Demokrasi ve adalet için,
Barışa dair umudu gerçeğe dönüştürmek,
eşitlik ve özgürlüğü sağlamak için,
Karanlık kuşatmaya karşı
laiklik ve aydınlık bir gelecek için,
çalışma hakkımız
için,
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz demek için,
Satış sözleşmesine karşı gerçek toplu sözleşme ve grev hakkımız için,
Hukuksuzca ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin işe iade edilmesi, OHAL Komisyonunun lağvedilmesi için,
Emeklilerimizin insanca yaşayabileceği ekonomik, sosyal ve adil bir ortam için,
Sermayenin pandemi koşullarında kod-29 adı altında binlerce işçiyi işten atma ahlaksızlığına karşı kamu emekçilerinin ve işçilerin birlikte mücadele ve dayanışması için;YüRüDüK…
24 Mart günü İstanbul’dan başlayan ve Genel Başkanlarımız Bahadır Berdicioğlu, Genel Sekreterimiz Aziz özkan ve Merkez Kadın Sekreterimiz Banu Aykaç’ın da katıldığı KESK “İşimi/çalışma Hakkımı İstiyorum” yürüyüşü Ankara’da son buldu.
İstanbul’da başlayan ve Gebze, Kocaeli, Yalova, Bursa ve Eskişehir’de devam eden yürüyüş, Şubeler Platformlarının katılımıyla il meydanlarında yapılan basın açıklamalarıyla devam etti.
Yürüyüş kolumuz Ankara girişinde polis engeliyle karşılaştı. Polis tarafından ablukaya alınan KESK üyeleri otobüslerine bindirilmeye çalışılarak, Aile, çalışma ve Sosyal Politikalar bakanlığı önünde yapılacak açıklamaya izin verilmedi.
Yürüyüşçüleri karşılamak için Bakanlık önüne gelen KESK Ankara Şubeler Platformu üyeleri ablukaya alınarak burada beklemelerine izin verilmedi.
Engellemelere rağmen Bakanlık yakınında bulunan Emek Caddesinde açıklama yapan yürüyüşçüler adına konuşan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, “KHK zulmüne karşı üç gündür yollardayız. Geçtiğimiz tüm yollarda bu kanunsuzluğu anlatıyoruz, taleplerimizi haykırıyoruz ama muhatabımız olan Bakanlık önüne gitmemiz Ankara’da engelleniyor. Bakanlık neden çekiniyor, itibarının sarsılmasından mı çekiniyor. Eğer öyleyse itibarını sarsacak asıl şeyi biz söyleyelim; bir çocuk en büyük hayali diye babam iş bulsun, borçlarımızı kapatalım diyorsa, işçiler, emekçiler tıklım tıklım çalıştırılırken pandemi önlemleri alınmadığı için ölüyorsa, kendisi ahlaksızlığa dönmüş olan Kod 29 bu ülkede işverenler tarafından yaygın bir şekilde kullanılıyorsa, emekçiler güvencesiz çalışmaya, işsizliğe, sefalete mahkum bırakılıyorsa işte sizin itibarınızı sarsacak olan bunlardır. İtibar kazanmak istiyorsanız emekçilerin haklarını verin. Ülkeyi KHK’lerle yönetmeye başladılar. 130 bin kişi bir gecede yayınlanan listelerle, kamu gücünü emaneten elinde tutanların listeleriyle, sadece kanaate dayanılarak, sadece iftiralarla, hiçbir somut delil olmaksızın, masumiyet karinası çiğnenerek işinden edildi. Yetmedi birçok hakları ellerinden alındı. Bizim bildiğimiz, kamuoyuna yansıyan 80 intihar var. İnsanlar işlerinden, aşlarından edildiği için, vatandaşlıktan adeta fiilen çıkarıldıkları için ölüme sürüklendiler bu ülkede. Bizim üyelerimiz iade kararları aldılar, ama ne zaman yaşamlarını kaybettikten sonra. En az beş üyemiz bu haksızlığa dayanamadığı için hayatını kaybetti. Oyalama ve noterlik dışında bir iş yapmayan OHAL Komisyonu adaletsizliği devam ediyor. Bu kadar adaletsizlik yeter artık. Komisyon derhal lağvedilmeli, bütün kamu emekçileri işlerine iade edilmeli, red kararları geçersiz sayılmalıdır. İşte biz bunları söyleyecektik Bakanlığa. Bizim mücadelemiz sadece KHK ihraçları için değil emeği ile geçinen, geçinmek zorunda olanların tamamının mücadelesidir” açıklamalarında bulundu.