80 GÜN SÜRELİ ‘ İNDİRİM GÜNLERİ KAMPANYASI’ İLE ENFLASYONLA MÜCADELE EDİLEMEZ!

232



İlk adımı bir hafta önce TüİK Başkan Yardımcısının görevden alınması ile atılan! “Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı”nın ayrıntıları dün Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanmıştır.
Hemen başında ifade edelim ki;”Kur farkının fiyatlarda yarattığı etkiyi azaltma”
iddiası ile hayata geçirilece
ği ifade edilen program
ile kamuoyu ile adeta dalga geçilmi
ştir.
Bilindiği üzere 3 Ekim çarşamba günü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamları mutfakta, çarşıda, pazarda yaşanan gerçek enflasyondan bihaber siyasi iktidar tarafından ‘sürpriz’ olarak karşılanmıştır. Kameralar karşısına geçen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak hükumetin enflasyonla mücadele konusunda kapsamlı bir program hazırlığında olduğunu, programın birkaç gün içinde kamuoyu ile paylaşılacağını müjdelemiştir! Bu açıklamanın yapıldığı dakikalarda tüm kamuoyu TÜİK Başkan Yardımcısının görevden alındığını,
yerine Hazine ve Maliye Bakanının Enerji Bakanlığı döneminden mesai arkadaşı olan Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdür Yardımcısının göreve getirildiğini öğrenmiştir.
Böylece dün açıklanan “Enflasyonla Topyekun Mücadele Programının” ilk adımı aslında enflasyonu hesaplayan birimin başında bulunan TüİK başkan yardımcısının bir hafta önce görevden alınması ile atılmıştır! Bir haftadır merakla beklenen, “Enflasyonla Topyekun Mücadele Programının” detayları ise nihayet dün Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanmıştır.
İğneden ipliğe tüm temel tüketim maddelerine,
temel girdiler olan elektrik ve do
ğalgaza
ardı ardına yapılan zamlarla ya
şanan gerçek enflasyonun %50’yi aşğı koşullarda çözüm odaklı ve kalıcı bir enflasyonla mücadele politikası bekleyen milyonlar bazı firmalar tarafından iki ay boyunca yürütülecek olan
%10 indirim kampanyasını temel almaktan ibaret bir programla kar
şılaşştır.
Söz konusu program kapsamında ayrıca gıda ürünlerinde fiyat dalgalanmalarının ürün Gözetim Mekanizması ile izlenmesi, ALO 175 üzerinden alınan şikayetlerin değerlendirilmesi ile”fırsatçılık ve stokçulukla daha etkin mücadele edilmesi”,
kira artışlarında üst sınır olarak üretici fiyatları yerine tüketici fiyatlarının esas alınması gibi yaşanan soruna kalıcı çözüm üretmekten uzak başlıklar sıralanmıştır. Hazine ve Maliye Bakanı’ın yaptığı açıklamaya göre “Enflasyonla Topyekun Mücadele Programında” en çok öne çıkarılan %10 indirim kampanyası kapsamında binlerce firma ile ürünlerinde %10 indirime gidilmesi konusunda mutabakata varılmıştır.
Söz konusu binlerce firma hangileridir bilinmiyor. Ancak
Hazine ve Maliye Bakanının açıklamayı yaptı
ğı İstanbul Kongre Merkezi salonuna bakıldığında mutabakata varılan firmaların büyük sermaye çevrelerine ait firmalar, market zincirleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Tüketici Enflasyonun %24,52 buna karşın üretici Enflasyonun
%46,15 oldu
ğu dolayısıyla tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki makasın %22 gibi ciddi oranda açıldığı koşullarda küçük esnafın, büyük sermayeye ait market zincirleri dışında kalan marketlerin, firmaların %10 indirim kampanyasına katılması mümkün gözükmemektedir.
Diğer taraftan mutabakata varılan binlerce firmanın ürünlerinin fiyatlarında
%10 indirim yapıp yapmadı
ğının nasıl denetleneceği, indirimin hangi fiyat üzerinden yapılacağı,
örne
ğin enflasyon Ekim ayında arttığında %10 indirimin Eylül ayı fiyatlarına göre mi yoksa yeni oluşan enflasyon oranına göre mi?
yapılaca
ğı gibi noktalar belirsizdir.
Ayrıca takip ettiğimiz kadarı ile Hazine ve Maliye Bakanının konuşmasında kampanyaya katılan firmaların stokladığı ürünleri eski fiyatının çok üzerinde satmasını engelleyecek her hangi bir önlemden söz edilmemiştir. Bu durumda kampanya stokçulara dahi
“milli fedakarlık yapan firma”
payesi verilmesi tehlikesinin kapısını da açmaktadır.
Hazine ve Maliye Bakanı,
yılın başından bugüne %43,64 zamlanan elektriğe ve %41,2 zamlanan doğalgaza, “küresel olarak bir değişim süreci olmazsa” yıl sonuna kadar zam yapılmayacağını söyleyerek kamuoyu ile açıkça dalga geçmekten de geri durmamıştır. Bu durumda 2019 yılının elektrik ve doğalgaz zammı ile başlayacağını tahmin etmek zor değildir.
Kısacası dün açıklanan “Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı” yaşanan devasa sorunu kısa vadede ve kısmen çözer gibi görünerek krizin sonuçlarını öteleme, en önemlisi asgari ücretlilerin, işçilerin, kamu emekçilerinin ücret ve maaş artışlarını baskılama mantığının ürünüdür.
Bilindiği üzere mevcut siyasi iktidar döneminde hayata geçirilen Milli İstihdam Seferberliği projelerinde ek işçi istihdam eden firmalara teşvik verilmesine dayanmasına rağmen işsizlik sorununa merhem olamamıştır. Projenin ilk aylarında istihdam da çok sınırlı bir artış olsa da daha sonraki aylarda işsizlik oranı yükselmeye devam etmiştir. Dolayısıyla ekonomik gerçeklikleri yok sayan,
tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki farkın %22 gibi ciddi bir oranda seyrettiği,
faiz oranlarının enerjide, üretimde dı
şa bağımlılığın rekor kırdığı koşullarda 80 gün sürecek olan %10 indirim günleri kampanyası ile enflasyonla topyekun mücadele etmek mümkün değildir.
Aslında programı büyük bir müjde verircesine,
“bakın burası çok önemli” repli
ği ile gülümseyerek açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı da bu durumun farkındadır.

Konuşmasında enflasyonla mücadelenin sadece hükumetin değil, 81 milyonun sorunu olduğunu,
%10 indirim kampanyası ile iş dünyasının taşın altına elini soktuğunu vurgulayan Hazine ve Maliye Bakanının asıl mesajı maaşları enflasyon karşısında eriyen emekçilerdir.
3 Ekimde Türkiye İstatistik Kurumunda (TüİK) yaşanan manidar görev değişikliğini de göz önünde bulundurduğumuzda,
siyasi iktidarın aslında söz konusu programla enflasyonla topyekun mücadele etmekten çok yıl sonu enflasyonunu mümkün oldu
ğunca düşük göstermenin peşinde olduğu görülmektedir.
Kısacası hedef
asgari ücret ba
şta olmak üzere ücret ve maaşlarda yıl sonunda yapılacak artışların mümkün olduğunca düşük tutulmasıdır.
Bunun için önümüzdeki günlerde hükumet kanadından i
ş dünyasının %10 indirim kampanyası ile milli bir fedakarlıkta bulunduğu sıranın asgari ücretlilere, işçilere, kamu emekçilerine geldiğini temel alan açıklamaların artması ihtimali hayli güçlüdür.
KESK olarak bir kez daha altını çiziyoruz. Yaşanan krizin sorumlusu yıllardır yaşanan gerçek enflasyonla yoksullaştırılan, büyümeden pay verilmeyen, sendikal hakları teker teker yok edilen asgari ücretliler, işçiler ve kamu emekçileri değildir.
ülkeyi bugün uçurumun kıyısına sürükleyenler çok uluslu şirketlerin, emperyalist ülkelerin çıkarlarını temel alan neoliberal politikaları yıllardır ısrarla sürdüren, halkın birikiminin ürünü stratejik kamu işletmelerini dahi özelleştirmelerle talan eden, her alanda dışa bağımlılığı artırarak borç batağına saplayan ve bu politikalardan nemalananlardır.
Bu nedenle tüm emekçileri ülkede yaşanan krizin, yıkımın faturasını bizim sırtımıza yıkmayı hedefleyen planlara– programlara karşı topyekun mücadeleye çağırıyoruz.

Yürütme Kurulu