ANTALYA ŞUBEMİZ: ENFLASYON ORANI GERÇEK DEĞİL! BU VERDİĞİNİZ ZAM DEĞİL!

266

Antalya Şubemiz, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri, bu verilerin kamu emekçilerinin
maaşlarına yansıması ve kamu emekçilerinin talepleri hakkında basın toplantısı düzenledi. & 8203;4 Temmuz 2018 çarşamba günü Şubemiz binasında gerçekleştirilen basın toplantısında açıklama Şube Başkanımız Devrim Mol tarafından yapıldı.
Açıklamanın tamamı aşağıdadır:
Değerli Basın Emekçileri



ülkemizde uzun zamandır adı konulmamış bir ekonomik kriz yaşanıyor. Döviz, piyasalardaki dalgalanmalar, altın fiyatları ve petrol ürünlerinde meydana gelen artışlar, tüketilmesi zorunlu mal ve hizmetlerin de fiyatlarının artmasına neden olmaktadır.
24 Haziran Genel Seçimleri ile girilen seçim ekonomisi zamların ve vergi artışlarının seçim sonrasına bırakılmasına neden olurken, seçimler biter bitmez zamlar ardı ardına açıklanmaya başladı. Doğalgazdan akaryakıta, tütün ve tütün mamüllerindan tünel geçitlerine 1 Temmuzdan itibaren geçerli yapılan zamlar, devam edecek yeni zam ve vergilerin habercisidir.
TÜİK Haziran Ayı Enflasyon Oranını Açıkladı!
Anadolu Ajansı ve YSK gibi kamu kurumlarının güvenirliliğinin tartışıldığı bir süreçte TÜİK’e de başta emekçiler olmak üzere tolumun geniş kesimlerinin güveni her geçen gün azalmaktadır. Emekçilerin maaş ve ücretlerinin belirlenmesinden tutun, kamu hizmetlerine yapılacak zamların belirlenmesinde dikkate alınan TÜİK verileri siyasi iktidar tarafından emekçilerin aleyhine kullanılmaya devam etmektedir.
Haziran ayı enflasyon oranının TÜİK tarafından %2,61 olarak açıklanması ile birlikte 2018 yılı ilk altı aylık enflasyon oranı %9,17 olarak gerçekleşmiş oldu. Yandaş sendika Memur-Sen tarafından kamu emekçilerine başarı olarak yutturulmaya çalışılan toplu sözleşme gereği yılın ilk altı ayı %4 zam alan kamu emekçileri %9,17 oranında gerçekleşen enflasyonun altında kaldı. Gerek seçim öncesi gerekse de sonrasında özellikle yandaş medya tarafından oluşan enflasyon farkı üzerinden kamu emekçilerine ek zam vurgusunun yapılmaya devam edildiği bir süreçte öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, enflasyon farkı ek zam değil, satın alma gücümüzde oluşan gerilemenin tamamının değil, ancak bir kısmının telafi edilmesidir. Enflasyon farkının maaş artışlarının üzerinde gerçekleşmesi aynı zamanda siyasi iktidarla yandaş sendika Memur-Sen’in toplu sözleşme süreçlerindeki al gülüm ver gülüm mantığının iflas ettiğinin göstergesidir.
150 Dolar Kaybımıza Karşılık 150 TL İyileştirme!
2018 Ocak ayında en düşük memur maaşı 2. 800 TL olarak gerçekleşirken 2 Ocak tarihli dolar kuru 3,76 TL seviyesindeydi. 2018 Ocak ayı itibariyle en düşük memur maaşıyla 745 dolar alınabilirken 2018 Temmuz ayında en düşük memur maaşı 600 dolar seviyesine gerilemiştir. Kaba bir hesapla 2018’in ilk altı ayında maaşlarımızda 145 dolarlık bir kayıp yaşanmıştır. Yüksek enflasyonun döviz artışını, döviz artışının ise faiz artışını tetikleyeceği açık olmakla beraber, bu sarmal döngüde emekçileri daha zor günlerin beklediği görünen köydür. İlk altı ay için kamu emekçilerinin dolar bazında kaybı 150 dolar seviyesinde iken enflasyon farkı adı altında 150 TL bir iyileştirme yapılmaktadır. Dolar bazında kamu emekçilerinin satın alma gücünde 700 TL lik bir azalma oluşurken bu kaybın ancak 150 TL si karşılanmaktadır. Yılın ikinci yarısında yüzde 20’lik
gelir vergi dilimine giren emekçilerin gelirlerinde yıl sonuna kadar yaşanacak azalışla verilen enflasyon farkının vergi dilimi maarifetiyle geri alınacağı bir seyir bu yıl da yaşanmaya devam edecektir.
Siyasi iktidar tarafından halkın üzerine yüklenen yap-işlet-devret sistemi ile yapılan yollar, köprüler, tüneller, şehir hastaneleri için dolar bazında garanti verilirken, emekçilerin gelirleri dolar bazında erimeye devam etmektedir.
Maaş ve ücret artışlarında TÜFE’yi baz alan iktidar, kamu hizmetleri ve kamu mallarına yapılacak zamlarda her zaman daha yüksek olan ÜFE’yi baz almakta ve vergi, ceza, harçlara yansıtılan yeniden değerleme oranını ÜFE’ye göre belirlemektedir. Yılın ilk altı ayında TÜFE yüzde 9,17 oranında gerçekleşirken ÜFE yüzde 15,52 oranında gerçekleşmiştir. Yalnızca Haziran ayında soğan fiyatları % 110, patates % 50, domates %39, limon %22 oranında artarken, doğalgaza %30 oranında zam yapılırken TÜİK tarafından açıklanan Haziran ayına ait 2,61 TÜFE oranının reel gerçekliğimizle örtüşmediği de ortadadır.
TÜİK Yeniden Yapılandırılmalıdır!
TÜİK siyasi iktidarların baskılanmasından çıkarılarak özerk hale getirilmelidir. Kurumun yönetiminde sendika temsilcileri yer almalı ve üretilen veriler açık ve şeffaf olmalıdır. özellikle emekçilerin maaş ve ücretlerinin hesaplanmasında kullanılan enflasyon sepeti, emekçilerin tüketim alışkanlıklarına uygun olarak yeniden belirlenmelidir. TÜİK tarafından dört kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk sınırı rakamları aylık olarak açıklanmalı ve bu rakamlar maaş ve ücretlerin hesaplanmasında veri olarak kabul edilmelidir.
Krizin Faturasını ödemeyeceğiz!
Tekrar söylüyoruz ki ülkemizde adı konulmamış bir kriz yaşanmaktadır. Attığı her adımda sermayenin taleplerinin gereğini yapmakla, ertelediği grevlerle övünen siyasi iktidar, açlık sınırı rakamlarının altında asgari ücreti, yoksulluk sınırı rakamlarının altında maaşları biz emekçilere reva görmektedir. Büro Emekçileri Sendikası olarak işsizlik oranının artmaya devam ettiği, ekonomik göstergelerin geleceğimize ilişkin S. O. S verdiği bir süreçte krizin faturasını biz emekçiler değil, krizi yaratanlar ödemelidir diyoruz.
İnsanca yaşam, güvenceli iş güvenli gelecek mücadelemizi yükselterek sürdüreceğimizi bildiriyoruz.
Yaşasın BES!Yaşasın KESK!Yaşasın örgütlü Mücadelemiz!