PANDEMİDE YAPILANDIRMA OLMAZ!

254



7256 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 17. 11. 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Torba kanun olarak yapılan düzenleme ağırlıklı olarak kamu alacaklarının başta vergi, SGK primi, öğrenim kredisi borçları ve cezaları kapsıyor. Yapılandırmanın kapsamı ise 31. 08. 2020 tarihine kadar ki kamu alacakları olarak tanımlanıyor.
YAPILANDIRMA DEĞİL MüCBİR SEBEP İLAN EDİLMELİDİR!
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 13’üncü maddesi ile hükme bağlanmış olan “mücbir sebepler”, mükelleflere tanınmış çok önemli haklardan bir tanesidir. Vergi hukuku bakımından mücbir sebep; vergi mükelleflerinin, vergi sorumlularının ve ceza muhataplarının isteseler dahi hiçbir biçimde kendi çabaları ve iradeleriyle önüne geçemeyecekleri, oluşunu ve sonuçlarını engelleyemeyecekleri doğal veya yapay durumlara denir. 2020 yılı mart ayı itibariyle ülkemizi de içine alan pandemi koşulları, bu süreçten etkilenen mükellefler için mücbir sebep olarak kabul edilmelidir. Pandemi koşullarında ticari faaliyetini sürdüremeyen mükelleflere kira yardımında bulunup, aynı anda da vergi borçlarını taksitlendir ve öde yaklaşımının başka bir örneği olmadığı gibi olması da temayüllere ve yasalara uygun değildir.
BüRO EMEKçİLERİ, MALİ MüŞAVİRLER VE HALKIMIZIN SAĞLIĞI RİSK ALTINA ALINMIŞTIR!


Pandemi sürecinin pik yaptığı, yeni yıla girilirken evlerde yakınlarınızla bile bir araya gelmenizin engellenmeye çalışıldığı bir süreçteyiz. Böyle bir dönemde uzun kuyruklarların yanı sıra, elverişsiz binalarda kalabalıkları bir araya getirmek, başta Maliye, SGK ve İŞKUR emekçilerinin yayınlanan genelgelerde pandemiye karşı önlem olarak çıkarılan dönüşümlü çalışma, esnek mesai gibi uygulamaların dışına çıkarılması hangi aklın ürünüdür. Söz konusu kamu alacakları ise pandemi teferruat yaklaşımının sonucu olmakla birlikte uygulama kendi içerisinde de çelişiyor.
Yapılandırma ilgili süreçte 31 Ağustos sonrası kapsam dâhilinde olmadığından sanki süreç normale dönmüş algısı yaratılıyor. Pandemi sürecinde mağdur olan başta küçük esnaf, çiftçi ile birlikte öğrenim kredisi borcu olan milyonlarca gence bir lütuf gibi sunulan yapılandırma uygulaması gerçeklikle bağdaşmıyor. Yapılandırmanın kapsamı ve başvuru süreci haziran ayına kadar uzatılarak, pandemiden doğrudan etkilenen kesimlere mücbir sebep hükümleri uygulanmalıdır.
Büro Emekçileri Sendikası olarak, ilkesel olarak vergi ve prim aflarına karşı olduğumuz kamuoyu tarafından bilinmektedir. Pandeminin ikinci dalgasının yaşandığı kontrol alınamadığı bir süreçte insanları kalabalık ortamlarda bir araya getiren bu süreci doğru bulmadığımızı defalarca ifade ettik. Başvuru süresi ile ödeme sürelerinin bir ay ötelenmesi siyasi iktidarın bu uygulamadaki plansızlığını tescil ederken bir ay değil haziran ayına kadar ertelemenin doğru olacağını bir kez daha ifade ediyoruz.
EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ!


Rutin hale gelen borç yapılandırmalarının ve kısa çalışma ödeneği başvurularının yoğunluğu, Maliye, SGK ve İŞ-KUR emekçilerine, yıllarca süren ilave iş yükü getirdiği ortadadır. Vergi ve sosyal güvenlik sisteminin çarpıklığının yükü Maliye, SGK ve İŞKUR emekçilerine yüklenemez. Bu çerçevede Maliye, SGK ve İŞ-KUR emekçilerinin ek ödemeleri arttırılarak ek ödemelerin emekli aylığına esas kazanca dâhil edilmesi sağlanmalıdır.
PANDEMİ öNLEMLERİ YOK SAYILAMAZ!


İş yoğunluğu bahanesi ile başta Maliye, SGK, İŞKUR ve Adliyelerde pandemi sürecine ilişkin önlemlerin rafa kaldırılması kabul edilemez. Hem hukuki hem de vicdani değildir. Bir an önce dönüşümlü çalışma ve mesai saatlerinin genelge kapsamında 10. 00-16. 00 saatleri arası olarak uygulanmasına hemen geçilmeli, 60 yaş üstü personel idari izinli sayılmalıdır. Eğitimin uzaktan yapılmaya devam edildiği bir süreçte ilköğretim ve öncesi çocuğu olanlar da idari izinden faydalandırılmalıdır. Ortaya çıkacak olumsuzluklardan başta bu genelgeleri uygulamayan yöneticiler sorumlu olacaktır.


BES olarak büro emekçilerinin ve halkımızın taleplerini her koşulda savunmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.