ALİ RIZA GÜNGEN: HANELERİN BORÇ SORUNU ÇÖZÜLEBİLİR Mİ’ (03. 05. 2019)

202

Bugün hanelerin bankalara olan tüketici kredileri ve kredi kartı borçları toplamı 500 milyar TL’nin biraz üzerinde dolanıyor. Haneler bankalara olan tüketici kredisi borçlarını büyük oranda ödüyorlar. Ancak yüksek faiz altında kredi kullanımı azalıyor, geçim sıkıntısı ağırlaşıyor. İcra ve iflas dosya sayısının 2019 yılında 20 milyonu aşmasının gösterdiği üzere borç sorun olmaya devam ediyor.
1 Mayıs gösterilerindeki pankart ve sloganlara kıdem tazminatı sorunu ve emeklilikte yaşa takılanların talepleri damga vurdu. çünkü çalışanların hakları olan gelire, birikime, tazminata ulaşamamaları ağır bir borç kapanını dayatıyor.
Hanelerin borç sorununa yönelik kapsamlı bir müdahale 2018-19 krizi sırasında henüz görülmedi. Reel sektörün borç sorunu ise müdahalelere karşın çözülemedi. 2018 yılında gerçekleşen
[
. Alacaklıların üçte ikisi kabul ederse kredinin yapılandırılması diğer alacaklı(lar) için de zorunlu olacak. Enerji Girişim Sermaye Fonu aracılığıyla da sektörün
[

, ancak takipte borcu olan yüz binlerce kişiyi daha baştan eliyordu. Hanelerin borcunun aslan payını oluşturan tüketici kredileri bu kampanyaya dâhil edilmedi. Büyük vaveyla ile başlayan kampanya
[

Nisan ayında 2107 TL’ye dayandı. Asgari ücret ve altında ücret alanlar göz önüne alındığında 10 milyonu aşkın emekçinin (emekçilerin yaklaşık üçte birinden fazlasının) açlık sınırı altında ücret aldığını biliyoruz. Bu koşullarda çalışanların borçlarının bir kısmının silinmesi ve yapılandırılması isteğini daha yüksek bir perdeden dillendirmek gerekiyor.
Bugün hanelerin bankalara olan tüketici kredileri ve kredi kartı borçları toplamı 500 milyar TL’nin biraz üzerinde dolanıyor. Haneler bankalara olan tüketici kredisi borçlarını büyük oranda ödüyorlar. Ancak yüksek faiz altında kredi kullanımı azalıyor, geçim sıkıntısı ağırlaşıyor. İcra ve iflas dosya sayısının
[

35 milyona sattı. Takibe düşmüş alacaklarını yüzde 4 değerine elinden çıkaran bu bankalar bilanço temizlemek ve daha kolay kredi verebilmek için bu tarz paketleri varlık yönetim şirketlerine satabiliyorlar. Mevcut yöntem müdahale için de fırsat sunuyor. Asgari ücret ve altı gelir elde edenlerin takibe düşmüş kredi borçlarının benzer bir oranla devlet eliyle oluşturulacak bir kuruma satılması ve silinmesi oldukça düşük maliyetli bir işlem. İtiraz edecek olan bankalar hâlihazırda zaten benzer işlemleri sattıkları portföyün içeriğini açıklamadan yapıyorlar.
Hanelerin borç miktarının düşürülmesi için asgari ücretin örneğin iki katına kadar gelir elde edenlerin borçlarının piyasa faizlerinden daha düşük (devlet borçlanma faizinin yarısından daha düşük) faizlerle uzun vadeli yapılandırılması mümkün. Şirketlerin borçlarının yapılandırılması için bankaları zorlayanlar, maliyetin bir kısmını devletin üstlendiği haneleri rahatlatmaya yönelik bir operasyon için kılını kıpırdatmıyorsa, işlemin imkânsız olduğunu sonucuna varılmamalı.
SERMAYENİN NORMALİ VS. KRİZDEN KORUNMAK
Kriz yönetimi sırasında ortaya saçılan söylemlerde sermayenin fantezi dünyasında her şeyin mümkün olduğunu, kendi gündelik yaşamımıza doğrudan olumlu etkide bulunacak müdahalelerin ise gerçek dışı olduğunu dinliyoruz. Seçim sonrasının siyaseten normalleşme öforisi geride kaldı gibi, ama ekonomi yönetimininki geride kalmadı: ölümü gösterip sermayenin normaline razı etmeye çalışıyorlar.
Hanelerin borcunun bir kısmının silinmesi ve bir kısmının yapılandırılması mümkün ancak sorun esasen bunun ne için yapılacağı. Borçlandırmaya dayalı birikim anlayışı iflas etti ve fakat krize verilen temel tepki kredi genişlemesine dayalı büyüme döngüsünü yeniden başlatmaya çalışmak oldu.
Kredi genişlemesine dayalı ve nihai olarak haneleri borçlandırma üzerine kurulu mevcut birikim anlayışının devamı için bir yapılandırma, “iyisi mi borçlanma döngüsünü en baştan başlatalım” demek. Geçen aylarda görüldüğü üzere vadesi dolmuş bir modelde ısrar anlamına gelir.
Eğer yapılandırma ücretliler üzerindeki vergi yükünün düşürüldüğü, stratejik sektörlerden başlayarak kamu mülkiyetinin yaygınlaştırıldığı, bazı holdinglere haksız kazanç ve aktarım sağlayan sözleşmelerin iptal edildiği bir ekonomik dönüşüm programının parçası olarak gerçekleşirse o zaman umut var demektir. Krizin toplumsal tahribatının hafifletilmesi emekçilerin borcunun kapsamlı yapılandırılmasından geçiyor. Eş zamanlı biçimde çalışanların daha geniş bir bölümünün bireysel emeklilik sistemine yeniden/zorunlu dâhil edilmesini ve kıdem tazminatına kolay ulaşılamamasını öngören düzenlemelerin yasalaşmasını engelleyecek bir seferberlik gerekiyor.
[rn]3 MAYIS 2019 – GAZETE DUVAR