MUSTAFA SÖNMEZ: İSTANBUL HAVAALANI KORONAVİRÜS KURBANI (22. 04. 2020)

190

COVID-19 salgını havacılık sektörüne büyük darbe indirirken, bir yıl önce iddialı hedeflerle açılan İstanbul Havalimanı başlı başına bir pandemi enkazı olmaya aday



Koronavirüs salgınından küresel ekonomi büyük zarar görürken salgından ilk ve en ağır darbeyi havacılık sektörünün aldığını tahmin etmek zor değil. Virüsün yayılmasını önlemek için uçuş yasakları getiren devletler, havayolu şirketleri ile hava meydanı işletmelerinin milyarlarca dolar zararına yol açacak yasak kararını almakta hiç tereddüt etmediler. Salgını önlemek adına atılan bu adımlar, geride telafisi zor ticari kayıplar yarattı. Her geçen gün de zarar büyüyor.
Türkiye ekonomisinin son 20 yılının yükselen yıldız sektörü havacılık da bu büyük türbülanstan elbette nasibini aldı ve sektör kelimenin tam anlamıyla yere çakıldı. Henüz zarar-ziyan tespiti bile yapılmış değil. Büyük zarar yazanlar sadece havayolu şirketleri değil, aynı zamanda çoğu kamu-özel işbirliği ile işletilen hava meydanlarının işletmecileri. Hele ki Türkiye’de yapımı büyük tartışmalara yol açan İstanbul Havalimanı’nın iddiaları ve hedefleri pandemi karşısında tuzla buz olmuş hâlde. Bu havalimanının işletmeciliğini üstlenmiş firmanın nasıl ayakta kalacağı bir büyük soru.
COVID-19’dan öncelikle hasar gören küresel havacılık sektörünün tahmini zararı her hafta yenileniyor. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin
[
riski altında olduğunu söylüyor. Asya Pasifik’te 11,2 milyon, Avrupa’da 5. 6 milyon, Latin Amerika’da 2,9 milyon, Kuzey Amerika’da 2 milyon, Afrika’da 2 milyon ve Orta Doğu’da 900 bin kişi işini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya.
Havacılıktaki “çakılma”yı onarmak için devletler belli önlem paketleri açıklıyorlar. Doğrudan finansal destek, kredi garantileri, tahvil alımları, vergi muafiyeti gibi destekler yağdırılıyor ama yine de birçok ülkenin ulusal havayollarını kamulaştırmak zorunda kalacağı ihtimali gündemde.
Havacılık, Türkiye’nin son 20 yılının yükselen sektörü olarak hedef büyütmekteyken COVID-19 salgınına ilk yakalananlardan oldu. Yaşanan hasarı anlatabilmek için önce sektör ile ilgili bazı hatırlatmalar yapmak yerinde olacaktır. Türkiye’nin dünya coğrafyasındaki yeri, lojistik konumu, küreselleşme sürecinin Türkiye’ye bahşettiği önemli bir şans olarak hatırlandı ve 1990’lardan başlanarak yatırımlara girişildi. “Dar gövde menzili” diye tanımlanan mesafelerde İstanbul, dünya dış hat trafiğinin yüzde 40’ına, 60’ın üstünde başkente, Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu, Kuzey ve Doğu Afrika’nın tamamına erişebilecek bir konuma sahip. Bu coğrafya avantajı, dışarıdan da kaynak temin edilerek havacılık yatırımlarına ağırlık verilmesinde etkili oldu.
Havacılık sektörüne dönük atılımlarda çekici güç, ulusal havayolu şirketi Türk Hava Yolları (THY) oldu elbette. THY özellikle dış yolcu pazarını derinleştirmek üzere yeniden yapılandırıldı. Bir yandan uçak filosu hızla büyütüldü, uçtuğu noktalar hızla artırıldı. Yeni özel firmalar sektöre girdi. Türkiye’nin iç ve dış hatta 2003 yılında 33 milyon yolcu trafiği varken 2019’da ulaşılan sayı 209 milyonu buldu. Bu 16 yılda yüzde 536’lık bir artış demek. “Uçmayan kalmasın” sloganıyla özellikle iç uçuşlar da kolaylaştırılarak iç ve dış hat payları eşitlendi.
Birçok yeni havaalanının inşasının ardından, İstanbul’a yetersiz gelen hava meydanı kapasitesini artırmak üzere, oldukça iddialı bir proje olan
[

edilerek pandemi ihtiyacı diye takdim edilen bir hastane inşaatının arsasına dönüştürüldü.
COVID-19’un Türkiye havacılığına indirdiği darbeyi, hemen mart ayı
[

kira bedeli ödemesi gerekiyor. Şirketin 2019 için bu yükümlülüğü ertelenmişti. Devletin ise İGA’ya taahhüt ettiği yolcu garantisi yükümlülüğü var.
Şirketin 2019’da, havalimanının açıldığı 6 Nisan’dan yıl sonuna kadar, 55 milyon yolcuya hizmet verdiği açıklanmıştı. 2020 Mart ayında başlayan çöküntü ile birlikte 90 milyon yolcu kapasiteli bu alanı işleten firmanın birkaç ay bile yardımsız tutunması zor görünüyor. İGA’nın ayakta kalamaması hâlinde kamulaştırılması ve/veya aynı anlama gelen, paralel bütçe olarak adlandırılan devletin
[

. Faaliyetini durmuş şirketlerden uçak park parasını, kira ücretlerini hiçbir şey olmamış gibi almaya devam ediyor.
Havacılık ile ilgili bir diğer devlet kuruluşu Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) ise sadece ruhsat ve temdit ücretlerinde yüzde 50 indirime gitti. Yerde yatacak uçakların kiraya verilmesine mevzuat anlamında imkân sağlandı. Yolcu hakları kapsamında tazminatlar bir yıl ertelendi. Bütün bunlar, sektörce yetersiz bulunuyor ve devletin daha köklü önlemlerine ihtiyaç duyuluyor.
22 NİSAN 2020 – AL MONİTOR