MUSTAFA SÖNMEZ: TÜRKİYE’NİN TARTIŞMALI VE ÇELİŞKİLİ BÜYÜME RAKAMLARI (05. 04. 2017)

202

Türkiye İstatistik Kurumu ([
iddiası gerilimli bir tartışmaya yol açmıştı. Son rakamlarla bu tartışma biraz daha alevlendi. AKP rejimine angaje değilse, iktisatçıların çoğu açıklanan verilerin güvenirliğine pek inanmıyor.
ülke milli gelirinin hesaplanış biçimini 2016 ortasında değiştirdiğini duyuran TÜİK, eski şablonla belirlediği 2015 milli gelirini, yeni şablonla yüzde 20 artırmış ve 861 milyar dolar olarak açıklamıştı. TÜİK’e göre 2016’da yerel para ile ve enflasyondan arınmış olarak ekonomi yüzde 2,9 büyüdü. Cari fiyatlarla milli gelir, 2016 dolar ortalaması olan 3,04 TL’ye bölündüğünde 857 milyar dolarlık bir milli gelire ulaşılıyor. Bu da Türkiye’nin dünyadaki ilk 18 ülke içinde olması demek. Kişi başına gelir, 2015’e göre dolar cinsinden 207 dolar düşmüş durumda ama yine de
[

şöyle diyordu: “Bakın Türkiye 2016’da 2,9 büyüdü. . . Hani şu benim fırça attığım anlı şanlı ekonomi değerlendirme kuruluşları var ya, onların beklentilerinden bir puan üstünde çıktı. . . Bu demektir ki yine ters köşe oldular. Unutmasınlar ki bu millet penaltıyı iyi atar. ‘
Başbakan Yardımcısı
[

gibi bazı iktisatçılar, yeni seri ile büyümenin verilerini yorumlamadan önce hesaplama yöntemini, bizzat sorunsalını sorgulamak gerektiğini ifade ediyorlar. Daha radikal yaklaşanlar, yeni serinin yöntemini kabul edilmez bularak, bu seriyle ifade edilen verileri tamamen reddetmek gerektiğini ve eski serinin yöntemiyle de büyüme verisi üretilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Aralarında Korkut Boratav, Oktar Türel, Tuncer Bulutay’ın bulunduğu bir grup saygın iktisatçı, kaleme aldıkları
[

gazetesindeki köşesinde şu ifadeleri kullandı: “TÜİK, bu kez,
Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) istatistik bürolarının revizyon önerilerinin çok ötesine gitmiştir. ‘İstatistikleri iyileştirme’ gerekçesi ile milli gelirin 2002 sonrasındaki düzeyi ve büyüme eğilimi fazlasıyla yukarı çekilmiş; sektör paylarında büyük değişiklikler yapılmış; yatırım, tasarruf oranları yükseltilmiştir. TÜİK’in elinde sanayi ve hizmet sektörlerini kapsayan üretim, iş, ciro istatistikleri ve bunları tamamlayan istihdam, ücret, maaş
serileri vardır. Hepsi uluslararası standartlara uyarlanmıştır. önceki milli gelir
hesaplarının veri tabanı bunlardan oluşmaktaydı. “
TÜİK’in yeni seri yönteminde veri tabanının tümüyle
maliye (özellikle Gelir İdaresi Başkanlığı) ve içişleri bakanlıkları ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme ve Düzenleme Kurulu’ndan elde
edilen idarî, bürokratik kayıtlara kaydırıldığını belirten Boratav, temel verilerin üretim anketlerinden muhasebe kayıtlarına, örneğin vergi beyannamelerine kaydırılmasının sakıncalı olduğunu vurguladı ve şöyle dedi: “Bu tür kayıtlar, reel ekonomik değişkenlerden kopuk olabilir. Kavramlar farklıdır; ekonomik değil idarî, yasal tanımlar esas alınır. Kurallar, vergiler, tanımlar değiştikçe
sonuçlar farklılaşır. “
özetlemek gerekirse, henüz
[

gibi önemli göstergelerle çelişki oluşturma sorunu halledilmedikçe inandırıcılık sağlaması ve güven vermesi zor olacak. özellikle IMF ve kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklanan göstergelere ne kadar güvenecekleri merak konusu.
05. 04. 2017 –
ALMONİTöR