MUSTAFA SÖNMEZ: METAL VE YAPI SANAYİLERİ KOMADA (27. 01. 2019)

200

Ekonominin omurgası sanayinin üretiminde genelde düşüşler görülürken bazı alt dallarda krizin etkisinin daha ağır olduğu gözleniyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile İstanbul Sanayi Odası’nın verilerinde, iç talebin hızla düştüğü ve fiyatların döviz şoku ile tırmandığı,
otomotiv, beyaz eşya, elektronik sanayilerinde sert düşüşler gözleniyor.

Bunun yanı sıra, krize en erken giren inşaat sektörüne girdi üreten seramik, çimento, demir-çelik gibi alt sektörlerde de inşaattaki krize bağlı olarak sert düşüşler gözleniyor.
Dövizdeki değer artışının ihracata sağladığı motivasyon ise sanayi üretiminde sınırlı etkiler yarattı.
Sektörler vergi indirimleri ile ayakta tutulmaya çalışılsa da bunun 31 Mart seçimlerinden sonra kalkması ile daha da zor zamanlar yaşanması, bu sektörlerden toplu işçi çıkarmalarının gündeme gelmesi bekleniyor.
Omurgasını sanayinin oluşturduğu ekonomide, 2018’in ikinci yarısında hissedilir biçimde ortaya çıkan resesyon, giderek depresyona, yani krize dönüştü ve yılın üçüncü çeyreğinde
[
yaygınlaşıyor. Bu durumda, 2018 büyüme hızının da Yeni Ekonomik Program’da (Orta Vadeli Program) belirtilenin aksine yüzde 3. 8 değil, yüzde 2’yi ancak bulması bekleniyor. 2017 büyümesinin yüzde 7,4 olduğu anımsandığında 2018’deki yüzde 2’lik büyüme sert bir yavaşlama anlamına geliyor. Ama bunun kadar önemli olanı, 2019’u krizde geçireceği çok belli olan ekonomide daralmanın boyutlarının yüzde 4’e kadar çıkma ihtimali.
Ekonomide küçülme, 31 Mart yerel seçimlerinde seçmenin öfkesinin sandığa yansımaması için özellikle
[

arasında değişen sanayinin küçülmesi, ticaret, ulaştırma gibi hizmet sektörlerini hemen etkiliyor. Sanayi üretiminde son çeyrekte yıllık olarak yüzde 6’ya yaklaşan düşüş, doğaldır ki ekonominin tamamına, GSYH’ya yansıyacak. 2018 son çeyrekte GSYH’deki gerilemenin yüzde 5 dolayında yaşandığı tahmini, sanayideki bu sert düşüş verisine dayanıyor.



[

yakın daralan sektör olduğu hafızalarda.
İnşaata girdi veren seramik, çimento, cam, tuğla gibi “taşa toprağa dayalı” sanayilerin en sert düşüşü yaşadıkları görülüyor. Bu alt daldaki yıllık üretim düşüşü yüzde 21’i geçti. Yine inşaatla ilgili ağaç işleme sanayiinde yüzde 16 ve demir-çelik sektörünü içeren ana metal sanayiinde yüzde 12’yi aşan gerileme dikkat çekici.
İmalat sanayisinin alt dallarından otomotiv de döviz fiyatlarındaki sert artışın girdi ithalatını, dolayısıyla üretici ve tüketici fiyatlarını yükseltmesinden etkilendi. Daralan iç talep, üretimi yüzde 18’in üstünde geriletti. Aynı gerileme beyaz eşyayı içeren metal sektöründe yüzde 13’ü, bilgisayarda yüzde 12’yi buldu. İthal girdi fiyatlarından etkilenerek üretimi gerileyen sektörlerden kâğıtta üretim düşüş oranı yüzde 12’yi, plastik-lastikte yüzde 11,5’i, makine ve elektrikli cihazlarda yüzde 11’i buldu. Deri, kimya, gıda, giyim sektörlerinde de yüzde 8 ilâ yüzde 2,5 arasında değişen yıllık üretim düşüşleri var.
üretimi azalmayan, belli oranlarda artanlar ise petrol rafinajı, ecza ve mobilya sektörleri.
İstanbul Sanayi Odası ve IHS Markit’ten elde edilen Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) anket verileri de sanayideki inişin izlendiği bir başka veri setidir.
[

ile ciro endeksleri, tıpkı üretimde olduğu gibi iç satışlarda da sürekli bir iniş trendine işaret ediyorlar.
özetlemek gerekirse, 2018’in üçüncü çeyreğinde yüzde 1,6 büyümede kalarak resesyona giriş yapan Türkiye ekonomisi, öncü göstergelerin verdiği sinyallere göre, tahminen, son çeyrekte yüzde 5-6 dolayında eksi büyüme ya da küçülme yaşadı. Sanayide, özellikle inşaatla ilgili alt dallarda önemli üretim gerilemeleri yaşanırken; iç talebe dönük otomotiv, beyaz eşya sektörlerinde de sert düşüşler izleniyor.
Ekonomide son çeyrekte yaşanan küçülme ile 2018 için yıllık büyümenin yüzde 2 dolayında gerçekleşeceği ama
[

seçimler de düşünülerek 31 Mart’a kadar uzatıldı.
Firmalar bu indirimlere ek olarak bazı dampinglere gittiler. Bu önlemler, otomobil satışlarının azalmamasında etkili olsa da
[

, ekim sonunda inşaatta 170 bini, sanayide 40 bini bulduğu görüldü. Bu kaybın daha sonraki aylarda sürdüğü tahmin ediliyor. 2019’da daha yüksek kayıpların da yaşanmasıyla, ekonominin en üretken iki alt sektörü sanayi ve inşaattaki iş kayıplarının krizin toplumsal faturasını da büyüteceğini, bunun önemli siyasi sonuçlarının olacağını öngörmek zor değil.
;[rn]27 OCAK 2019 – mustafasonmez. net