MUSTAFA SÖNMEZ: KONUTUN ZARARI VERGİ MÜKELLEFİNE (08. 05. 2019)

228

çok bilinmeyen bir şey değil; her ekonomik krizde döner dolaşır krizden çıkışın faturası vergi mükellefine yıkılır. Türkiye’deki ekonomik krizlerde defalarca yaşanan bu adaletsizlik, şimdi 2018-2019 krizinde tekrar ediyor. Krizin neden olduğu yıkıntıların kapattığı yolları açmak için kamu, ya dolaylı ya da doğrudan müdahalelerde bulunuyor ve Hazine’nin, merkezi bütçenin açıklarına yol açan bu müdahaleler, sonunda vergi mükelleflerine fatura ediliyor.
Döviz fiyatlarının hızlı tırmanışına kamu bankaları aracılığıyla müdahale edildiği, kamunun piyasanın altında fiyatla döviz satışları yaptığı biliniyordu. Kamu bankaları, fizibil olmayan birçok projeye kredi açmaya memur edildiler. İstanbul Yeni Havalimanı için dışarıdan bulunamayan krediler, kamu bankaları Ziraat ve Halk Bankası tarafından sağlandı. Türkiye’nin en büyük medya grubu Doğan’ın
[
‘nun çatısı altına alınan kamu bankaları, batık kredilerinin bilançolarını felç etmesi sonucu yeni kredi açamaz duruma gelince önce
[

bir sermaye enjeksiyonu Hazine’den gerçekleşti. Kamu bankaları yeniden bazı kurtarma operasyonlarına memur edilecek konuma getirildiler. Bunun ilk adımı da krizdeki konut sektörüne yapıldı.
Yerel seçimler sonrası, 10 Nisan’da, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın toplantısını izleyenlerin aklında enerji ve inşaat sektörlerine
[

bülteninde şu bilgi de yer aldı: “Ziraat Portföy Yönetimi A. Ş. Markalı Gayrimenkul Yatırım Fonu’nun kuruluşuna izin verilmesi talebinin olumlu karşılanmasına karar verilmiştir. “
29 Nisan’da, iktidar ile organik bağı olan
[

(iskân) verildi. Bunu, satışa arz edilen daire diye okuyabiliriz. Buna karşılık aynı sürede
[

) ve onun iştiraki Emlak Konut ile iş yapan, aralarında Ağaoğlu, Sur Yapı, DAP, Sinpaş, Kuzu, Nef, Torunlar gibi büyük firmaların ürettiği, adına “markalı konut” dedikleri konut türü ve ticari gayrimenkuller. İnşaat firmaları, bankalara kredilerini geri ödeyemeyenlerin başında ve bunlar ayrıca AKP rejimine
[

çatısı altında örgütlü bu firmalar, Ziraat Bankası’nın iştiraki Ziraat Portföy’ün kurduğu “Markalı Gayrimenkul Fonu”na ellerindeki konut ve ticari gayrimenkulleri devredecekler. Konutlar kadar alışveriş merkezi, ofis, hastane vb. ticari gayrimenkulleri de kapsayacak toplam gayrimenkullerin değer tespiti Sermaye Piyasası Kurulu’ndan onaylı ekspertiz şirketleri tarafından yapılacak. Gayrimenkuller fona devredildikten sonra, inşaat şirketinin fondan alacağından bankaya olan kredi borcu mahsup edilecek. Bankalar kredi alacaklarına karşılık fondan pay alacaklar, böylece “gayrimenkulün menkulleştirilmesi” ile borç-hisse takası gerçekleşmiş, bilançolarındaki “batık oranı” düşmüş olacak ve yeniden kredi açmanın önündeki engellerden, konut-inşaat ile ilgili olanı kalkmış olacak. Borçlu konut firmaları da bankaların basıncından kurtulacaklar, satamadıkları konutları, iskontolu da olsa fona devretmiş ve firma bilançolarını düzeltmiş, yeniden kredi alabilecek duruma gelmiş olacaklar.
Bir tür kirli suyu emecek “sünger fonu” işlevi görecek kamu fonunun hali ne olacak? Firmaların satılamayan konut vb. varlığı fona alınmış, bankalara da batık kredi yerine fondan pay verilmiştir. Bankalar çok mutlu olmasalar da tıkanmayı aşmış olacaklar. Peki, fon bu gayrimenkulleri, bu varlıkları temsil eden kâğıtları nasıl satacak, kazanca nasıl dönüştürecek? Konut fiyatları yerlerde sürünüyor, talep oldukça inmiş durumda, buna bağlı olarak mevcut gayrimenkul yatırım ortaklığı kâğıtlarının getirileri de yerlerde sürünüyor. örneğin Merkez Bankası verilerine göre İstanbul’da
[