MUSTAFA SÖNMEZ: TÜRKİYE SEPETİNDE AVRUPA YUMURTALARI

228

ABD’nin ekonomik savaşına maruz kaldığını da iddia ederek bir süredir Rusya-İran ekseninde fotoğraf veren AKP rejiminin, son zamanlarda Batı eksenine yaklaşmaya çalıştığı gözlerden kaçmıyor. Bu hızlı değişimin altında da elbette Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kriz etkili. Türkiye’de yatırımları, dolayısıyla riski olan AB üyeleri, başta da Almanya, AKP rejiminin flört isteğine soğuk değil. Nasıl olsun? Türkiye sepetinde önemli miktarda Euro yumurtası var, risk var. Ne kadar, neler, mercek altına alalım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eylülün son haftasında, New York gezisi sırasında, ardından gelecek Berlin ziyareti nedeniyle Almanya hakkında verdiği demeçleri okuyanlar yeni bir durumla karşı karşıya olduklarını, ne kadar süreceği belli olmasa da
[
ABD ile stratejik ortaklığa sahip çıktığını çeşitli vesilelerle ifade ederken “Bugüne kadar pek çok badireyi atlatan stratejik ortaklığımız bu çalkantılı dönemin de üstesinden gelecektir” diye onarıcı bir dil kullandı. Bu yapıcı yaklaşımın ardından rahip Andrew Brunson’un serbest bırakılacağı beklentileri de güçlendi.
Geçen yıl Türkiye’nin Almanya ile ilişkileri hissedilir ölçüde bozulmuştu. Angela Merkel’in başında olduğu hükümetin Almanya’da AKP mitinglerine izin vermemesi karşısında Erdoğan’ın tepkisi
“Nazi uygulamaları” şeklindeydi. Oysa bir buçuk yıl sonra aynı
[

yüzde 24,5’i, üretici fiyat artışı ise yüzde 46’yı aşarken bu şok edici enflasyon, sanayi ve hizmet üretiminde daralma, hatta küçülme ve tırmanan işsizlikle birlikte yaşanıyor. Ekonomi literatüründe “stagflasyon” denilen bu belâlı ve aşılması güç kriz, dışarıdan sağlanması gereken kaynakların önemini her gün biraz daha artırıyor.
Ekonominin dolarlaşmasını geriletmek için TL
[

‘a karşın
[

, temmuz 2018 itibarıyla yabancıların ülkede 633 milyar dolarlık varlığı olduğunu ortaya koyuyor. Bu tutarın 457 milyar doları dış borç biçiminde ve bunun üçte biri Euro cinsinden. Almanya’nın yanı sıra İngiltere, Lüksemburg, İsviçre, Hollanda bankaları önemli kreditörler ve alacakların yarısı bunların.
Türkiye’deki 142 milyar dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 97’sini oluşturan 138 milyar dolarlık kısmı Avrupa kökenli firmalara ait. Hollanda 41 milyar dolar ile ilk sırada. Almanya’nın 18,2 milyar dolar, İngiltere’nin 8 milyar dolar tutarında yatırımı var. İspanya, İtalya ve Lüksemburg öteki önemli yatırımcılar arasında.
Anlaşılacağı gibi doğrudan yatırımların neredeyse tamamı Avrupa’dan gelirken dışarıdan sağlanan borçların da yarısı Avrupa finans kuruluşlarından.
Türkiye aynı zamanda Avrupa için önemli bir
[

27 milyon yabancının yaklaşık 9 milyonu Avrupa’dan (OECD üyesi) gelirken bunların yaklaşık 3 milyonunu Almanya’dan girişler oluşturdu.
özetle, Türkiye ihracatının yarısına yakınını Avrupa Birliği’ne yaparken toplam ithalatının üçte birinden fazlasını da AB’den gerçekleştirdi ve hem ihracat hem de ithalatta Almanya en önemli partner durumunda. Turizmde de Türkiye, Avrupalıların ilk tercihleri arasında ve Almanya, Ruslardan sonra Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke.
Dünya ekonomisiyle bütünleşmenin hızlandığı son 20 yılda Türkiye’nin bu bütünleşmeyi özellikle Avrupa Birliği ile derinleştirdiği söylenebilir. Dolayısıyla AB’nin yatırım yaptığı ülkeler arasında Türkiye, üstüne eğileceği, önemseyeceği bir ülke. Türkiye’deki ekonomik türbülansların, Avrupalı yatırımcıların da Türkiye ile iş yapan dış ticaret firmalarının da uykusunu kaçırdığı bir gerçek. Bu nedenle AKP rejiminin yüzünü yeniden Batı’ya dönmek istemesini, özellikle de Türkiye’de önemli riskleri olan AB ile yakınlaşmaya eğilimli olmasını, Merkel, çok açık etmese de memnuniyetle karşıladı.
Bu yönelişle birlikte, Almanya, temaslar sırasında Türkiye’ye yeni sayfa açmanın siyasi koşullarını anımsatmaktan da geri durmadı. Türkiye’de demokrasi, hukuk, hak ihlalleri gibi alanlarda yaşanan sorunların çözümü konusunda Almanya, genelde de AB, somut adımlar görmek istiyor. Almanya, hem içeride demokratik kamuoylarının bu yöndeki taleplerini karşılamak hem de yatırımcılarının Avrupa’dakine benzer yatırım ortamı ve iklimini Türkiye’de görebilmeleri için Türkiye’den bazı demokratikleşme adımları beklemeyi sürdürecek gibi. Bu beklentilere karşılık Erdoğan, gerek doğrudan yatırım gerek kredi biçiminde kaynak beklentilerini sıkça dile getiriyor. Bunu yaparken Suriye’de sobanın üstünden kestaneleri alma misyonunu da içeren “[