İBRAHİM Ö. KABOĞLU: MECLİS HÜKÜMETİ’NDEN HÜKÜMET’SİZ MECLİS’E (04. 10. 2018)

276

20Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu’na göre, “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur”. Bu nedenle öngördüğü yönetim şekli, ‘Meclis Hükümeti’ olarak adlandırılır.
1921 sonrası ne oldu?
– Meclis Hükümeti ve parlamenter rejim karması (1924).

– Parlamenter rejim (1961 ve 1982),

– Hükümet ve Cumhurbaşkanlığının kaldırılması ile yürütme görevinin tek kişiye verilmesi (6771 sy. lı K. , 16 Nisan 2017).
-“Yürütme benim” (1 Ekim 2018): AK Parti Gn. Bşk. ve Devletin başı, “Yürütmenin tek muhatabı benim” dedi.

Şu halde, yüzyılın özeti: 1921’de yürütme yetkisini de uhdesinde taşıyan Meclis, 2018’de;

– Yürütmeyi içinden çıkarmıyor,

– Yürütmeyi denetleyemiyor,

– Yasama yetkisi tekeline sahip değil.

Kısaca, 6771 sy. lı Kanun ile ‘Hükümet’siz Meclis’e dönüştürülen TBMM, tarihinde ilk büyük kırılmayı yaşadı.
Bu durumda yapılması gereken, TBMM İçtüzüğünü yenilemek.

1927 yılında yürürlüğe konulan içtüzük 1957, 1973 ve 1996 yıllarında değiştirilerek günümüze kadar geldi.

Denge organı
olarak Meclis

İçtüzüğün bütünüyle yenilenmesi, hükümet sistemi ne olursa olsun anayasal sistemde denge ve gerektiğinde de fren olabilecek bir TBMM için gerekli.

Daha önce yazdığım gibi, devlet için Anayasa ne ise, yasama meclisi için de İçtüzük odur. İçtüzük, Anayasaya saygı çerçevesinde, asli ve genel yetki olarak yasa yapımı için vazgeçilmez bir yasa.

6771 sayılı Kanun ile geçilen düzenlemenin asgari bir şekilde de olsa işler hale gelmesi için, TBMM’nin yapısal ve işlevsel olarak güçlendirilmesi gerekmekte. Müzakere, denetim ve kural koyma yetkilerini takviye edecek düzenlemeler yapılmalı.

Meclis’in anayasal kurumlar içinde varlığını hissettirebilmesi de, İçtüzük ile takviye edilmesine bağlı.

Nitelikli yasa için…

TBMM Anayasa Komisyonunda bugün görüşülmeye başlanan TBMM İçtüzük değişikliği, 6771 sayılı Anayasa değişikliğine dair Kanun’a uyum sağlamayı amaçlamakta.

TBMM’de tartışmalar, yasa önerileri üzerindeki müzakere, nitelikli yasa yapımı için gerekli. Nitelikli yasa, yasanın şekli olma özelliğinin ötesinde içerik olarak da belli özelliklere sahip olması anlamına gelir. Bununla, çoğunluk iradesinin sayısal değil, niteliksek olarak ortaya çıkması amaçlanır. Bunun için, komisyonlarla ilgili olduğu gibi TBMM Genel Kurulu’ndaki çalışmalara ilişkin düzenlemeler, önem taşımakta. İçtüzük düzenlemesi, bunları sağlamaya olanak vermeli.

İçtüzük, neyin sınavı?

Kuşkusuz İçtüzük, Anayasa değişikliği ile yapılan düzenlemeyi meşrulaştırmaz; bir tür sürdürülebilirlik sınavı olarak görülebilir.

TBMM’nin yapısal olarak güçlendirilmesi; Genel Kurul görüşmelerinden çok yasama komisyonlarına ağırlık verilerek gerçekleştirilmeli; çünkü komisyonlar, yasama çalışmalarının mutfağı olarak görülür.

İçtüzük, 6771 sayılı Kanun ile öngörülen altı aylık süre içinde yapılamadığına göre, bu aşamada yapılması gereken, aslında İçtüzük yenilemesi olmalı idi.

Bunun seçeneği olarak, İçtüzük değişikliğini sadece teknik konularla sınırlı tutmak olmalı idi. Ne var ki, AK Parti, bu yöndeki vaadini tutmayıp, teknik uyarlamaların ötesinde, TBMM’nin özerklik alanını daraltan değişiklikleri, İçtüzük teklifine serpiştirmiş bulunuyor.

Bunun anlamı, TBMM ile yürütmeyi uhdesinde toplayan partili CB arasında, anayasal çerçeveyi aşan bağlar kurmak suretiyle, yasamanın özerklik alanını daraltmak.

Bu nedenle, Anayasa Komisyonu, bir altkomisyon kurmak suretiyle, uzlaşma metni ortaya çıkarmalı. Bu konuda AK Parti, bir tür sınav karşısında, “güçlü Meclis” söylemi bakımından.

Yasamanın
özerkliği için…

Bütçe dışında yasa önerisi tekeli TBMM’de bulunduğuna göre, kural koyma yetkisini sahiplenmek, hangi parti mensubu olursa olsun bütün üyelerin varlık nedenidir. Eğer bu ortak payda gözardı edilirse, TBMM’yi çok büyük bir tehlikenin beklediği söylenebilir:

– Cumhurbaşkanı, zaten kararnameler yoluyla geniş bir düzenleme yetki alanına sahip. Bu düzenleme alanını anayasal çerçeveye oturtmak TBMM’nin yetki alanı.

– Buna karşılık, yasama yetkisi kullanımı bile Cumhurbaşkanı vesayeti altına sokma girişimi, TBMM’nin varlık nedenini sorgulatır.

– Böyle bir tehlike, partili CB düzenleme ve uygulamasından kaynaklanmakta olup, bu düzelmedikçe, yasamanın özerkliği, kâğıt üstünde kalan güzel bir söz olmanın ötesine geçemez.

Sonuç olarak; “Devlet benim” diyecek yerde “Hükümet benim” sözleri ile yetinen kişi için, “pek alçakgönüllü” denebilirdi, eğer paralel Devlet gölgesi olmasa idi. Bu ortam ve koşullarda, sadece CHP, HDP ve İYİ Parti milletvekillerinin değil, AKP ve MHP milletvekilleri de tarihi bir sınav karşısında.
4 EKİM 2018 – BİRGÜN