2020 yılını geride bırakıyoruz. Covid-19 Pandemisi başka bir ifadeyle kapitalizmin krizi yıla damgasını vurdu. Resmi açıklamalara göre yaklaşık 82 milyon vaka tespit edildi. Hayatını kaybedenlerin sayısı iki milyona yakın. Kapitalist illüzyon sihirini yitirdi.Sistemin kudreti üzerine üretilen masallar ve hayaller, pandemi gerçekliği karşısında çöktü. Geride tek bir gerçek kaldı: Mesafe, maske ve hijyen! Görüldü ki insanlara “mesafe, maske ve hijyen” imkanlarını dahi sağlayamadılar.
Ya kölelik ya özgürlük! Umutluyuz!
Şaşırtıcı olmasa da başlangıçta bütün insanlık için bir risk ve korku sebebi olan salgının zamanla şirketler ve hükümetler için elverişli ekonomik-siyasi bir iklime ve fırsata dönüştürülmeye çalışıldığını gördük. İşçi ve emekçiler, dünyanın ezilen hakları sistem krizinin bütün faturasının kendilerine çıkarılması hesaplarını şayet bozamazlar ise 2021’de paylarına fazlasıyla eşitsizlik ve adaletsizlik; güvencesizlik ve işsizlik; kıtlık, hastalık ve ölüm düşecektir. Görüyoruz ve umut ediyoruz ki salgına rağmen, kölelik koşullarında çalışmaya maruz bırakılanlar (sisteme ilişkin temelsiz ön yargıların ve illüzyonun paramparça olduğu koşullarda)yeni dönemde kendilerine “ilaç” diye içirilmek istenen ölümcül “zehri” içmeyecek; bu süreci ekolojik yaşamdan yana eşit, özgür ve adil bir dünya isteminin manivelası haline getireceklerdir.
ABD’de milyonları içine alan “Nefes Alamıyorum Hareketi”, Hindistan’da yüz milyonlarca işçi ve çiftçinin katıldığı grev ve yürüyüşler umutlu olmanın kanıtlarını sundular. Uluslararası ve bölge gericiliğinin bütün boğma girişimlerine karşı direnerek ayakta kalmayı başaran Rojava da umudu büyütmektedir.
AKP-MHP Rejimi: Başaramadıkları başardıklarından fazla!
Dünya da olduğu gibi ülkemizin de 2020-gündemi ağırlıkla Pandemi oldu. AKP-MHP rejiminin bütün kötülüklerini, topyekûn ve yoğunlaşmış halde salgın prizmasından bir kez daha yaşamış olduk. Salgın şoku ortamında emek, demokrasi ve barış güçlerini; eko-sistemi hedef alan yeni saldırılar devreye konuldu. Devletin iflasına neden olacak ölçekte, sermaye gruplarına vergi muafiyetleri sağlanıp, teşvik ve destek paketleri verilirken, kayıt dışı çalışıp da işsiz kalanlar, yoksullar açlığa terk edildi. Muhalif belediyelerin sosyal yardım kampanyalarına yasal ve fiili engeller getirildi. 2021 Bütçesi Halkın değil, rant ve talanın, sarayın ve savaşın bütçesi oldu. Asgari ücret yine sefalet ücreti olarak kayıtlara geçti. Kadına şiddet, çocuk istismarı, işçi kazaları ve cinayetleri azalmak şöyle dursun daha da arttı. Adliye binaları adaletsizliği yaymaya devam etti. Çete ve adi suçlular af edilip serbest bırakılırken, aydınlar, gazeteciler ve seçilmişler zindanlarda tutuldu. Ormanlarımızın, mera ve tarım alanlarımızın maden ve enerji şirketlerine koşulsuzca devri için yeni torba kanunlar çıkarıldı. 12 bin yıllık Hasankeyf sulara gömüldü. Sadece tabiatı ve tarihi değil; yaşamımızı, suyumuzu, toprağımızı, yiyeceğimizi ve soluduğumuz havayı zehirleyip yok ediyorlar!
Yerli ve yabancı şirketler ile onların hizmetkârlarının başardıklarının yanında düşünüp de hayata geçiremediklerinin daha fazla olduğunu biliyoruz. Kamuoyunun baskısı sonucu çok sayıda yasa teklifini geri çekmek zorunda kaldılar. Kadınlarımız, İstanbul Sözleşmesi’ne dokunmalarına izin vermedi. Bütün çabalarına rağmen, Barolarımızın, Tabip Odalarımızın,diğer Meslek ve Emek Örgütlerimizin mücadele azmini ve kararlılığını geriletemediler. Oy kaybetmeye ve erimeye devam ediyorlar. Kazdağları’nın, Kirazlıyayla’nın, Munzur’un, Salda’nın, Karadeniz’in akarsu ve dağlarının sahipsiz olmadığını görüyorlar.
İşbirlikçi-İktidar yandaşı sendikacılığın krizi büyüyor! Gelecek bizimdir!
2020 yılı kamu emekçileri ve iş kolumuz yönünden de zor bir yıl oldu. Kalıcılaştırılan OHAL KHK’leri kamu emekçilerinin başı üzerinde Demokles’in Kılıcı misali sallandırılıyor. Kadrolu güvenceli çalışma hakkı “esnek çalışma” adı altında tasfiye edilmek; maaş ve özlük haklarımız budanmak isteniyor. Yandaş ve işbirlikçi sendikaların aktif/gönüllü desteğiyle her TİS dönemi, maaş ve sosyal haklarımızın biraz daha gerilediği bir momente dönüşüyor. Kamu emekçileri içinde işbirlikçi“sendikalar” somutunda sendikasızlığın yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bundandır ki, 2021 yılı yandaş/işbirlikçi sendikal anlayışın çıkmazlarının derinleştiği, her şart ve koşul altında üyelerine ve kamu emekçilerine sahip çıkan, grevli toplu sözleşmeli mücadele çizisi izleyen, kendisini ülkenin özgür, mutlu ve aydınlık geleceği için diğer emek ve demokrasi güçleri yanında konumlandırmış sınıf ve kitle sendikacılığı anlayışı ve pratiğinin geliştiği bir yıl olacaktır.
Sendikamız yenilenmiş yüzlerce yönetici ve binlerce üyesiyle mücadeleyi ve umudu büyütmeye hazır!
Sendikamız Tarım Orkam-Sen, sınıf ve emek hareketinin engin tarihinden ve yirmi yıllık zengin mücadele tecrübesinden aldığı güç ile 2020’de yenilenmiş yüzlerce Şube/Merkez yöneticisi, binlerce üyesiyle 2021’i karşılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı iş kollarında çalışan kamu emekçilerinin gerçek sendikal temsilcisi olma bilinciyle mücadele ve örgütlülüğümüzü yükseltecek, KESK bütünselliğinin etkili ve görünür bir bileşeni olma iddiamızı ete-kemiğe büründürecek, işkolumuzda kamusal hizmet ve denetimin gerçek bir temsilcisi olacağız. Bu duygu ve düşüncelerle, Dünya ve Ortadoğu halklarının, halkımızın, kamu emekçilerinin, emek, demokrasi ve barış savunucularının, kadınlarımızın, tutsak, sürgün ve ihraç edilmişler başta olmak üzere bütün KESK’lilerin ve üyelerimizin yeni yılını kutlar, 2021’in dayanışma ve mücadelenin, örgütlülüğün ve umudun büyütüldüğü bir yıl olmasını diliyoruz.30/12/2020
Tarım Orkam Sen Merkez Yönetim Kurulu