Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip yerlerinden biri Cerattepe. Ladin, sarıçam, göknar ve kayın ağaçlarının kök saldığı göz alıcı toprağıyla, koskoca gezegende geriye kalan yüz doğal ormandan biri. İnsan türünün genel yıkıcılığı bir yana; Cerattepe’nin bir kısmetsizliği de, yeşile kıymet vermeyen iktidarlar tarafından yönetilmiş ve yönetilmekte olan Türkiye sınırları içinde yer alması. . . Zira Artvinliler, 20 yıldan fazla bir süredir yaşadıkları coğrafyanın ağacını böceğini korumak için madencilik faaliyetlerine karşı mücadele ediyor. Dünden bugüne fark şu ki, 90’ların başında ve sonunda, Cerattepe’de maden çıkarma ruhsatı verilen yabancı şirketler, tepki gösteren bölge halkının açtığı davaların aleyhlerine sonuçlanmasıyla Artvin’den ayrıldı. On binlerce ağaç kurtuldu. Ta ki, sermayesiyle birlikte kendi hukukunu da inşa ederek aradaki bu ‘ufak’ pürüzü ortadan kaldıran AKP’nin Cengiz Holding ortaklığıyla sahneye çıkmasına kadar. . .
•••
çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan aldığı ‘çED olumlu’ raporuyla güç bulan Cengiz’in, önce Rize İdare Mahkemesi, ardından Danıştay’ın kararıyla “devlet ormanlarında madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi mümkündür” denerek yolu açıldı. Cengiz’in keseceği 3 bin 314 ağacı makul bulundu. Ayrıca, çıkarılan cevherin teleferikle taşınmasının çevre zararını ‘azaltacağı’; bilim insanlarının uyarılarının aksine, heyelan riskinin bulunmadığı; endemik bitkilerin sökülüp başka yere dikilebileceği ve maden sahasında kaliteli içme suyundan da zaten bahsedilemeyeceği kabul edildi. İnsanın sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının, Türkiye’de, hukukun en üst kurumu tarafından gerekçesiz gerekçelerle yok sayıldığı bir durumla karşı karşıya kaldık. İşte o yüzdendir ki, Artvinliler ve doğa talanına karşı mücadele eden çevreciler, Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ndeki yerlerini aldı.
•••
4 yıl önce, Gezi Parkı eylemleri sırasında evinin önünde polisin attığı gaz fişeğiyle başından yaralanan ve 296 gün komada kaldıktan sonra ölen Berkin Elvan’ın katili 4 yıldır cezasız. Soruşturma ancak 3 yıl sonra tamamlanabildi. Adı geçen biri amir 5 şüpheli polis hakkında takipsizlik kararı verildi. Bir diğeri ise tutuksuz yargılanıyor ve görevi başında. Yine Gezi Parkı eylemleri sırasında polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük ile ilgili davada, mahkeme tutuksuz yargılanan sanık Ahmet Şahbaz’a 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası verdi ve onu da paraya çevirdi. Gezi aileleri bugün öldürülen çocukları için adalet talebiyle yürüyor. 6 yıl önce Şırnak Roboski’de TSK’ye ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu öldürülen 34 kişinin aileleri tarafından başlatılan hukuk mücadelesinde bir arpa boyu yol alınamadı. Diyarbakır Başsavcılığı tarafından görevsizlik kararı verilerek askeri savcılığa gönderilen dosyaya takipsizlik kararı verildi. Mağdur aileler davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşısa da, başvurularının reddedilmesiyle iç hukuk yolları tüketilmiş oldu. Roboskili aileler bugün katledilen yakınları için adalet talebiyle yürüyor.
•••
3 yıl önce Soma’da meydana gelen maden kazasında 301 işçi için yargı hala bir karara varamadı. İş güvenliğini hiçe sayan işletme de, denetlemekte ve önlem almakta yetersiz kalan kamu kurumları da, taşeronlaşmayla iş cinayetlerine davetiye çıkaran iktidar da bu faciadaki payının hesabını yargı önünde vermedi. Gelinen nokta şu ki, Soma davası hakimlerinin önceki gün HSK tarafında görev yerleri değiştirildi. Yıllardır süren kapsamlı bir davada, karara bu kadar yaklaşılmışken, keyfi bir şekilde yapılan hakim değişikliğinin dava üzerinden kalkmayacak bir şaibeye neden olacağı ortada. Somalı aileler bugün, kaybettikleri yakınları ve güvencesiz çalıştırılan bütün işçiler için, adalet talebiyle yürüyor.
•••
Adalet yürüyüşü, sonuna kadar meşru ve iktidarın önceki hafife alma çabalarına karşın, Erdoğan’ın “ben izin verirsem” devam edebilir çıkışının da büyük katkısıyla, amacı doğrulanmış, haklılığı ispatlanmış bir eylem. Adalet mülkün olduğu kadar, ahlak da adaletin temeli. Toplum, adaletini de hukukunu da ancak kendi ahlakı üzerine kurabilir. Dolayısıyla Adalet Yürüyüşü, özünde ahlaki çöküşe karşı bir başkaldırıdır.
07. 07. 2017 – BİRGÜN