BU HUKUKSUZLUK, MÜCADELEMİZLE SON BULACAK! BİZ KAZANACAĞIZ!

230

8 Temmuz 2018 Pazar günü yayımlanan 701 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 18 bin 632 kişi kamudaki görevlerinden ihraç edilmiştir.  Konuya ilişkin Genel Merkezimizde düzenlenen basın toplantısında; haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan, kanaate dayalı gerekçelerle ihraç edilen kamu emekçilerinin, bütün haklarıyla beraber eski görevlerine dönene kadar hukuki, fiili, meşru ve örgütlü mücadelemizi daha da büyüterek sürdüreceğimiz ifade edilmiş, Sendikamızın görüş ve talepleri kamuoyuyla paylaşılmıştır.  Genel Başkanımız Serpil Akpınar tarafından yapılan açıklamanın tamamı aşağıdadır: BASINA VE KAMUOYUNA



300px; Geçtiğimiz Pazar günü OHAL kapsamında yayımlanan 701 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 18 bin 632 kişi kamudaki görevlerinden ihraç edildi; 12 dernek, 3 gazete ve 1 televizyon kapatıldı.  Yayımlanan KHK’nin seçimden önce, 4 Haziran’da hazırlandığı ve ?Kaldırılan Bakanlar Kurulu? imzasıyla yayınlandığı ortaya çıktı.  İktidar tarafından darbe girişimi fırsata dönüştürülerek OHAL KHK?leri normalleştirildi, yeni bir rejim inşası doğrultusunda araçsallaştırıldı, KHK?ler aracılığı ile olağanüstü hal süreklileştirildi, tek adam rejimi yasal olmayan biçimde güçlendirilerek, 24 Haziran seçimlerinden sonra çıkarılan uyum KHK?leri ile de tek adam rejimi yasal hale getirildi.  KHK’lerle sadece alınan istihbaratla dahi on binlerce yurttaşı mesleklerinden ihraç eden iktidar, mezarlarında yatan ölüleri de ihraç etmeye başladı. Mersin?de 16 Haziran?da kanser hastalığı sonucu hayatını kaybeden mühendis Yusuf Fındık, 701 nolu KHK ile meslekten atıldı. Ailesi, hayatını kaybeden Yusuf Fındık’ın yasını tutarken bir başka acıyı da son KHK ile yaşadı.  Bir başka garabet Ankara’da yaşandı. Daha önce yayınlanan KHK ile görevine son verilen üyemizi bu durumu kabullenemeyerek kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Ancak hayatta iken yaptığı OHAL komisyon başvurusuna istinaden görevine iade edildi. Arkadaşımızın hukuksuz şekilde ihracına karar verenler ailesine yaşatılan bu acının hesabını verebilecekler mi? 701 sayılı KHK’da dikkat çeken en önemli ayrıntı ise İŞKUR’dan ihraç edilen kamu emekçilerinin listesinde yer alan ‘GEREKÇE’ detayı bölümü.  Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü başlığında yer alan ihraçlarda, kişilerin neden ihraç edildiklerinin gerekçeleri de not düşüldü. Buna göre, 5 kişinin adının yer aldığı listede, 4 kişi kurum kanaati, 1 kişi ‘sosyal medya’ gerekçe gösterilerek ihraç edildi.  Böylece hepimizin bildiği, yaşadığı ve her fırsatta dile getirdiğimiz yargı ve kolluk soruşturmalarının değil ihbarcılığa dayalı istihbarat bilgilerinin geçerli olduğu, hukuk devletinin en sıradan, en asgari ilkelerinden eser kalmadığı devlet belgelerince tescillenmiş; işten çıkarılan ve ailesiyle birlikte yoksulluğa, işsizliğe mahkum edilen kamu emekçilerinin ne kadar düzmece ve keyfi biçimde ihraç edildiği ortaya çıkmış oldu.   İstinaf mahkemeleri ve Yargıtay’ın sosyal medya paylaşımlarının fikir özgürlüğü olduğu gerekçesiyle ceza verilemeyeceğine ilişkin kararları olmasına rağmen, kurum yöneticileri kendilerini mahkemelerin üzerinde görerek kamu emekçilerinin ihraç edilmesini sağlamaktadırlar.  Bizce, kurum kanaati demek idarecinin kanıtsız, belgesiz ihbarı, hırsı ve garezi demektir. Muhalif kamu çalışanını tasfiye etmenin yoludur. Sadakatini ispata çalışan yöneticinin yargısız infazıdır. Hukuksuzluğun keyfiliğin adıdır. Kurum yöneticileri kanaatlerine dayanarak insanları işlerinden edemezler, açlığa yoksulluğa mahkum edemezler.  Kamuda yaşanan ihraç kararlarının alınma ve uygulanması sürecinde devlet memurlarının görevine son verilirken gerekli olan hukuki şartların hiçbirine uyulmaması yaşanan ihraçların tamamen idari ve siyasi tasarruflar üzerinden yapıldığının kanıtıdır.  Sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek hakkında soruşturma başlatılan ve yüksek disiplin kurulu kararıyla görevine son verilen Bursa Şube Yönetim Kurulu üyemiz Aysun Torun’un, yürüttüğümüz hukuk mücadelesi sonucunda mahkeme kararıyla işe iade edilerek görevine dönmesi sağlanmasına rağmen son yayımlanan KHK ile işine son verilmesi hukuksuzluğun bir boyutudur.  Antalya Eski Şube Yönetim Kurulu Üyemiz, TÜİK çalışanı Güven Türkay sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek işinden ekmeğinden edilmiş, açtığımız dava sonucunda ilgili mahkeme göreve iade edilmesine hükmetmişken Kurum yargı kararını tanımayarak göreve başlatılmamıştır.  Önceki dönem Erzincan İl Temsilcimiz Erdal Sal hakkında açılan soruşturma ve davalarla ilgili, cumhuriyet savcılığından verilen takipsizlik kararına, açılan davadan beraat etmesine karşın hukuksuz şekilde memuriyetten ihraç edilmiştir.  Samsun Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Ali Nail Düztaş hakkında açılan soruşturma olmasına rağmen soruşturmanın sonucu beklenmeden önce Hakkari’ye sürgün edildi ardından hukuksuz bir şekilde Samsun Adliyesi’ndeki işinden ihraç edilerek yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır.  Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi yürüttüğü için açığa alınan, ihraç edilen yönetici ve üyelerimiz suçlu değil sendikalı ve örgütlü olmanın gereğini yerine getiren kamu emekçileri mücadelesinin onurudur.  Hukuksuz ihraçlara itiraz sürecinde bütün hukuk mekanizmaları kasıtlı olarak kilitlenmiş, binlerce takipsizlik kararı yok sayılmış, bütün yetki hukuki niteliği tartışmalı olan OHAL komisyonuna bırakılmıştır. Bu kabul edilemez bir durumdur.  Masumiyet karinesi, suçların şahsiliği ilkesi, adil yargılama, savunma hakkı gibi evrensel ilkeler yerlerde sürünürken bugün sesini çıkarmayanlar hukukun bir gün herkes için gerek olacağını aklından çıkarmamalıdır. Darbelere ve OHAL?e karşı demokrasiyi savunan sendikamız darbe girişiminde yer alan herkese hak ettiği cezanın verilmesinden yanadır. İşkenceye karşıdır, bağımsız yargıdan hukukun üstünlüğünden yanadır. Ortada bir fiil yok iken okuduğu gazeteden, gittiği dershaneden, okuldan, işlem yaptığı bankadan yola çıkarak toptancı bir yaklaşımla emekçi kıyımına karşıdır.  Haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan, kanaate dayalı gerekçelerle ihraç edilen kamu emekçileri bütün haklarıyla beraber eski görevlerine dönene kadar, tüm baskılara rağmen, hukuki, fiili, meşru ve örgütlü mücadelemizi dayanışmayı daha da büyüterek sürdüreceğiz.   [kck]em style=
MERKEZ YÖNETİM KURULU
a.
[kck]em style=Serpil AKPINAR [kck]em style=Genel Başkan