YASAKLAR ÜLKESİNİN BAŞKENTİ ANKARA’DA VALİLİKTEN BİR AYLIK EYLEM YASAĞI DAHA!, KINIYORUZ!

222



Mayıs ayında kent genelinde ‘güneş battıktan sonra ateş yakılmasını ve türkü söylenmesini’ yasaklayan Ankara Valiliği yasaklar zincirine yeni bir halka daha eklemiştir.

Ankara Valiliği tarafından bugün yapılan yazılı açıklama ile Ağustos ayı boyunca açlık grevi, oturma eylemi, anma toplantısı, konser gibi toplu etkinliklerin yapılması yasaklanmıştır. Gaziantep Valiliği de Ankara Valiliği’ni yalnız bırakmayarak! Kent merkezinde açık alanda yapılacak her türlü toplantı, açıklama, kampanya, eylem gibi etkinliklere yönelik yasağı bir ay daha uzatmıştır.
Daha öncekilerde olduğu gibi söz konusu yasaklamalar da “kamu güvenliğinin tehlikeye düşebileceği” gerekçesine dayandırılmıştır.
Ankara Valiliğinin söz konusu etkinlik yasağına ilişkin yazsısında; OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ler ile görevlerinden ihraç edilen, işe geri dönme talebiyle açlık grevi yaptıkları sırada gözaltına alınan ve tutuklanan bağlı sendikamız Eğitim Sen üyeleri Nuriye Gülmen ve Semih özakça’ya destek vermek için eylemler yapılacağı istihbaratı alındığına dayanarak ‘Bu tür eylemlerin, mevsim şartları da göz önünde bulundurulduğunda hava sıcaklığından dolayı vatandaşların parkları yoğun olarak tercih etmesinden dolayı çevreye rahatsızlık verebileceği,’DEAŞ terör örgütü ve benzeri örgütlerin, katılımcılar ve vatandaşlara yönelik olarak eylem yapabileceği, böylelikle kamu güvenliğini tehlikeye düşürebileceği değerlendirilmektedir’ denilmesi manidardır.
Bilindiği üzere Ankara Valiliği, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü kapsamında düzenlenen, meteoroloji bizi yanıltmıyorsa hava sıcaklığının daha yüksek seyrettiği günlerde gerçekleştirilen, on binlerce vatandaşın katıldığı etkinliklerde kamu güvenliğini sağlama görevini başarı ile yerine getirmiştir.
Yine Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen her gün binlerce insanın ziyaret ettiği “Uluslararası Büyük Ankara Festivali” nde de bu görev başarı ile yerine getirilmektedir. Olması gereken de zaten budur.
Ancak hukuksuz bir şekilde işten atılan, açlık grevindeyken tutuklanan, sağlık durumları her geçen gün ağırlaşan iki eğitimci ile dayanışma için eylem yapılması söz konusu olduğunda aynı valiliğin
“kamu güvenliğinin tehlikeye düşebileceğini” iddia etmesi, buna dayanarak 1 aylık etkinlik yasağı ilan etmesi ne kadar gerçekçidir, kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

öte yandan Ankara Valiliği’nin bu yasak ‘gerekçesine’; 1 Ağustos 2017 tarihinde başlayan, AKP hükümeti ve yandaş konfederasyon yönetimi ortaklığında sürdürülen ‘toplu sözleşme’ ile 3 milyon kamu emekçisinin ve 2 Milyon kamu emekçisi emeklisinin haklarının bir kez daha yok sayılmasına karşı mücadele edecek olanların kamuoyu ile buluşmasını engellemek, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarını sadece resmi törenlerle sınırlamak başta olmak üzere bir dizi ‘gerekçe’ daha eklemek mümkündür.
çünkü ne kadar gizlenmeye çalışılsa da bu yeni yasağın hedefinde mali ve sosyal hak kayıpları yaşamasına rağmen ihraçlarla-açığa almalarla ölümü gösterip sıtmaya razı edilmeye çalışılan kamu emekçilerinin, 1 Ağustos’ta başlayan ‘toplu sözleşme’ görüşmelerinin yeni bir satış sözleşmesi ile sonuçlanmaması için mücadele eden konfederasyonumuzun-üye sendikalarımızın,
demokrasi ve adalet isteyen tüm kesimlerin olduğu gün gibi ortadadır.

Mali ve sosyal haklarımızın budanması ile her geçen gün daha fazla sefalete itilmemiz, iş güvencemiz başta olmak üzere hak ve özgürlüklerimizi rafa kaldıran, kentin göbeğindeki insan hakları heykelinin bile aylardır bariyerlerle ablukaya alındığı OHAL-KHK rejimi yetmiyormuş gibi en temel hakkımız olan barışçıl toplantı ve gösteri hakkımızın da valilik yasaklarıyla engellenmesini kınıyoruz.
Yasaklar bugüne kadar işçilerin, emekçilerin haklı, meşru mücadelesini engelleyememiştir, bundan sonra da engelleyemeyecektir. Devletin, toplantı ve gösteri hakkını güvenlik gerekçesiyle yasaklamakla değil, güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu hatırlatıyor; Ankara ve Gazi Antep Valiliklerini Anayasaya aykırı söz konusu yasak kararlarını kaldırarak bu yükümlülüğü yerine getirmeye davet ediyoruz.