ÜMİT AKÇAY: EKONOMİ DİKİŞ TUTMUYOR (27. 03. 2019)

183

22 Mart 2019 cuma günü, 10 Ağustos’taki kur krizinden bu yana TL’nin tek günde en çok değer kaybettiği gün oldu. Bu yazıda, 22 Mart’tan bu yana yaşananlar ile ilgili kısa ve teknik olmayan bir değerlendirme yaparak, yaşananları anlamandırmaya çalışacağım.

22 Mart 2019TL’nin 22 Mart’taki çöküşü için özel bir neden aramaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Zira içinden geçmekte olduğumuz kriz konjonktüründe herhangi bir haber, bu tip bir hareketi getirebilirdi. Ama yine de kısaca gelişmelere göz atalım.
TL’deki hareketi tetikleyen, TCMB net döviz rezervlerinin hızla erimesi idi. Bununla ilgili dış basında yapılan haberlere TCMB yetkililerinin yanıt vermemeyi tercih etmesi, TL’nin düşüşünü hızlandırdır. Bu sırada JP Morgan gibi bazı oyuncuların da sürece eklenmesiyle TL’deki değersizleşme hızlandı.
Bunun üzerine öncelikle TCMB yetkilileri, daha önce görüş vermedikleri Bloomberg’e kısa bir
[
geldi. Cuma günü, TCMB’nin net döviz rezervlerinin erimesi endişesine karşı yapılan faiz artışı ile tamamlandı.



Ancak aynı Cuma günü Avrupa’dan gelen veriler, ekonomik yavaşlamaya hatta daralma belirtilerine işaret ediyordu. Buna ek olarak ABD’deki resesyon beklentilerinin artması ekonomik görünümü kötüleştiren bir etken oldu.
Yapısal Kriz Konjonktürü
Cuma gününün özeti kısaca bu. Ancak neden ufak bir haberin dahi TL’nin % 6’ya yakın değer kaybetmesine neden olduğunu anlayabilmek için bir adım geri çekilip Türkiye’nin 2018-2019 krizinin gelişimini ve bu krizin de içinde yer aldığı 2013 sonrası
[


Açıklanan verilerden, ekonomik yavaşlamanın Ağustos’taki kur krizinden önce başladığını
[

şeklinde açığa çıkmaktadır.

Mevcut iktidar, ekonomik yavaşlama konjonktürünün başladığı 2013 sonrasında, büyümeyi yeniden canlandırabilmek için ne zaman faizleri düşürmeye çalışsa, bir kur şoku ile karşılaştı. Kur şoklarının enflasyona yansıması ise faizlerin yeniden yükselmesine neden oldu. Sonuçta her hamle, öncesine göre daha kötü sonuçlar doğurdu. Bu ümitsiz çabaları, kriz yönetiminin krizi olarak görebiliriz.
25 Mart 2019: Ekonomik OHAL
Gelelim 25 Mart’a. Ekonomi yönetimi, bütün gayretini seçimler öncesinde krizin görünmez kılınmasını sağlamaya, bunun becerilemediği durumlarda da sorumluluğun dış güçlerde olduğu anlatısını yaygınlaştırmaya çalıştı. Ancak mevcut iktidarın, zaten büyükşehirleri kaybetme riski artmışken son haftada yeni bir döviz krizine tahammül etmesi mümkün değildi.

Cuma günkü TCMB’nin faiz artışı hamlesine ek olarak daha sonra BDDK devreye girdi ve TL’deki düşüşün kısa dönemli nedeni olarak gördükleri Londra’daki takas piyasasının kurutulmasına yönelik
[

kurabilmesi içindi:
‘Telefonlarınıza bakın dolar kaç lira olmuş? İnşallah daha iyi olacak. Sizden isteğimiz büyük ve güçlü Türkiye yolculuğunda Cumhurbaşkanımızla dimdik, omuz omuza yürümenizdir. ‘
Kalan iki işlem gününde ekonomi yönetiminin Londra operasyonu geri tepmesi durumunda, ülkeyi yöneten siyasi heyetin bu sefer insanların telefonlarına bakıp doların kaç lira olduğunu takip etmemeleri için
elinden geleni yapacağını öngörebiliriz.

27 MART 2019 – Kriz Notları