MUSTAFA SÖNMEZ: KREDİ İLE ISINAN EKONOMİYE DÖVİZ ŞOKU (12. 08. 2020)

194

Krediyle körüklenen iç talep ekonomide birçok yan etkiye yol açarken, son döviz şokunun ardından sonbaharda sert bir türbülansın gelmesinden endişe ediliyor.



Pandeminin yükseldiği 2020 ikinci çeyrek döneminde yüzde 10’un üstünde küçüldüğü tahmin edilen ekonomiyi çukurdan çıkarmak için haziran başından itibaren hızlandırılan bol ve ucuz kredi pompalaması, beraberinde bir ısınmayı getirmişken sert bir döviz yükselişi ile şoke oldu.

Tüketiciler, kamu bankalarının öncülük ettiği bir yıl ödemesiz, bol taksitli ucuz krediye adeta hücum etti. Konut satışları hızlandı, otomobilde görülmedik bir talep özellikle ikinci el piyasayı coşturmuş durumdaydı. Kredi ile kışkırtılan iç talep, duran sanayi çarklarını da çalışır hale getirdi. İhracatta fazla bir kıpırdama görünmese, turizm komadan çıkmasa da
ekonomi iç talep artışı ile toparlanma çabasındaydı.

Ne var ki özellikle kamu bankalarına verilen direktif ile dağıttırılan kredilerin kışkırttığı talep, birçok yan etkiye yol açıp, tuzaklar da kuruyor. Talep artışı, beraberinde tüketici enflasyonunu da kışkırttı. Yıllığı
[
(FT), pandemi tam da kontrol altına alınmadan başlatılan ekonomide açılmanın, kredi ile ısınmanın tehlikeli bir kumar olduğunu yazdı. 3 Ağustos’ta Türkiye muhabiri Laura Pitel’in imzasıyla yayımlanan “Erdoğan hızlı iyileşme konusunda kumar oynarken Türkiye rezervlerini bitiriyor” başlıklı makalede, ülkenin turizm sektörünün zorda olduğu ve yatırımcıların ‘kaçıştığı’ ifade edildi.

[kck]formPitel, Ankara’nın bu şartlar karşısında yeni bir döviz krizini önlemek için milyarlar harcadığını yazdı. FT, Türkiye’nin krizdeki ekonomik yaklaşımını yüksek riskli olarak nitelendirirken, hızlı iyileşme yönünde atılan adımların kumar olduğunu ifade etti. [kck]/formMakalede, pandeminin turizmde yarattığı çöküntünün Türkiye’nin finanslarında açığa neden olduğu, bu yılın başından itibaren resmi rezervlerde 13 milyar dolar azalma gerçekleştiği vurgulandı.
FT haberi aslında yeni bir unsur içermiyor. Türkiye’de uzun zamandır yapılan analizleri özetliyor. Ama yine de konuyu mercek altına alan FT olunca olanlar oldu. Piyasalar dalgalandı ve Türkiye’den sermaye çıkışı hızlandı. özellikle döviz rezervinin düzeyi ve kura müdahale şekline odaklanan, bunun canlanan ekonomiyle çeliştiğini vurgulayan analiz, yabancı yatırımcılar üzerinde etkili oldu.
[

Merkez Bankası’nın bağımsızlığını anlamsız bulduğunu söyleyip bir de Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi kilit bir koltuğa damadı Berat Albayrak’ı oturtunca yabancılar biraz daha uzaklaştılar. ABD ile
[

ona düşük faizli para politikası dikte ederek aşmak istedi. Umulan şey, enflasyona rağmen düşürülmüş faizlerin ekonomiyi canlandıracağıydı. Ama aynı zamanda döviz fiyatlarının artışını da önlemek gerekiyordu. Bunun için de Merkez Bankası piyasaya müdahil oldu, kamu bankaları üstünden döviz satarak fiyatlara ayar verdi.
Ancak döviz, TL’ye güvenmeyen tasarrufçu tarafından halen talep ediliyor ve tasarruflarda payı yüzde 53’e kadar çıktı. En yakın 12 ayda çevrilmesi gereken dış borç
[

yakın döviz bulundu. Toplam rezervlerdeki payı yüzde 68’i bulan bu
[

kadar çıkmasına yol açan daralmayı, haziran başında ekonomiyi açarak aşmak, bunun için tüketicinin aklını geri ödeme süresi uzun, fiyatı düşük kredi ile çelmek, oynanan kumarın adı. Kredi hacmi hızla artırıldı, özellikle konut, otomobil, ihtiyaç kredisi kullanan tüketicinin borç stoku 737 milyar TL’ye ulaşarak son
[

, bekleyişler yükseliyor. Ama bu ısınma ile birlikte bir yandan tüketici fiyatları tırmanıyor, bir yandan üretimin ihtiyacı olan ithalat için döviz talebi döviz fiyatlarını yükseltiyor.

Ekonomiyi ısındırma, içeriye ve dışarıya tam da güven vermiş görünmüyor. çünkü hâlâ eline TL geçen, artacağı beklentisiyle döviz alıyor, yabancılar Türkiye’de kalmak istemiyorlar. Ağustos başında 560’a çıkan Türkiye’nin
[