifade ettik, etmeye devam ediyoruz.   7. Bu nedenle; kamu emekçilerini mağduriyetinin giderilmesi için keyfiyete yol açmayan, uygulama birliğini-bütünlüğünü sağlamaya dönük düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Herhangi bir hak kaybına yol açmaksızın yarı zamanlı, vardiyalı, dönüşümlü çalışma, ücretli izin gibi uygulamalar hayata geçirilmelidir.   8. Eşi ister kamuda ister özel sektörde çalışsın erkek-kadın ayrımı yapılmadan tüm kamu personelini kapsayan, dönüşümlü ücretli ebeveyn izni, herhangi bir hak kaybı yaşanmaksızın, hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.   9. 60 yaş ve üzerinde olanlar ile Sağlık Bakanlığının belirlediği kronik hastalığı olan, engelli, hamile (24 haftadan küçük hamilelikler de dahil) ve süt izni kullanan kadın çalışanların tüm kamu emekçilerine keyfi yorumlanmaya açık olmayacak netlikte idari izin hakkı tanınmalıdır.   10. Uzaktan eğitim nedeniyle dönüşümlü ebeveyn izninin kamuda uygulanmasıyla ilgili tüm tedbirler alınmalıdır.   Bu konularda derhal düzenleme yapılması ve tedbirlerin alınması bir zorunluluktur.   Büro Emekçileri Sendikası olarak; Kamu Emekçilerinin sağlığının korunması ve Covid-19 salgınına karşı alınacak tedbirler konusunda Cumhurbaşkanlığından, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına 15 Nisan 2021 tarih ve E.16291 sayılı gönderdiği yazısını iptal ederek 2021/8 sayılı yayımladığı Genelgeye uyulup uyulmadığını, uymayanlar hakkında “Kamu Emekçilerinin yaşam hakkına kast ettikleri” gerekçesiyle derhal idari işlem başlatılmasını talep ediyoruz.   Aksi halde İşyerlerinde görülecek vaka artışı, can kaybı gibi yaşanacak her türlü olumsuzlukta yaşam ve sağlık hakkının gaspı temelinde sorumlulukları olacaktır.   Kamu emekçilerinin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesi gereğince “Çalışmaktan kaçınma hakkı” bulunduğunu hatırlatarak, Büro Emekçileri Sendikası olarak bu konuların takipçisi olacağımızı bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz.

325
COVID-19 DEĞİL TEDBİRSİZLİK ÖLDÜRÜR!
20.04.2021

YAŞAM HAKKIMIZ HİÇ KİMSENİN KEYFİYETİNDE DEĞİLDİR!

 

20 Nisan 2021 Salı günü Genel Merkezimizde düzenlenen basın toplantısında; Covid-19 salgınına karşı alınacak tedbirler konusunda Cumhurbaşkanlığından, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na gönderdiği yazısını iptal etmesi, yayımladığı genelgeye uyulup uyulmadığı ve uymayanlar hakkında idari işlem başlatılması talep edildi.

 

Genel Sekreterimiz Aziz Özkan tarafından yapılan açıklamada; kamu emekçilerinin çalışma koşullarına ilişkin taleplerimiz ayrıca kamuoyuyla paylaşıldı.

 

Açıklamamıza katılan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet BOZGEYİK; “Bir an önce sokakta, işyerlerinde toplumsal hareketlerin azaltıldığı, özellikle açık alanların insanlara yasaklanmadığı, kapalı işyerlerinin tamamen kapatıldığı, 14 gün veya 28 gün TTB’nin ve SES’in kamuoyuna açıklamış olduğu, yine Dünya Sağlık Örgütünün bu pandemi sürecinde önermiş olduğu tedbirlerin hızlıca alınması gerekiyor. Yoksa daha fazla yaşam kaybıyla, daha fazla işsizlik ve daha fazla yoksullukla karşı karşıya kalacağımızı ifade ediyoruz. Ve tüm kurum amirlerine Cumhurbaşkanlığının çıkarmış olduğu ilk genelgeye uymalarını, kronik rahatsızlıkları olan, yine 10 yaşından küçük çocuğu olan sadece kadınlar açısından değil erkekler açısından da dönüşümlü izinlerin verilmesi gerekiyor. Yine zorunlu mal ve hizmet üretimi dışındaki tüm üretimin durdurulması gerekiyor. Pandeminin artmasıyla birlikte önümüzdeki günlerde çok yoğun işten çıkarmalarla karşı karşıya kalacağımızı ifade edebiliriz. Yeniden işten çıkarma yasağının yasal hale getirilmesini ve sosyal destekli işini kaybeden özellikle esnaflar açısından da, işçiler ve emekçiler açısından da tam bir gelir gelir güvencesinin iktidar tarafından sağlanmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Açıklamanın tamamı aşağıdadır:

 

BASINA VE KAMUOYUNA

 

128 milyon vakanın görüldüğü Dünyamızda 32 milyon vaka ile ABD birinci sıradayken, 15 milyon vaka ile Hindistan ikinci, 14 milyon vaka ile Brezilya üçüncü sırada yer almaktadır.

 

Türkiye ise, “resmi rakamlara göre” 19 Nisan tarihi itibariyle dört milyon 324 bin vaka ile sekizinci sırada, vefat sayısı ise, 36.267 bin olarak oransal olarak dünya sıralarında ilklerdeki yerini almaktadır.

 

Tek doz aşılama oranlarına bakıldığında ise durum daha da vahimdir. Tüm dünyada aşılama oranı %2,6 iken, Ülke nüfusuna oranla İsrail, İngiltere, ABD, Şili, Bahreyn, Macaristan ve Sırbistan %60-70 oranlarında en çok aşı yapan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alırken, Türkiye %12,88 ile dünya sıralamasında beğenmediği Yunanistan’ın bile gerisinde 22. sırada yer almaktadır.  

 

Ülkemizde 1 Mart 2021 tarihinde “resmi rakamlara göre” yaklaşık 9 bin 900 yeni vaka varken ve vaka sayısı giderek artarken AKP-MHP iktidar partilerinin kongrelerini yapmaları için Türk Tabipler Birliği’nin tüm uyarılarına rağmen tüm tedbirler kaldırılarak yeni “normalleşmeye” geçilmiştir.

 

1 Mart’tan 2 Mart’a bir günlük sürede bile yeni vaka sayısı %19,67 artış ile 11 bin 800 vaka görülmüştü.

 

Lebaleb kongrelerin olduğu günden 14 Nisan’da kısmi kapanma tedbirlerinin açıklamasının olduğu güne kadar hastane yoğun bakımları da lebaleb dolmuştur.

 

Hükümet göstermelik tedbirlerle pandemide sürü bağışıklığı politikasını uygulamaya devam etmektedir. Ülkenin geldiği aşama itibariyle, iktidarın beslemek zorunda olduğu sermaye gruplarının varlığı ezilenlerin emekleriyle inşa edilmiş, savaş yolsuzluk ve talan anlayışı halkın bütçesinin salgının kontrolüne ayrılamayacak duruma gelmesini sağlamış durumda. İktidarın başından beri salgını değil ölümleri yönetmeye çalıştığını biliyoruz, fakat yine biliyoruz ki salgını yönetmeye kalksa bile zaten yönetemeyecekti. Tam bir yerin dibine batmışlık söz konusu.

 

“Covid-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirlere ilişkin 2021/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin yayımlandığı 14 Nisan’da Covid-19 nedeniyle 279 insanımız vefat ederken, 5 gün sonra 19 Nisan’da günlük vefat sayısı %22,22 artışla 341 olmuştur. Durum git gide kötüleşmektedir.

 

Pandeminin başlangıcında yayınlanan, uzaktan çalışma ve dönüşümlü çalışma konularında yetki devrini çok geniş tutan Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin kamu idarecilerinin keyfi tutumlarına yol açma tehlikesi barındırdığının altını daha ilk gün çizmiştik.

 

Uzaktan çalışma ve dönüşümlü çalışmayı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Genelgesi merkezde bakanlıkların, taşrada ise valilerin, belediye başkanların, üst düzey yöneticilerin inisiyatifine, hatta vicdanına bırakılmış, kimi illerde hiç uygulanmamış, kimisinde ise kısmen uygulanmıştır.

 

Bunun en güzel örneği ise Cumhurbaşkanlığının 15 Nisan 2021 tarih ve E.16291 sayılı yazısı olmuştur. Bu yazı ile bazı Kamu Kurumları’nın Genelgede yazan “60 yaş ve üzerinde olanlar (yönetici pozisyonlarındakiler hariç), Sağlık Bakanlığının belirlediği kronik hastalığı bulunanlar ile 10 yaş ve altı çocuğu olan kadın çalışanlar, idari izinli sayılacaktır. hükmünden muaf tutulmuştur.

 

Ardından Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı; 16 Nisan 2021 tarih ve 173 sayılı yazısında Cumhurbaşkanlığının E.16291 sayılı yazısına ilgi tutarak, Adalet Bakanlığı’na bağlı adliyelerde dahil olmak üzere (öreğin: İstanbul Anadolu Adliyesi) 60 yaş ve üzerinde olanları, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kronik hastalığı bulunanlar ile 10 yaş ve altı çocuğu olan kadın çalışanları işe çağırarak keyfi uygulamalara devam etmektedir.

 

Buradan Cumhurbaşkanlığı’na soruyoruz; 2021/8 sayılı Genelge ile izinli saydığınız Kamu Emekçilerini hangi gerekçelerle bazı Bakanlıklara yazdığınız kendi yazınızla idari izinlerini kaldırdınız?

 

Örgütlü bulunduğumuz işyerlerinde yaptığımız çalışmalarda, büro emekçileri arasında da ülkemizdeki vaka artışlarıyla doğru orantılı olarak vaka artışları pik yapmış durumdadır.

 

Önümüzdeki günlerde bizleri daha zorlu bir sürecin beklediğini göz önüne alarak öncelikle;

 

1. Aşılamanın zaman geçmeden hemen tüm Kamu Emekçilerine yapılması zorunluluktur. Tüm kamu emekçileri belirli bir takvim çerçevesinde hızlıca iki doz aşılanmalı, düzenli aralıklarla test yapılmalıdır.

 

2. Pandemi ile mücadelede başta gerçek vaka ve ölüm sayıları olmak üzere süreç tam anlamıyla demokratik ve şeffaf yürütülmeli, anti demokratik yönetim anlayışından vazgeçilmeli, Meclis’te bulunan tüm partiler, emek, meslek ve demokrasi güçleri, ilgili tüm kesim temsilcileri merkezi ve yerel süreçlere dâhil edilmelidir.

 

3. Sosyal gelir destekli toplumsal hareketliliği azaltan zorunlu üretim yapan işletmeler dışındaki işletmelerin kapatıldığı 28 günlük acil kararların alınması, Zorunlu üretimde çalışanlar için riskten arındırılmış çalışma ortamı/koşulları oluşturulması

 

4. Hastanelerin yanında, güvenli açık alanlarda ve kamu kurumlarında seyyar test yapılabilecek koşullar oluşturularak yaygın test yapılmalı, özellikle iş yerlerinde filyasyon çalışmalarına aksamaya yer vermeksizin devam edilmelidir.

 

5. Merkezi kapitalist ülkelerin aşı üzerindeki patent haklarının kaldırılmasına yönelik uluslararası alanda çaba yürütülmeli, Tedarik sorunu hızlıca çözülmelidir.

 

6. Kamuda uzaktan çalışma ve dönüşümlü çalışma gibi çalışma yöntemlerinin sadece pandemi dönemi ile sınırlanması gerektiğini, kamu emekçilerinin hak kayıpları yaşamasının önünü açan söz konusu modellerin kalıcı hale getirilmesine karşı olduğumuzu her platformda ifade ettik, etmeye devam ediyoruz.

 

7. Bu nedenle; kamu emekçilerini mağduriyetinin giderilmesi için keyfiyete yol açmayan, uygulama birliğini-bütünlüğünü sağlamaya dönük düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Herhangi bir hak kaybına yol açmaksızın yarı zamanlı, vardiyalı, dönüşümlü çalışma, ücretli izin gibi uygulamalar hayata geçirilmelidir.

 

8. Eşi ister kamuda ister özel sektörde çalışsın erkek-kadın ayrımı yapılmadan tüm kamu personelini kapsayan, dönüşümlü ücretli ebeveyn izni, herhangi bir hak kaybı yaşanmaksızın, hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.

 

9. 60 yaş ve üzerinde olanlar ile Sağlık Bakanlığının belirlediği kronik hastalığı olan, engelli, hamile (24 haftadan küçük hamilelikler de dahil) ve süt izni kullanan kadın çalışanların tüm kamu emekçilerine keyfi yorumlanmaya açık olmayacak netlikte idari izin hakkı tanınmalıdır.

 

10. Uzaktan eğitim nedeniyle dönüşümlü ebeveyn izninin kamuda uygulanmasıyla ilgili tüm tedbirler alınmalıdır.

 

Bu konularda derhal düzenleme yapılması ve tedbirlerin alınması bir zorunluluktur.

 

Büro Emekçileri Sendikası olarak; Kamu Emekçilerinin sağlığının korunması ve Covid-19 salgınına karşı alınacak tedbirler konusunda Cumhurbaşkanlığından, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına 15 Nisan 2021 tarih ve E.16291 sayılı gönderdiği yazısını iptal ederek 2021/8 sayılı yayımladığı Genelgeye uyulup uyulmadığını, uymayanlar hakkında “Kamu Emekçilerinin yaşam hakkına kast ettikleri” gerekçesiyle derhal idari işlem başlatılmasını talep ediyoruz.

 

Aksi halde İşyerlerinde görülecek vaka artışı, can kaybı gibi yaşanacak her türlü olumsuzlukta yaşam ve sağlık hakkının gaspı temelinde sorumlulukları olacaktır.

 

Kamu emekçilerinin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesi gereğince “Çalışmaktan kaçınma hakkı” bulunduğunu hatırlatarak, Büro Emekçileri Sendikası olarak bu konuların takipçisi olacağımızı bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz.