MUSTAFA SÖNMEZ: ‘RESMEN’ RESESYON (15. 12. 2018)

201

Türkiye ekonomisinin yılın ikinci yarısında hızla bir türbülansa girdiği, sert bir biçimde yükselen döviz fiyatlarının ve onun da etkisiyle artan enflasyonun ekonomiyi dibe çektiği biliniyordu. Her ne kadar Cumhurbaşkanı
[
dese de Türkiye ekonomisinin hızla inişe geçtiği, tek tek gelen göstergelerden izlenebiliyordu. Kuşkusuz olan bitenin toplu ifadesi “büyüme” isimli makro verinin ne gösterdiğinde saklıydı ve o da
[

tanımına uyuyor. Türkiye ekonomisi için “normal” büyüme
[

” da deniyor ve bu baş edilmesi zor bir kriz.
Resesyonun
[

artış değil, yüzde 3,6 gerileme var. Dolayısıyla yatırımların bıçak gibi kesilmesi önümüzdeki çeyrekte depresyona geçildiğinin bir başka habercisi.
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYİH) ABD doları bazında bakıldığında, yıllık gelir 48. 8 milyar dolar azalarak yaklaşık 833 milyar dolara gerilemiş görünüyor. Bunun devamı olarak, üçüncü çeyrek itibarıyla kişi başına yıllık GSYİH da geçen yıla göre 284 dolar azaldı ve 10 bin 272 dolar düzeyine indi. Ancak Türkiye nüfusuna, sayıları 4 milyonu aşan Suriye ağırlıklı göçmenleri de katarsak, kişi başına gelirin 9 bin 700 dolar dolayına indiğini belirtmek gerekiyor.
üçüncü çeyrek büyümesine “gelire göre” bakıldığında ise düşük de olsa büyüme, iş gücünün aleyhine seyretmiş görünüyor. Üretilen gelirden iş gücünün aldığı pay yüzde 31 dolayında. Oysa iş gücünün payı yılın ilk çeyreğinde yüzde 38 dolayındaydı.
Ekonominin resesyona girdiği, resmi GSYİH verileri ile ortaya konulurken tamamlamak üzere olduğumuz yılın son çeyreğinin nasıl bir performans ortaya koyduğu ise sır değil. Türkiye ekim-aralık döneminde yüzde 20’lerde seyreden yüksek enflasyonun eşliğinde küçülme süreci yaşıyor.
Kasım ayında tamamen vergi indirimleri tedbirinin sonucu olarak gerçekleşen
[

–yıllık yüzde 45.
Bu yapışkan enflasyonla beraber ithalatın hızla gerilediği, bunun da ekonominin ithalat talebinin, daha doğrusu sanayinin ithal ham madde ve makine talebinin düşüşünden kaynaklandığı gözleniyor. İthalattaki hızlı azalma, büyümenin durduğuna ve hatta küçülmeye geçtiğine dair en önemli işaret. Bunun sonucu olarak da 2018’de ilk çeyrekte 16 milyar dolar, ikinci çeyrekte 15 milyar dolar açık veren
[

daha kötümser: 2018 için yüzde 1,5 büyüme, 2019 için ise yüzde 2 küçülme öngörüyor.
Yeniden büyüme anlamlı yabancı sermaye girişine bağlı. Yabancıların yeniden giriş yapması ise içerideki göstergelerin, başta da enflasyonun iyileşmesine ve risk üreten Türkiye’nin
[