NİLGÜN TUNÇCAN ONGAN: EMEK GÜCÜ PİYASALARININ DURUMU VE KADIN EMEĞİ (13. 03. 2017)

210

TÜİK’in geçtiğimiz haftalarda açıkladığı İşgücü İstatistiklerine göre (Kasım 2016) işsizlik son yılların en yüksek düzeyinde. Resmi hesaplamalar doğrultusunda yüzde 12,1’e ulaşan bu oran, kadınlar için yüzde 16. Tarım dışı veriler göz önünde tutulduğunda ise işsizlik yüzde 14,3’e, kadın işsizliği ise yüzde 20,7’e ulaşıyor.
Bununla beraber en fazla artış genç işsizliğinde. Genç nüfus için (15- 24 yaş) yüzde 22,6 olan işsizlik oranı, genç kadınlar için yüzde 28,6. Tarım dışı veriler göz önünde tutulduğunda ise genç işsizliği yüzde 25,4’e, genç kadın işsizliği ise yüzde 33,9’a yükseliyor.
öte yandan yapılan resmi hesaplamalar, uluslararası standartlara uygun bile olsa, emek gücü piyasalarındaki sorunun gerçek boyutlarını yansıtmaktan oldukça uzak.
örneğin işsiz sayısını rakamsal olarak daha az gösterecek tanımlamalar tercih ediliyor. Diğer taraftan uzun zamandır iş bulamadığı için iş bulma umudunu kaybetmiş olan, bu nedenle de belirtilen iş arama kanallarına başvurmaktan vazgeçen ancak iş bulması halinde çalışmaya hazır olan insanlar işsiz kategorisi dışında kalıyor.

Kaldı ki; işgücüne dahil edilmeyerek işsiz kategorisi dışında bırakılanlar sadece umudu kırıklarla da sınırlı değil. Bu kapsamda, çalışmaya hazır oldukları halde çeşitli nedenlerle belirtilen süre içinde iş ara(ya)mayan ve bu sebeple de işsiz sayılmayan pek çok kişi var.

Yani resmi işsizlik verileri esasen “son 4 haftalık dönemde iş arama” ölçütüne dayandırıldığından, çalışmaya hatta kısa zaman içinde işbaşı yapmaya hazır olan birçok kişiyi işsiz saymıyor.

Bu soruna eksik istihdam, ücretsiz aile işçiliği ve kayıt dışılıktan kaynaklanan problemler de eklendiğinde, işsizlik sorunu yanında emek gücü piyasalarına ilişkin genel tablonun da görünenden çok daha olumsuz olduğu gerçeği yadsınamaz hale geliyor.
Nitekim DİSK Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) tarafından, resmi işsizlik verilerinin eksikliği göz önünde tutularak, yapılan hesaplamalarda geniş tanımlı işsizliğin yüzde 20 düzeyinde olduğu sonucuna ulaşılmış. Yine DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Emek Araştırma Raporuna göre geniş tanımlı kadın işsizliği ise yüzde 27,89 düzeyinde.

Bu verilerin ne ifade ettiğini pek çok açıdan yorumlamak, yürürlükteki birçok politikayla olan ilişkisini farklı boyutlarıyla tartışmaya açmak elbette mümkün. Ancak bu çerçevede üç konunun altını mutlaka çizmek gerekiyor.
Bunlardan ilki, büyük ölçüde istihdam yaratma gerekçesine dayandırılan, esneklik politikalarının mutlak biçimde çöktüğünün bir kez daha teyit edilmiş olması. Yani emekçilerin daha güvensiz ve güvencesiz koşullarda çalışmalarına yol açan bu politikalar işsizlik derdine derman olmuyor. Kaldı ki; hızla artan işsizlik oranlarını patronların işten atabilme koşullarının kolaylaştırılmış olmasıyla ilişkilendirmemek de mümkün değil.
Yadsınamaz ikinci sonuç ise eğitim politikalarının başarısızlığı. Görüldüğü gibi eğitim imkanlarına ulaşmayı hak olmaktan çıkartıp ticarileştirmenin yanı sıra, akademik niteliğini tahrip ederek müfredatı tümüyle piyasaya uygun hale dönüştürmek de işsizlik derdine derman olmuyor.
Ve son olarak, tıpkı yoksulluk gibi işsizlik sorunu da giderek daha fazla kadınlaşıyor. Bu veriler, çalışma koşulları yanında kadınların istihdama kabul ve istihdamda kalma koşulları bakımından da maruz kaldığı ayrımcılığı yansıtıyor.
öte yandan ne toplumsal cinsiyetçilik hız kesiyor ne de ücret eşitsizliği. Erkekler kadınlardan 2,5 kat daha fazla ücret alırken, her 4 kadından 3’ü ücretsiz çalışıyor (DİSK/Genel-İş Sendikası Emek Araştırma Raporu- Mart 2017).
13. 03. 2017 – EVRENSEL