MUSTAFA SÖNMEZ: AB’NİN GÜMRÜK BİRLİĞİ RESTİ İŞE YARAR MI’ (21. 08. 2017)

221

Türkiye’deki anti-demokratik iklime son zamanlarda daha büyük tepki veren ve bazı Alman gazetecilerin, aktivistlerin Türkiye’de tutuklanmaları ile eleştiri dozunu yükselten Almanya Başbakanı Angela
[
de paylaşıyor. Tajani, Avrupa’nın kalbini oluşturan temel değerleri korumak zorunda olduklarını söylerken Türkiye’nin Avrupa değerleriyle uyumlu olmadığını vurguluyordu. Tajani, “kırmızı çizgimiz” dediği idam cezasının yeniden getirilmesi durumunda Türkiye ile müzakerelere devam etmenin mümkün olmayacağı açıklamasını da yineledi.
Merkel ve AP’den GB ve müzakereler konusunda gelen tehditlere AKP rejiminin tepkisi gecikmedi. “Bu talihsiz bir açıklama” diyen AB Bakanı ve Başmüzakereci
[

‘nın resmi sitesinde şöyle ifade ediliyor bu durum: “Gümrük Birliği’nin dinamik etkileri, Türk imalat sektörünün rekabet ve verimlilik düzeyine olumlu yönde katkıda bulunmuş, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelmesinde etkili olmuştur. Sağladığı yapısal değişim ve ülkemize kazandırdığı rekabetçilik yaklaşımı,
üretim yapısını çeşitlendirmiş, kaliteli ve güvenli ürün üretimini sağlamıştır. Ülkemizin AB’ye uygun şekilde oluşturduğu teknik mevzuat altyapısı, AB’nin fikri mülkiyet ve rekabet kurallarını benimsemesi, ülkemizin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü yükseltmiş, Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisiyle entegrasyonunu artırmıştır. “
Birçok gözlemci şu görüşü paylaşıyor: AKP rejimi, AB’nin ve
[

‘na göre Türkiye’nin dış yükümlülükleri 648 milyar dolar. Yani bu tutarda doğrudan yatırım, portföy yatırımı, kredi, yabancı mevduatı ile dönüyor Türkiye ekonomisi. Bu tutarın sadece dörtte biri doğrudan yatırım. Sıcak para olarak hisse senedi ve devlet kâğıtlarına gelen tutar yüzde 27, ya da 172 milyar dolar büyüklükte. Yabancı finans kuruluşlarından gelen öteki borçlar ise 308 milyar dolar.
Kısa vadede portföy yatırımları ya da sıcak para akışı, makro dengeleri etkiliyor. Türkiye ve bazı yükselen çevre ülkeler, ABD ve AB’de yaşanan likidite bolluğu sonrası toparlanamama, faiz artıramama sancısından, yabancı fonları kendilerine çekerek yararlanıyorlar. Portföy yatırımları özellikle 2017 Şubat ayından bu yana iç ve dış riskleri, AB normlarına aykırılıkları pek de dert etmeden Türkiye’ye gelmeye devam etti. AKP rejimi, doğrudan yatırımlara pek güven vermiyor, uzun vadeli kredi temininde de sorun var. Ama sıcak para akışı ile sorunları yönetmeyi deniyor. En azından 2017 başında 4 TL’nin eşiğine gelen dolar fiyatını ağustos sonlarına doğru 3,55-3,50 TL bandına çekebilmiş durumda.
GB’yi genişletmeme yaptırımı, doğrudan yatırımcıyı ve uzun vadeli kredi kullandıran Avrupa bankalarını soğutabilir ama bu durum kısa vadede etkili olan sıcak paracıların pek umurunda olmayabilir. Onlar daha çok Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın faizlerini göz ucuyla izleyecek, buna bağlı olarak yön değiştireceklerdir. AKP sıcak para girişini sürekli tutabildiği ölçüde GB gibi tehditlerin yakın vade etkisini azaltabileceğini hesap ediyor. En azından Saray ve yakın çevresinin “uzun vade” diye bir dertleri yok gibi. Bütün çaba, “kısa vade”yi kurtarıp virajları kazasız belasız almakta.
21. 08. 2017 – AL MONİTöR