İ. SABRİ DURMAZ: SENDİKAL MÜCADELEYE BASKI HAPİS CEZASINA KADAR GELDİ! (08. 05. 2019)

198

AKP’nin propagandasının,
Nazilerden öğrendiği
yöntemlerden birisi de kendi yaptıklarına karşı güçlerden gelebilecek eleştirileri rakiplerine yönelterek, gelebilecek eleştirileri
önceden etkisizleştirme
yöntemidir!
Erdoğan bu yöntemi kullanmayı alışkanlık haline getirdi!
Bunun en son örneğini, CHP’nin kazandığı kimi
büyükşehir belediyelerinde
işçilerin ve kamu emekçilerinin,
Hak-İş
ve
Memur-Sen‘e bağlı sendikalardan istifa ederek
DİSK‘e,
KESK‘e,
Türk-İş‘e bağlı sendikalara geçmeleriyle gördük.
Erdoğan, daha seçilen
başkanlar mazbatasını bile almadan, hayatı boyunca sendikal özgürlükleri savunmuş bir kişi edasıyla CHP’yi,
sendika seçme özgürlüğünü
engellemekle suçlamaya başladı!
Oysa, cümle alem bilmektedir ki, AKP iktidara geldiğinde
en küçük konfederasyonlar
olan
Memur-Sen
ve
Hak-İş, geçen
17 yıl içinde yüz binlerce üyeye sahip olmuştur. Diğer konfederasyonlara bağlı sendikaların üyeleri;
Hükümet, bakanlar, genel müdürler, müdürler, şeflerin. . . baskılarıyla Memur-Sen’e bağlı sendikalara üye yapılmıştır.
Hak-İş’e bağlı sendikalar da,
patronlar
ve
patron temsilcileri
tarafından, çoğu zaman da işçilerin haberi bile olmadan işyerine sokulmuştur.
Kısacası
Memur-Sen
ve
Hak-İş‘e bağlı sendikalar işçilerin, kamu emekçilerinin sendikası olarak değil birer
“yandaş sendika”
olarak; emekçilerin
sendika seçme özgürlüğü baskı altına alınarak
örgütlenmişlerdir. Bugün de bu sendika merkezleri,
Hükümetin ve sermayenin işçilere, emekçilere yönelik saldırı girişimlerinin arkasında yer alarak, kedilerinden beklenen hizmeti vermeye devam etmektedirler.
Şimdi kimi belediyelerde CHP’nin yönetimi almasıyla gelişen istifalar, bu baskının ortadan kalkmasıyla
nispeten
de
işçilerin sendika seçme özgürlüğünü kullanması
olarak ortaya çıkmıştır.
Bugüne kadar Memur-Sen ve Hak-İş’e bağlı sendikalardan istifa eden kamu emekçisi ve işçi sayısı
15 bine
yaklaşmıştır.
Burada şunu hiç tereddüt göstermeden söyleyebiliriz ki, AKP’nin
17 yıllık iktidarında sendikalar, kendi tarihlerinde en baskıcı dönemini yaşamışlardır!
Evet, ülkemizde hemen bütün sermaye partileri, işçilerin sendikaları içinde faaliyet göstermişler, kendilerine yakın buldukları sendika merkezlerini çeşitli yollarla desteklerken, mücadeleci sendikaların zayıflatılması için çeşitli yol ve yöntemlerle engellemeye çalışmışlardır. Ama bu müdahaleler ve baskılar,
hiçbir dönemde AKP dönemindeki kadar açıkça,
“organize”
ve
sistematik
biçimde olmamıştır.
Bu baskılar, AKP’ye yakın bir sendika merkezi olan
Türk-İş Yürütme Kurulu‘nda operasyon yapmaya, Türk-İş’in o zamanki başkanı
Mustafa Kumlu‘nun istifa ettirilmesine kadar varmıştır!
AKP bu farkı örneğin 17 yıllık iktidarı boyunca;
– Emek mücadelesi için çok önemli olabilecek
16 grevi yasaklayarak,
– Kendisine yakın sendikaları desteklemek için
açıkça sendika seçme özgürlüğüne müdahale ederek,
– İşçilerin, emekçilerin haklarını tanımayarak, bu
hakları uyguladığı ekonomi politikalarla işlevsizleştirerek,
– Sendikaların içlerindeki çelişkileri kullanıp
sendika yönetimlerinin oluşmasına müdahalelere varan girişimlerle
yapmıştır.
Bugün bu baskılar; DİSK/Gıda-İş‘te örgütlenen
TARİŞ
işçilerinin mücadelesine destek vermek amacıyla
TARİŞ
önündeki
basın açıklamasına katılan çeşitli iş kollarından işyeri temsilcilerine ve çeşitli sendikaların yöneticilerine 15 ay hapis cezası vermeye
kadar gelmiştir.
Bugüne kadarki baskılara (İstanbul Havalimanı inşaatındaki işçilerin tutuklanması operasyonunda sonra) şimdi yargı da eklenmiştir.
Bu sendikalara yönelik AKP müdahalesinin yeni bir boyutudur.
DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı
Seyit Aslan, TARİŞ eylemine katılan işçi ve sendikacılara verilen cezaları;
“Yapılan bu yargılama, verilen ceza meşru değildir. Yargılanması gereken TARİŞ yönetimidir. Bu karar, İzmir işçi ve emekçileri başta olmak üzere, tüm işçi ve emekçilerin vicdanında mahkum olacaktır”
diyerek, aslında bu AKP’nin yargısının kararının anlamını açıkça ifade etmiştir.
İşçi hakkını savunmak için
en demokratik işçi eylemleri bile artık AKP’nin emniyetinin ve yargısının çok yönlü hedefidir.
İleri işçiler ve mücadeleci sendikacılar, mücadeleyi
bu koşulları da dikkate alarak örgütlemeklekarşı karşıyadırlar.
8 MAYIS 2019 – EVRENSEL