BARIŞ VE DEMOKRASİ İÇİN VİCDAN VE ADALET!

232



öteden beri siyasal konjonktürden etkilenen yargının günümüzde tek tipleşme doğrultusunda Saray’ın/AKP’nin önceliklerine göre hareket ettiği, tarafsızlığından eser kalmadığı, muhalif kesimlere yönelik “düşman” hukukunun işletildiği faşizan bir dönemden geçmekteyiz.

AKP Genel Başkanı/Cumhurbaşkanı ve siyasi iktidar temsilcilerinin basın önünde yaptığı açıklamalar, devletin güvenlik güçleri ve yargısı tarafından talimat olarak algılanmakta, “gereği düşünülerek” yerine getirilmektedir.
AKP’nin demokrasicilik oynadığı dönemlerde çeşitli eylem, etkinlik, düşünce ve ifadeleri temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendiren yargı, anayasa ve yasalarda değişiklik olmamasına rağmen, AKP’nin sivil darbesi döneminde, aynı fiilleri “terör faaliyetleri” kapsamına almada sakınca görmemektedir. Yine aynı yargı Ortadoğuyu kan gölüne çeviren ve ülkemizde Suruç, 10 Ekim, Antep gibi bazı katliamlara karıştığı iddia edilen IŞİD’lileri beşer, onar serbest bırakırken, eleştirel yazılar dışında eylem ve etkinliği olmayan basın emekçilerini, sendika aktivistlerini, insan hakları temsilcilerini, halkın seçtiği milletvekillerini, belediye başkanlarını ve eş genel başkanları gözaltına almakta, cezaevlerinde tutmakta, cezalar vermektedir.
Kendisi de bir parti olan AKP devletin sahibi görüldüğünden, muhalif partiler ve yetkilileri de devlet düşmanı olarak algılanmaktadır. Bu nedenle “devleti tehdit eden odaklar” kapsamında operasyonlar yapılmakta, gözaltı, tutuklamalar rutin hale getirilmektedir.
Milletvekillerini, belediye başkanlarını yani halkın iradesini temsil edenleri haksız, hukuksuz tutuklamak, halkın iradesini tutuklamaktır. Milletvekillerini tutuklamak parlamenter sistemi, meclisi, demokratik siyaset kanallarını kapatmaktır. Bu durum ülkemizde faşizmin ve diktatörlüğün ulaştığı boyutu gözler önüne sermektedir.
Bu nedenle, içinden geçtiğimiz süreçte adalet talebi hızla toplumsallaşmaktadır.
Hukukun bittiği, bağımsız yargının sadece adının kaldığı bu duruma karşı, CHP yönetiminin ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ve Konfederasyonumuzun başından itibaren desteklediği ‘Adalet Yürüyüşü’ etrafında kısa sürede her kesimden insanların bir araya gelmesi anlamlı ve önemliydi.
Son olarak Eş Genel Başkanları, milletvekilleri ve binlerce üyesi tutuklanan, Meclis iç tüzüğünde yapılan değişikliklerle kalan milletvekillerinin de susturulmak istendiği HDP’nin “Durmayalım, Dur Diyelim, Faşizmi Durduralım”
şiarıyla başlattığı, çeşitli illerde vicdan ve adalet nöbeti şeklinde devam eden demokratik ve barışçıl eylemleri faşizmin karanlığının yırtılacağına dair umudumuzu tazelemektedir.

KESK dünden bugüne, toplumun adalet, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükleri savunan, tüm kesimleriyle ortak mücadeleyi önüne koymuş, toplumun muhalif yapılarına dönük destek ve dayanışmasını hayata geçirmiştir. KESK, geçmişten günümüze karşılaştığı her türlü haksız, hukuksuz uygulamalara, savaşa, tüm anti demokratik uygulamalara karşı mücadele etmiştir.
KESK OHAL/KHK rejimi ile tek adama dayalı yönetim anlayışına karşı her türlü barışçıl ve demokratik hak arama mücadelesi ile dayanışma içerisinde olmaya devam edecektir.
KESK adalet ve demokrasinin, toplumun tüm kesimlerinin temel talebi olduğu bilinciyle “Vicdan ve Adalet Nöbeti” eylemini desteklemektedir.
En büyük ihtiyacımız, hukuksuz, antidemokratik, faşizan zihniyete karşı, tüm kutuplaştırma ve düşmanlaştırma politikalarını aşarak, demokratik bir ülkeyi inşa etmek için bir araya gelmektir.
Bu çerçevede ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine ortak geleceği, diktatörlük inşasına karşı bir arada, omuz omuza mücadeleden geçmektedir.
Gün,
faşizme karşı birleşik mücadele günüdür.
YÜRÜTME KURULU